Bölüm 1

31 3 1
                                    

Güçlü ol dedim güçlü kal...

Ne yaşamış olursan ol hayat sana hep karanlık tarafını göstermişte olsa dimdik ayakta dur. Tek tesellim bu oldu yıllarca kendimi böyle avuttum böyle yaşadım. Yıkılmamaya , sarsılmamaya , ezilmemeye çalıştım. Yaşadıklarımı kendime sakladım. Kimselere anlatamadım. En zoru da buydu ya. Ben çamura batmışken kimse çıkarmak için el uzatmadı , uzatamadı.

 Çabaladım , çırpındım her çırpınışta iyice battım , çamura bulandım. Dağıldım. Kendi içimde kayboldum ben. Aradım beni bulana kadar aradım. Bulabildim mi peki.?

 Buldum. Ama bu ben benmiydim onda emin değilim. Neşeli , mutlu , huzurlu, insanların derdini dert edinen , kendinden çok düşünen , bir gülüşüyle çiçekler açtıran kız şimdilerde mutsuz, huzursuz, kendini düşünmediği gibi kimseleri düşünmeyen, umursamaz, vurdumduymaz, herşeyi boş koymuş , çevresine kaç kat duvarlar örmüş, soğuk, hiç kimseyi hiçbir şeyi sevmeyen, sadece siyahı karanlığı seven oldum.

 Böyle devam ettim hayata. Daha az zarar göreceğimi daha az darbe alacağımı düşünerek. Kendime hatırlattım bu yüzden. Yaralarım hala kanarken bir yenisinin daha açılmaması için " Güçlü ol dedim güçlü kal"...

"Azra, azra uyan hadi" gece güçlükle daldığım uykudan beni bu kadar kolay uyandırmayı başaran arkadaşım sana da teşekkürler.

 "Ece git başımdan uyumak istiyorum" dediysem de nafile. Beni bu yataktan kaldırmaya yemin etmişti canım arkadaşım. 

"Azra eğer şimdi bu yataktan kalkmazsan o muhteşem sesimi dinlemek zorunda kalacaksın".

"Tamam Ece tamam kalkıyorum yeter ki sus" dedim. Yoksa o muhteşem karga sesiyle bana şarkılar söyleyecekti. Ve inanın bana duymak istemezsiniz.

"Ah biliyordum hadi şimdi hızlıca hazırlan, Asu'yla kahvaltı için aşağı da bekliyoruz". Tamam deyip gönderdim. 

Gece uyumakta zorlandığım için tam uykuyu alamamış sersem gibiydim. Hızlıca buz gibi bir duşa girip dolabımın önüne dikildim. Siyah omzu kalın askılı kalem elbisemi giydim. Saçlarımı hafif dalga ve çok yoğun olmayan sade ama şık bir makyaj yapıp çanta ve ayakkabılarımı giyip indim aşağıya. 

"Günaydın" dedim donuk bir sesle. Asu ve Ece benim aksime daha neşeli ve sıcak "günaydın" dedikten sonra yüzüme durgun ve üzgün şekilde bakmaya başladılar. Bir şey söylemeye çalışıyorlardı ama çekiniyorlardı. "Ne söyleyecekseniz söyleyin kızlar"dedim konuşmaları için.

 Asu "şeyy iyiy misin canım biraz durgunsun da" diyerek aklındakileri bir iki kelimeye sığdırmıştı. Asu ve Ece tüm yaşantımı bilen iki değerli insan benim için. Anlatmak , onlarla paylaşmak kolay olmadı tabi ki. Zamanla anlattım acılarımı, yaralarımı. Kendini bile sevmeyen ben onları sevebilmiştim. Hayatın karanlık yüzünü bir ben değil onlar da görmüş. Bu yüzden acımadılar hiçbir zaman. Acınacak halde olmadığımızı söylediler sadece. Bu yüzden sevdik birbirimizi el ele verdik her zorluğu beraber aştık.

 Bir onlar var zaten benim için. Bu hayatta yalnızım dedirtmeyecek iki mükemmel dost. Ece Azra'nın yüzünün daha da solduğunu görüp eline uzandı ve tuttu. Üçü de el ele verdi ve "geçti Azra o günler geçti şimdi güçlü olma zamanı biz hep varız ve var olacağız"dedi. Gülümsedim ikisinin de elini sıkıca tutarak "iyi ki varsınız o zaman"dedim.

