Karanlık

106 35 4
                                    


Gözlerimi araladım. Odam yine karanlıktı. Sabahları herkes güneş ışığıyla uyanmaktan hoşlanmaz ama perde diye bişeyde var. Yatağımdan kalkıp banyoya ilerledim. Bi duş aldım ve odama gidip giyinmek için dolabın karşısına geçtim. Siyah gardrobu açıp içinden siyah gömleğimi aldım. Üzerime giyip katladım ve göğsümün altında bağladım. Altıma siyah şortumu giydim. Siyah converslerimi giydim ve çantamı alıp odamdan çıktım. Çantamdaki parfümden sıkıp geri koydum. Sabahları kahfaltı yapmaktan pek hoşlanmazdım o yüzden direk dışarı çıktım. Çantamdan araba anahtarımı çıkarıp arabayı açtım ve bindim. Sıkıcı bi gündü yine. Herşey rutindi. Siyahı severdim. Ama dünyanın siyah biyer olmasını istemezdim. Öyle olmasını kimse istemez belki. Okula doğru sürmeye başladım. Yoldan geçen insanlara bakıyodum. Bazıları telefon konuşuyo, bazıları umarsızca yürüyodu. Okula geldiğimde yine sesler yüksekti. Arabamı herzamanki yerime parkettim ve indim. "DOLUNAY!" Adımı duyduğumda arkamı döndüm. Aslı yanıma geliyodu. "Günaydın." Kafamı sallayıp "günaydın" dedim. Bizimkilerden bikaçıda yanıma geliyodu. Okul bahçesinde herzaman oturduğumuz yere geçtim. "Günaydın kızlar" dedi emir yanımıza gelerek. "Günaydın" diye karşılık verdim. Bikaç kişide geldi. Onlarada selam verdim ve sessizliğime büründüm. Herkes konuşurken ayağı kalktım. Ceylin "nereye" diye sorduğunda "çantamı arabada unuttum alıp gelicem" diye cevap verdim. Herkes benden dikkatini alıp konularına geri döndü. Burası çok güzel bi liseydi. Ama arkadaş ortamları çok iyi değildi. Arabama doğru ilerlerken bi gürültü duydum. Arka duvarın ordan geliyodu. O tarafa doğru yürüdüğümde ahmetle ali'nin bi çocuğu sıkıştırdığını gördüm. Çocuk pısırık duruyodu. "Durun.. lütfen." Çocuk yalvarıyodu ama o iki gerizekalı durmuyodu. "Hop" dediğimde hepsi bana baktılar. "Noluyo?" Ali ve ahmet başlarını eğip "bi mesele vardı" dediler. "Yok mesele falan! Kaybolun." İkiside kıçlarına vurarak ilerlerken benim yaşlarımdaki çocuk bana gülümseyerek bakıyodu. "Çok teşekkür ederim" dediğinde ciddi ifademi koruyup cevap vermeden arabama doğru yürümeye devam ettim. Çantamı alıp sınıfa çıktım. Ders herzamanki gibi boştu. Sırama oturdum. Yanımda hep emir otururdu. Ama bugün sırada farklı bi çanta vardı. Aldırış etmedem önüme döndüm ve telefonumu çıkardım. İnstagrama bakıp gezerken sırada bi hareketlenme hissettim. Dademinki çocuk yanıma oturmuştu. Aldırış etmeden önüme döndüm. Bizimkilerden bikaç kişi sınıfa girdi. Aslı ve ceylin önümüzdeki sıraya oturdular. İkisi konuşurken emir sınıfa girdi. Bu okulda zaten bi benden bide emirden korkarlardı. Emir yanıma gelip yanımda oturan çocuğa baktı ve "yaylan" dedi. "Neden" diye bi cevap aldığında emir güldü ve "bura benim yerim yaylan!" Dedi. Çocuk gülüp "artık benim" dediğinde emir yakasına yapıştı. "Sana benim kim olduğumu öğretmediler galiba." Kaşlarımı çatıp "kesin! Emir arka sıraya geç bişey olmaz" dediğimde çocuğu bırakıp arka sıraya hışımla oturdu. "Meraba" dediğinde ona döndüm ama cevap vermedim. "Ege ben." Kısaca cevap verip "dolunay" dedim. Gülümseyip "memnun oldum" dediğinde kafamı salladım. Emir mesaj atınca mesajı açtım

Ne konuşuyo bu yarım saattir.

Umursamadım ve cevap yazdım.

Sanane

Zil çaldığında yine bahçeye indim. Çantamdan bi sigara çıkardım ve yaktım. Dumanı içime çekerken gözlerim yine dalmıştı. Sigaraya hep "derde tasaya iyi geliyo" diyolar ya. Gelmiyodu. Sadece bi süre oyalıyodu. Ve bağımlı yapıyodu kendine. Sigara başladığımda 16 yaşımdaydım galiba. Soğukta çalışırken sürekli içtiğimi hatırladım. Ailem tarafından terkedildiğimde sokakta kalmamak için çalışmaya başlamıştım. Ozaman sigaraya başlamıştım. Fakir ve yoksuldum. Küçücük bi kafede çalışıyodum. Mutlu olmaya çabaladığım sıralar. Ama dükkanın sahibi. Bana babamdan çok babalık yapan, beni canı gibi seven kürşat abi öldüğünde kalan bütün mutluluğum çöküş yaşadı. Bütün varlığını bana bıraktığını duyduğumda ilk şok olmuştum. Ama sırf para değil, kürşat abimin herşeyini yaşatmak için orlara sahip çıkmıştım. Ve külüstür hayatım değişmişti. Annem öldüğünde babamın beni sokağa bırakıp üstüne dövdüğü aklıma gelince... kürşat abimi sevmem normaldi. Tek tutunduğum kişi gidince ben hayata değil hayat bana küsmüştü. Daldığımı hissedince oturduğum yerden kalktım ve sigara izmaritini söndürdüm. Okul yine seri geçmişti. Okul çıkışı arabama ilerlerken yine bi kavga sesi duydum. Bu emirin sesiydi. Hemen sesin geldiği tarafa yöneldim. Emir ve yanındaki iki çocuk bu yeni gelen çocuğu sıkıştırmıştı. Bu çocuğunda burnu boktan çıkmıyodu. "Hadi dene bidaha!" Emir çocuğa tehditler yargılayıp vururken araya girdim. "Noluyo hoop" dediğimde hepsi durup bana baktı. "Sen karışma dolunay." Emire alayla gülüp "dağılın" dedim. Sesim korkunç ve tehditkar çıkmıştı. Emir gözlerime bakarken "KAÇ KEZ SÖYLİCEM LAN DAĞIL!" dediğimde hepsi çekilip gittiler. "2 oldu" diyip güldüğünde boş boş ona baktım. "Teşekkür ederim" diyip yanağımı öptüğünde kaşlarımı çattım ama o çıkışa doğru koşmaya başlamıştı bile. Nefesimi verip arabama ilerlerim.

Merabaa. :) yeni yazmaya başlıyorum inşallah beğenirsiniz. Vote ve yorum atarsanız sevinirim. Hepinizi seviyorum. İyi okumalar *-*

Mutsuzluğun Neşesi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin