Bölüm 1 "Başlangıç"

148 28 17
                                    

Evet. Yaz tatilimiz yine aynı geçiyor. Edward ile canımız sıkılmış, dondurma almıştık. Zaten hava çok sıcaktı.
"Eee ne yapalım, benim canım çok sıkıldı" dedi Edward dondurmasını yerken.
"Bilmiyorum, benimde canım çok sıkıldı" diyerek karşılık verdim ona.
"Abi yaa" dedi, duraksadım ve devam etti " denize mi girsek? Yapacak hiçbir şey yok çünkü "
"Olabilir" dedim uzaklardaki denize bakarken. "Şu doldurmaları bir yiyelim de. Sonra gideriz hazırlanırız"
Dondurmalarınızı yedik ve evimize gittik.Burada biz aynı evde yaşıyoruz. Aslında ailelerimizde burada. Sadece biz kendi evimizin olmasını istedik, onlarda hemen karşılarındaki dublex evi bize aldılar. En yakın arkadaşınla kalması ayrı güzel.
Hazırlandıktan sonra denize gittik. Bir 5-10 dakika yerleştim, biraz da güneşlendim denebilir. Edward her şeyini bırakıp denize atladı. Şimdi bu çıkıp güneşlenmeye gelirse o eşyasını oraya koyacağım, diğer eşyasını buraya koyacağım diye dağıtır, benim düzenimi de bozar. En iyisi ben yerleştireyim. Zaten 2-3 parça bir şey.
Ben tam onun eşyalarını koyduktan sonra Edward:
" Dwayne, denize gelsene "
"Geleceğim birazdan"
"Tamam sen kesin yarım saat daha orada kalırsın"
Gözlerimi devirdim.
"Olum gelsene ya deniz de çok güzel. Yukarıdaki Güneş'ten sonra deniz iyi geliyor"
" Ey Allah'ımm, tamam geliyorum işte " dedim kalkıp denize doğru ilerleyerek.
1-2 saat kadar denizde kaldıktan sonra biraz güneşlendik. Ama zaman bize inat geçmiyor.
"Offf" dedim " Ne yapsak? Ayrıca saat kaç? "
" Ne yapacağımız hakkında hiçbir fikrim yok. Ayrıca saat de " dedi telefonuna baktı " daha öğlenin 2'si "
"Neee" diyerek yerimden sıçradım "Saat daha 2 mi??"
"Maalesef ki evet dostum"
"Off duş alalım da sonra düşünürüz"
"Aynen" dedi ve önüme geçti " Ama ilk başta duşa ben gireceğim çünkü sen duşta çok kalıyorsun " dedi parmağını sallayarak.
"Oha abi, ben mi fazla kalıyorum?"
"Evet Dwayneciğim, sen"
"İlk ben gireceğim olmuş bil"
"Of tamam"