Kahvaltımızı ederken Asu birden "bugün bir şeyler yapalım gün bizim günümüz olsun" dedi. Ece'de heyanla sesini yükseltip "ay eveet bugünü bizim gün ilan edelim. Resmen evdi işti okuldu derken yaşlandık. Baksanıza buruştuk ya". Ev birden kahkaha doldu. En içten attığımız kahkalarla. Bu duyguya çok uzak kalmışım, gülmeyi unutmuşum.

 Asu "ne buruşması ya daha genceciğiz. Taptaze açmamış bir tomurcuk , yeni gelmiş bahar gibiyiz" dedi. Bu sabah çok güleceğiz galiba diye geçirdim içimden ve soru dolu bakışları fark edip "tamam gün bizim günümüz olsun"dedim.

Şaşırdılar. İtiraz edeceğimi düşünüyorlardı ki genelde öyle olurdu. Bu sefer buna ne kadar ihtiyacım olduğunu hisettim. "Ben şirketi arayıp bilgilendireyim o arada hazırlanın sizde" diyerek çıktım mutfaktan. 

Telefonumu elime alıp asistanımı aradım. "Ayşe şirkette durum ne.?" Umarım gitmem gerekmez diye geçirdim içimden. "Azra hanım bugün toplantınızın olduğu şirket toplantıyı erteledi." "Tamam proğram da başka ne var" diye sordum. Normalde  olsa neden niçin diye sorgulardım. Ama bugün iş yok dedik. O yüzden askıya alıyorum şimdilik. 

"Belenoğlu holdingle toplantınız var Azra hanım." Bugün iş yok diye tekrarladım içimden. Hem istemiyorum hem de kızlara tamam deyip dönmek istemiyorum. Bu toplantının ne kadar önemli olduğunu bilsem de "Ayşe bir mazaret bulup toplantıyı iptal et bugün şirkete gelmeyeceğim." 

Telefonu kapatıp hazırlandım bu kıyafetlerle rahat edemeyeceğim için spor şık etek kombini yapıp indim aşağıya. "Önemli bir toplantım varmış şirket..." sözümü bitiremeden ikisi de ayağa kalkıp "şirkete gidiyorum deme sakın Azra" diye üzgün bir o kadar da agresif bakmaya başladılar. "Cümlemi tamamlatsaydınız söyleyecektim zaten ne yapacağımı". 

"Lütfen Azra gitmiyorum de lütfeeen " diyen Ece'ye baktım ve gülümsedim. Alt dudağını sarkıtıp ağlamaya yakın masum bir çocuk gibi ikna yöntemlerini kullanıyordu. "Of iptal ettim toplantıyı hem gidecek olsam da şu surata bakıp nasıl kapıdan çıkabilirdim bilmiyorum"dedim. Ufak bir çığlık atıp "hadi çıkalım o zaman"dedi Ece.

Sürücü koltuğuna Asu geçip yanına Ece arkaya ben oturdum. Son ses müzik açıp delice hareketlerle şarkıya eşlik ediyorduk. Bana her ne kadar garip ve zor gelse de onların hevesini kırmamak için ayak uyduruyordum. Bir avm'de durup içeri geçtik biraz alışveriş bizi mutlu ederdi. 


Asu ''kızlar bu nasıl ,nasıl bu, bu ondan daha nasıl" diye saçma cümleler kurarak elbiseleri gösteriyordu. Ece'de Asu gibi ışık görmüş tavşan misali elbiselere bakıyordu. Bende onlara ayak uydurup bütün mağazalara girip çıkıp delice alışveriş yapıyorduk.

Sonrasında bowling oynamaya karar verdik .Sayımız az olduğu  için ordan bir gruba  dahil olmayı düşündük. Grup erkeklerden oluştuğu için nasıl söyleyeceğiz tamam derler mi demezlerse olay çıkarır mıyız falan derken Asu öne atılıp "merhaba beyler" dedi.

Ece ve benden daha cesur çıkıp konuşmayı bırakıp icraata geçti."merhaba hanımlar"deyip aptalca gülümsediler... biri hariç.

AŞK-I SENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin