Ve ilk bölümle karşınızdayım, maalesef benim bir tanıtım videom yok, yapmaya çalıştım ama beceriksizliğim yine su yüzüne çıktı. Arkadaşlar lütfen yanlışlarımı yada kötü bulduğunuz yerleri hor görmeyin, çünkü ve çünkü sadece 14 yaşındayım lütfen diyorum ve sizi bölüm bir ile yalnız bırakıyorum. Öpüldünüz. Bölüm şarkımız Christina Perri - A Thousand Years, iyi dinleme ve okumalar.
Bütün yaşıtlarımın ve arkadaşlarım, sevgilisi var, nişanlı, evli, çoluk çocuk sahibi, ama benim daha sevgilim bile yok. Bütün çıktığım adamlara ciddi düşünüyorum dediğimde, benimle ayrılmak istediğini belirtip, sorun sende değil bende cevaplarını yapıştırıveriyorlar. Sonra da kalkıp gidiyorlar ve hesapta bana kalıyor. Şuana kadar benim terk ettiğim birisi bile yok. Aslında var,Üniversitedeyken Savaş diye bir çocuk vardı, yakışıklı mıydı? eh işte biraz tip vardı, ama çocuk hiç dişlerini fırçalamazdı, ve ağzı b*k çukuru gibi kokardı. İşte böyle ben hep terk edildim, güzel miyim? evet güzelim, Saçım siyaha kaçık bir renk ama arada bir de sarıya boyatıyorum. Göz rengim ise deniz mavisi ve beyaz tenliyim, biraz çocuksu bir yüzüm var, erkeklerin değimiyle bir afet değilim yani, minyon tipliyim 27 yaşında olduğum halde, 19 falan gösteriyorum. Üniversiteye annemle birlikte kayıt yaptırmaya gittiğimizde kadın önce bana bakış atıp sonrada anneme "Şu ufaklık olamayacağına göre, sizin kaydınızı yaptıracağız" demişti ve ben yerin dibine girmiştim, batsın bu minyonluk. Ve şuanda bir Reklam ajansında sekreterlik yapıyorum, hemde Hayalimdeki yakışıklım benim biricik patronum oluyor, benim gibi karşısındaki kızı görmüyor da, hep iş hep iş, Bir demiyor ki "Sen ne güzel kızmışsın, gel şöyle kucağıma" yok nerede, bende böyle melum melum dolaşıyorum, sevgilim yok diye ölüyorum, aşk istiyorum aşk.
Arkadaşlarımdan biri daha benden önce evlenmeye karar kılmıştı ve ben bir evlilik daha görmek istemiyordum, tabi biricik arkadaşım, yani en yakın arkadaşım Dilek sağ olsun zorla ikna etti ve bende pembe önü kısa arkası uzun dalgalı bir etek, siyah askılı büstiyer ve plartform siyah topuklu ayakkabı, saçımı ise kıyafetime göre daha sade olarak tost yaptırdım, ek olarak ise at kuyruğu. Ve makyaja bayılan biri olmadığımdan, az bir makyaj benim için yeterliydi. Toz pembe çantamı da alarak, pembe mini cooperımla bu havuz başı düğününe gelmiştim. Şu anda 12 yaşında bir erkek veletle Karla Bonoff- all my life eşliğinde dans ediyordum. "Allah'ım ne günah işledim de beni bu kadar erkek mahrumu bıraktın" diye dıştan söylenirken, karşımdaki veledin kaşları çatıldı, " Ben mi dedim gel benimle dans et diye, sana erkek yoksa ben ne yapayım, sanki kendi çok büyükmüş gibi.." ufaklık bunları tek nefeste söylerken benim gözlerim fal taşı gibi açıldığına ve ağzım o şekline büründüğüne yemin edebilirdim. "Hem benim sevgilim var tamam mı..." deyip son noktayı koymuştu. Allah'ım ne günah işledim de, sen beni g*tü boklu veletlerin dile düşürdün Ya Resul Allah , Ya Rabbi isyan etmiyorum, benim istediğim bir adet Demir, onu da bana çok gördün, lütfen Allah'ım, ne olur. " "Ay.. g*ötüm, benim de sevgilim var, seninle dans etmemin sebebiyse, sevgilim aşırı dozunda kıskanç olmasıdır, okey mi? canım" zafer benim bezli bebek, derken yine hayaller su oldu, " Neden gelmedi biricik sevgi çiçeğin, o zaman" bak bak laflara bak, iki takım elbise giydi diye kendi erkek zannediyor, ç*künü bile kestirmemiş'sindir lan sen, " Sanane ufaklık, git sünnet ol sen" hıh mal, ya küçücük çocukla eşleşiyorum şuan , o kadar mı düştün be Mevsim. Bizim kavgalarımız eşliğinde şarkı son bulmuştu, adını bile öğrenemediğim veledin ellerini bırakıp, söylene söylene masadan çantamı aldım ve iki saattir durduğum alandan uzaklaştım. Sonunda pembe arabamın yanına geldiğimde, İçine atlayıp, eve doğru yol aldım.