Eve gelip duş işini hallettikten sonra yine sıkıntıdan patladık. Edward televizyon izliyordu. Bir anda aklıma parlak fikir gelmesiyle başımın üstündeki ampul parladı
" Edward " dedim heyecanlı bir şekilde.
"Hıh" dedi kaygısızca.
"Yaw efendim desen ölür müsün?"
Offlayarak bana döndü. " Efendim sevgili mümin kardeşim "
"Hah şöyle" dedim ve başladım " kanka biz her seferinde şu gemilere bakıyoruz ya, hani üzerine kuru kafa resmi falan oluyor "
"Evet"
"Onlara bakmaya gitsek ya"
" Sürekli aynı gemilere bakmaktan bıkmadın mı, hepsine de bindik zaten " dedi ve televizyona geri döndü.
" Ama yapacak bir şey yok ki. Hem belki yenisi gelmiştir"
"Emin misin sence yenisi gelir mi?"
"Hadi ya bir bakalım"
" Dwayne nereden baksak, 17 yıldır buradayız-"
Doğduğumuzdan beri buradayız.
" Ve kaç sefer değişti gemiler "
"Ama-"
"Hadi Edward kalk hadi"
"Of olum"
" Ya hem canım sıkıldı diyorsun hem de ofluyorsun bu nasıl iş? "
"Kalktım be"
Biz süslü gemileri severiz. Ama süslü dediysem de sakın çiçekli böcekli bir şey düşünmeyin, kuru kafa oluyor, korsan resimleri oluyor. Hoş böyle şeyler. Kaç kez binmişizdir bunlara. Ama bu sefer yeni bir tane gemi olduğuna dair içimde bir his var.
Geldikten sonra Edward konuştu
"Geldik, ee hani yeni gemi?" dedi. İlla laf yetiştirecek ya.
Biraz etrafa bakındım, lafın altında kalamam. Ki... Evet. İşte gerçekten yeni gemi vardı... Edward 'ı sürükleyerek
"Yaa, hani yeni gemi yoktu?" dedim.
"Lafın altında kalsan şaşardım zaten" dedi. Halbuki o da biliyor benim lafın altında kalmayacağımı.
" Şaka maka gemi çok güzelmiş " dedi.
"Aynen" dedim. "Buradaki en büyük gemi bu sanırsam"
"Öyle" dedi diğer gemilere göz attıktan sonra.
"Yeni gemi olduğu için çok dolu galiba" dedim sırıtarak.
"Of bi sus" dedi.
Gemi gerçekten güzeldi. Hele de bizim gibi gemi sevenlere göre çok çok güzel. Koskocaman, siyah ve ihtişamlı bir görünüşü var. İki tarafında yanan kuru kafa görüntüsü, arka kısmında yani bindiğimiz yerde Karayip Korsanları'ndaki Jack Sparrow karakterinin başı vardı.
"Dwayne"
"Efendim"
"Buna binmeliyiz"
"Bencede"
"Nasıl bineceğiz, herkes buraya akın düzenlemiş"
"Ya yarın bineceğiz ya da sıkış tepiş diğer insanlarla aynı gemide olacağız, hangisi?"
" Off ben kalabalığı sevmiyorum ki "
"Bende sevmiyorum ama iki seçeneğimiz var sadece"
"Yalnız farkında mısın bu gemi rahat 400 kişi alır, diğer gemiler gibi sadece iki kişi gideceğiz diye fazladan para vererek gidemeyiz"
"Vay be biz neymişiz" dedi ve güldük.
"Eee ne yapıyoruz?"
" Bence geminin Kaptanıyla konuşalım "
" Ne diyeceğiz? "
" O zaman buluruz bir şeyler "
Kaptan'ın yanına gittik ve konuştuk. Tabiiki de bize izin vermedi, zaten beklediğimiz bir cevaptı.
" Eee ne yapıyoruz? "
"Bence gemi geldiğinde binelim iş bitsin "
"Saat kaç? "
" Öğlenin 3 buçuğu "
"Yarım saat, bir saat daha mı bekleyeceğiz?"
" Aynen öyle olacak Müslüman kardeşim "
"Arkamızdaki internet kafe iş görür."
"Ooo burada internet kafe mi varmış? Biz daha ne güne duruyoruz hadii!"

İnternet kafede zaman geçirdik. Camdan da gemiler çok rahat gözüküyordu. Sonra geminin geldiğini gördüm.
"Edward, bu bizim gemi değil mi?"
" Evet o, hadii "
Gemiden kocaman bir kalabalık indi. Binenler olarak az kişiydik.
Evet. Gemimiz hareket etmeye başladı. Yavaştı, sonuçta yeni gemi.
"Büyük gemide olmanın havası ayrıymış" dedim.
Telefonunu karıştırıyordu, başını kaldırmadan "Evet" dedi.
Bir süre daha konuşmadan sessiz kaldık.
"Imm, Dwayne"
"Efendim"
Telefonunu bana doğru çevirdi ve konuşmaya başladı:
" Bugün hava yağmurlu gözüküyor. Ve sadece yağmurlu değil, gök gürültülü sağanak yağışlı "
" Ya yok be saat 4 buçuk olmuş ve hava güneşli bundan sonra da yağmaz"
"Asıl bundan sonra yağar, genellikle akşama doğru yağmaya başlıyor biliyorsun ki"
Evet beni de tedirgin etmeyi başarmıştı. İnşAllah yağmur yağmaz diye içimden dua ediyordum adeta. Burasının havası farklı, bir bakmışsın çöl sıcağı, bir bakmışsın buz gibi hava ve yağmur.
Ben içimden dus ederken yan tarafımdaki kızlar yağmur yağsın diye dua ediyordu.
"Kızlar ne yağmur duası ediyorsunuz farkında mısınız gemideyiz"
" Bir şey olmaz ki " dedi kızıl saçlı kız.
" Ya sen böyle dedin ya, gerisini Allah bilir " dedim.
Onlar da bir anda sustular. Artık dua ettiklerini pek zannetmiyorum.
Böyle bakınca liman çok güzel görünüyor falan diye düşünürken üstümüzü kara bulutlar sarmaya başlamıştı ama abartılacak kadar dikkat çekmiyorlardı.
Sonradan iyice sardı bulutlar. İlk başta bir şey yoktu. Sonradan 2-3 damla atıştırdı.
" Dua etmiştiniz, istediğiniz oldu mu? " diye sordu Edward kızlara.
Kızlar iç çektiler sadece.
Daha sonra ise yağmur hızlandı. Evet bu, beklemediğimiz bir şeydi.

Hikayemizin ilk bölümüydü ve her şeyi anlamanız içindi. Maceralarımız başlıyor.. :)))

Rüya Olsaydı...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin