Güneş dağların arkasında görülmeye başlamıştı.Ben sabah'ın o eşsiz kokusuyla yüzleşmiş bir halde penceremin kenarında oturuyordum.Aşağıdaki çiçeklerin ferahlık verici kokuları adeta burnuma işliyordu.Sabah kuşlarıyla arkadaş olmayıda sevmiştim ama işe gitme vaktim gelmişti.Evden ayrılmadan önce bütün evraklarımı toplamayı başarmıştım.İş yerime geldiğimde mahşer yeri gibi bir kalabalık vardı.Orada ne olduğunu anlamak için bir beyefendiye sordum:
- Beyefendi niye buraya toplandınız ?
-- ...
Adam şaşkın bakışları arasından cevabımı veriyordu.-- Bilmiyormusunuz bu alçak patron hepimizi işten kovdu.
- Nasıl olur ?
O adamdaki şaşkınlık şimdi benim yüzümde belirginleşmişti.Adam cümlesine devam ediyordu :
-- Vallahi öyle bir olmuş ki çalıştığımız günün parasını bile vermiyor. Bu yüzden protesto yapıyoruz.
- Bu işler protestoyla olmaz devlet var , nizam var.
-- Şakamı yapıyorsunuz efendi. Devlet nerede nizam nerede ? Bu Ülkede Devlette yok nizamda yok.
- Bence burada vakit kayberek boşa kürek çekiyorsunuz. Biraz sinirlenerek bana cevap vermişti.
-- Hiçte boşa kürek çekmiyoruz.Sizin dediğiniz devlet işleriyle uğraşmak boşa kürek çekmek.
- Devlet hakkımız olanı verecektir.
-- Nerede verecekmiş ? O ancak zenginlerin hakkını verse para varsa hak var...
Tartışmamız git gide uzamıştı. Bir türlü adamı ikna edemiyordum.Taki yukarıdaki tabelayı görene kadar.Çiçek sokak mı ? İş yerime gideceğim sokağı karıştırmıştım.Evet burası başka bir iş yeriydi. Saatime baktığımda baya gecikmiştim...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sonsuz Yaşamın Sırları
General FictionHiç hayattan sıkıldığınız oldumu? Peki ya ıssız bir çöle düşseydiniz napardınız. Hiç kimsenin sizi bulması istemediği fakat kaybolmak istediğiniz ve sadece size ait bir evde yaşamak nasıl olurdu? Gerçekten hayat bu kadar zormu ? Ne kadar yol kat...