Hayla ailemle yaşadığım evin önüne geldiğimde çantam da anahtar arama çabalarına girdim, anahtarı bulduğumda gözlerimde ki parıltı görülmeye değerdi. İçeri girdiğimde 7 aylık hamile olan ablamı, iki telefonla birden mesajlaşan kız kardeşimi ve resim çizen annemi gördüm, her zaman ki düzenekle ilerliyorduk. Sizleri onlarla tanıştırıyim , Bu ablam Yaz, aynı zamanda yogo öğretmeni, ama hamileliğin getirdiği gerekçeler yüzünden işine ara vermek zorunda kaldı , kocası ise işi yüzünden aylardır yurt dışındaydı, ve bebek doğana kadar da buralara uğramıyacağı aşikar. Bu kardeşim Gonca, moda düşkünü prenses ve aynı zamanda iki sevgiliyi bir arada idare etmesiyle tanınır, ve annem Bahar, namı değer yazar, ama genelde resim çizer, zamanında ressam olmak istemiş ama, büyük annem onun yazar olması istediği için, o da yazar olmuş ve işte benim ailem, siz şimdi babamı soracaksınız, babam estetik doktoru, annemle boşandıktan sonra bula bula bizim karşı binayı buldu. Sabahları evde, diyet menasimleri olduğu için ot çöp yediğim üzere, babamın evine damlayıp, orada güzelce sabah ziyafeti çekiyorum, sonuçta sekreterim, iki üç kuruş maaş alıyorum, onuda boğaz için harcayamam ki...
Sonunda geldiğimi anlayan ailem, hep bir ağızdan bir şeyler gevelemeye başladı, tabi o kadar yorgun ve aşksızım ki onların sorulara cevap vermeden " Ben yatıyorum, ve yine sevgili bulamadım" deyip, odama doğru yol aldım, üzerimi çıkarıp direk duşa girdim. Duştan sonra geceliklerimi giyip, Dileği aradım. "Kızım sen neredesin, her yerde seni aradım, ve bomba haberi de kaçırdın, Eren bana evlilik teklifi etti." canım arkadaşım Dilek olayları birbirine karıştırıp bana sunmuştu, önce neredesin deyip cevap almadan, evlilik teklifi aldığını söylemişti. " Ne evlilik teklifimi" yine yalnız, mutsuz, kadersizim, herkes koluna takmış adamları, oynatıyor parmağındaki yüzükle, ben en iyi arkadaşıma sevinceğime kendi derdime yanıyorum. "Evet, düğünün sonunda, herkes dağılmadan önce, sahneye çıktı, önce şarkı söyledi ve sonra bam, Benimle evlenir misin hayattan tek Dileğim dedi, ayy çok romantikti, romantik öküzüm benim." nasıl da sevinirmiş arkadaşım nispet yaparmış gibi de anlatırmış. "Keşke gitmeseydim ama o velet sinir etti beni" bak ya benim uğraştığım şeylere, acaba çocuğa sorsam da büyüyünce benimle evlenir miydi? saçma sapan düşünceler eşliğinde Dilekle konuşmalarımız bir saat boyunca sürüp gitti. Bir saati sonunda, Dileğin telefondan ses gelmeyince uyuduğunu anladım, bende telefonu kapatıp günün yorgunluğunu atmak için, öğlene kadar uyumaya karar kıldım, nasılsa yarın pazar yani izin günümdü.
Kısa yazdığımı biliyorum ama burada biraz Mevsimi tanımanız için 0.0. bölümümüzdü, sadece 14 yaşındayım, böyle yazmam normal, bir daha ki bölümü 2000 kelime veya onu aşkın olacak bu bölüm sadece 984 kelime idi bunun için sizden özür diliyorum ve bir daha ki bölümü heyecanla beklemenizi diliyorum. Eller yıldızlara, tuşlar yorumlara, sizleri seviyorum biricik okuyucularım.
Ve Mevsim
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayalimdeki Aşk( Askıya Alındı)
Novela JuvenilO gönüllerin prensesi, o ortamın palyaçosu, Mevsim adı kadar neşeli ve şen kızımız. Demir'e aşıktı, Mevsim Demir'i etkileme çabalarında iken Rüzgarla tanıştı ve onuda bu probleme çözüm yaptı. Sonra olan oldu zamana karşı aşk kazandı, Demir Mevsim'e...