Sabah zilimin sesiyle uyandım.Gözlerimi açmadan komidinin üstünde saatimi aradım. Birkaç şey devirince,gözlerimi açmak zorunda kaldım. Ses hâlâ geliyordu. Bu beni rahatsız etmeye başlamıştı. Oflayarak yataktan kalktım. Uykunun sıcaklığından sıyrılıp sabahın o tatlı serinliğini hissedince biraz irkildim. Şu saat hala çalıyor mu? Sesin nerden geldiğini bir bulabilseydim... Elimi yüzümü yıkamak için lavaboya gittiğimde,saati küvetin içinde gördüm. Hemen susturdum. Oh,tatlı sessizlik. Aslında saati küvetin içine koymak zekiceydi. Yankı yapıyor ve onu bulamayınca da sinirleniyorsun. Doğal olarakta uyanıyorsun. Kesin bunu babam yapmıştır.
-Babaaa!
-Günaydın canım!
-Uyandırma şeklin berbat!
-Bende seni eni seviyorum bücür. Hadi in aşağı. Kahvaltıda pancake var!
Hemen okul formalarımı giydim. Bu sefer altına bordo Vanslarımı giydim. Saçlarımı tepeden topladım. Benim'isyancı birliğim'ide yanlara bıraktım. Vişne rengi nemelndiricimi de sürünce hazırdım. Koşarak mersivenlerden indim. Pancake'e bayılırdım. Babişkomun yanağına sulu bir öpücük kondurdum. Manyak gibi pancakelerimi yemeye başladım. Ağzıma 4. pancakemi atacakken babam 'okula geç kalacaksın' tarzı öfkeli bir bakış attı. Bende hızla meyve suyumu bitirdim ve çantamı kaptığım gibi arabaya koştum.Hiç gitmek istemediğim bir okula böyle delicesine gitmek istememin sebebini ben bile bilmiyordum.Yine aynı hevesle okul kapısından içeri girdim ve yine aynı hayal kırıklığını yaşadım. Saf ben. Ne sanmıştım ki? Zil çalınca herkes sınıflara dağıldı. Sınıfa en geç ben gelmiştim. En arkadaki kumral saçlı,bembeyaz tenli erkeğin yanı boştu. Mecburen onun yanına geçtim. Dersi dinlemek gibi bir niyetim yoktu. Hepsi bildiğim şeylerdi.
Sonunda öğretmen uyuyakaldı. Bende kitap okumaya başladım. En güzel bölümüne dalmıştım. Bir anda üstümde iki tane yeşil göz hissettim. Yana baktığımda o da kitaba kendini kaptırmış okuyordu. Bende kendimi onun yeşil gözlerine kaptırmıştım. Bir insan nasıl bu kadar harika olabilir? Hele o gözler... Pembe kalem gibi dudaklar ve uzun kumral saçlar...
Resmen onunla ilgili deli saçması şeyler düşünüyordum.Bir anda başını kaldırdı.
-Kitabın harikaymış.
-Ö-ö-öyle mi?
-Aslında,ben ilk defa kitap okuyorum.
-Ciddi misin?
-Evet ciddiyim.
-Yani 18yaşına kadar-
-Evet 18 yaşıma kadar okuduğum ilk kitap.
Elimden olmadan gülümsedim. O da gülümsedi. Bir insan bu kadar mükemmel olabilirdi. Çok tatlı ve samimiydi.Gerçekten iyi birine benziyordu.
-Yağmur ve Oğuz,ne konuşuyorsunuz?
Yuh yani. Kadın uykudayken konuşan onca kişi arasından sadece bizi duyuyor.
-Hocam,konuyu anlamamış da yardım istedi.
-Bir dahaki safer dersi dinlersen anlayabilirsin Yağmur.
-P-Peki hocam.
Öğretmen gene uykuya dönünce,adının Oğuz olduğunu öğrendiğim sevecen çocuğa minnet dolu bir bakış attım.
Bir süre sonra zil çaldı. Oğuz kantine gitti. Bende kitap okumama döndüm.Kısa süre sonra Oğuz elinde iki çayla geldi.
-Teşekkür ederim.
-Rica ederim.
Birden kafama dank etti. Neden bu kadar iyi davranıyordu? Bu kadar sürtükle dolu bir okulda bilmem kaç kızın bekaretini bozmuştur. Bu konu beni ondan soğutmaya yeterdi.
-Ş-Şey,bana karşı neden bu kadar iyisin? Ya-yani yanlış anlama.
-Hayır yanlış anlamadım,merak etme. Sana karSı neden bu kadar iyi olduğuma gelince,bende kitap okumayı severim. Yani sana yalan söylemiştim.
-Onun bir önemi yok yani beni öldürmediğine göre bu saçma yalanın bir önemi yok.
-Hı?
Gülmeye başladım. Gene hızlı ve saçma sapan şeyler söylemiştim. Aslında böyle konuşmaya bayılıyorum. İnsanlar ne dediğimi anlamayınca suratıma aval aval bakıyor.
Dersin ortasında müdür geldi ve okulun bir hafta boyunca yarım gün olacağını söyledi. Ne kadar garip değil mi? Tabi bu sadece ben ve Oğuz için garipti. Diğerleri sadece sevişebilecekleri bir yerleri olsun gerisi önemli değil diyordu. Zil çaldı. Oğuzla yürüyerek evlerimize gittik. Yol boyunca sohbet ettik. Bugün düne göre harika geçmişti. Hepside aynı kafadan birini bulabildiğim.içindi
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fabrika Hatası
RomantikO sürtüklerin arasındaki rahibe kız Yağmur ve baş pislik,okuldaki tüm kızları becermiş Rüzgar... Onların önlerinde yaşanması gereken bir İstanbul ve söylenmesi gereken iki.kelime var;seni seviyorum.