2

25 2 0
                                    

1 Sene Önce

"Kafanı yukarıda tutman gerekiyor Jane." dedi Bayan Wu. Topuklu ayakkabılarının parkede çıkardığı sesten başka çıt çıkmıyor, bu sahne korku filmlerini aratmıyordu. Arkama geçerek ojeli parmaklarını çeneme kenetledi, tek hamleyle başımı biraz daha kaldırdı. "İşte böyle."

Onu onaylayan bir ses çıkardım kendimce. Memnuniyetle ellerini boğazımdan çekti ve başka öğrenciye geçti. Duruşumu düzeltip dikkatimi dolaşan öğretmenden çektim. Elime tutuşturulan ve bir tomar büyüklüğünde olan kağıtlara acıyla baktım. Sahneye adım atar atmaz rolü bana verilen kızın repliğine baktım. Başrol değildi. Ama en az onun kadar konuşması vardı.

Drama sınıfının üniversite de daha farklı olacağını, liseye oranla daha az sık boğaz edeceklerini zannediyordum. Ancak yaşananlar bunun tam tersiydi. Göz kırpışının sayısından tut, kolunu hangi açıyla kaldıracağına kadar her şeye karışıyorlardı. Doğaçlamaya yer yoktu. Sadece mükemmel olmak zorundaydı.

İzlediğim filmlerde ve duyduğum hikayelerde durum böyle değildi. Herkes eğleniyordu. Herkes kendi repliği dışında doğaçlama yapabiliyor, hatta kendi yazdıkları oyunlardan bölümler canlandırabiliyordu.

"Bu dönemki oyun için tam performans bekliyorum." dedi sakin sesiyle Bayan Wu. Tüylerimi diken diken etmişti. "Provalar için tam zamanında burada olacaksınız. Geç gelen herkes kapıdan içeri girmeye tenezzül bile etmesin." Kalemle çizilmiş gibi görünen kaşları çatıktı, elleri kalem eteğinin arkasında kenetlenmişti. Bir diplomat gibiydi. "Sahnede kağıttan okumak yok! Doğaçlama yok!"

Ginger adındaki kızın önünde durdu. Sonra hepimize teker teker baktı. "Anlaşıldı mı?"

Sallanan kafalardan hiç ses çıkmadı. Asker kampını arattırmıyordu bu sınıf.

"Güzel. Yarın saat 10'da burada olun. Şimdi... dağılabilirsiniz."

Herkes bu lafı beklermiş gibi sahne arkasına ilerledi. Yanaklarımı sıkıntıyla şişirerek loş ortamdan aydınlık ortama çıktım. Gözlerim hemen merdiven yanına konan banktaki arkadaşıma kaydı. Okuduğu kitap yüzünden ilgisi dağınıktı.

Gülümseyerek yanına oturdum. Yüzünü hemen bana çevirdi.

"Nasıl geçti?"

Şey... Berbat? "Güzel. Beğendim."

Kitabını kapatıp çantasına koydu. Askıyı eline doladı ve sırt çantasını el çantasına çevirdi.

"Şimdi ne var güzellik?" Boy avantajını kullanarak kolunu omzuma attı.

Oflayarak elimdeki kağıtları ona verdim ve cebimdeki programa baktım. "Sanırım... Bilmiyorum."

"Nick," dedim önüne geçip. 'Ne var?' dermiş gibi kaşlarını kaldırdı. "Bugün daha fazla burada kalmak istediğimi zannetmiyorum."

"Üniversiteye başlayalı daha sadece iki hafta oldu ve sen sıkıldın, öyle mi?" Kıkırdadı. "İnsanların bu konu hakkında daha farklı düşündüklerine eminim."

Ona baygın baygın bakmakla yetindim. Elimdeki kağıdı çekip göz attı. "Şimdilik bir dersin yok gibi gözüküyor. Drama gibi başka bir kulübe adını yazdırdın mı?"

"Hayır." Keşke Briç kulübüne yazılsaydım.

"Güzel. O zaman çıkabiliriz." Aklına bir şey gelmiş gibi ekledi. "Jane?"

"Evet?" dedim devam etmesini belirtmek için.

"Bu akşam Wolf Omega'nın partisi var." Ellerini, saçlarını düzeltmek için kafasına kaldırdı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 10, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ESCAPEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin