OL (Raflarda)

Diş Macunu Gibi Ol

İnsanların beni nasıl gördüklerini bilmiyorum; ama ben kendimi, henüz keşfedilmemiş gerçeklerle dolu bir okyanusun kenarında oyun oynayan, düzgün bir çakıl taşı ya da güzel bir deniz kabuğu bulduğunda sevinen bir çocuk gibi görüyorum. Isaac Newton

Diş macununuz bittiği zaman ne yaparsınız? Muhtemelen çöpe atar ve hemen yeni bir diş macunu alırsınız. Ama eğer diş macununuz bittiğinde onu atmaz ve sıkmaya devam ederseniz, birkaç hafta daha dişinizi fırçalayacak kadar diş macununuz olabilir. Bittiğini sandığınız yerden sıkmaya devam ettiğinizde, diş macununuzun gerçekte bitmediğini fark edersiniz

İçinizdeki güç de böyledir; bittiğini sandığınız yerde, gücünüz gerçekte bitmemiştir. Sadece biraz daha sıkmanız gerekiyordur. Eğer tükendiğinizi sandığınız yerde gücünüzü zorlamaya devam ederseniz, bir anda nasıl büyük bir güce sahip olduğunuzu görüp hayrete düşebilirsiniz.

Gerçekte ne kadar büyük bir potansiyel gücümüz olduğunun farkında bile değiliz. Bizi çepeçevre saran bu güç, derin bir uykuya dalmış durumda ve eğer onu uykusundan uyandırmazsanız, bu güce sahip olmak size hiçbir şey kazandırmayabilir.

Tek bir kişi bile, siz yaşadığınız için daha rahat bir nefes alıyorsa, yaşam oyununda başarılı olmuşsunuz demektir...

Ralph Waldo Emerson

Siz bir diş macunu gibisiniz! İçinizde, çok daha fazlası var. Belki de sadece dışarıdan bakıldığı zaman tükenmiş gibi görünüyorsunuz. Ama siz tükenmediniz, sadece biraz daha dişinizi sıkmalısınız. Eğer yeterince zorlamayı başarabilirseniz, tüpün içinden mucizeler çıkacaktır.

Pek çok insan başarıya metreler kala vazgeçer ve onca emeği çöpe atar. Esasında başarıyla aranızda duran tek engel, biraz daha tutunabilecek güce sahip olup olmadığınızdır.

Engeller beni yıldıramaz. Her engel beni daha iyiye doğru kaçınılmaz bir değişime iter. Gözünü bir yıldıza dikmiş kişi, kararını değiştirmez.

Leonardo da Vinci

Bir dağcı olsaydınız ve zirveye birkaç metre kala bir engelle karşılaşmış olsaydınız vazgeçip geri döner miydiniz? Eğer zirveyi görüyor olsaydınız muhtemelen dönmezdiniz. Ama ya önünüzde sis bulutları belirdiyse... Birkaç adım ileriyi bile göremiyorsanız... Böyle bir durumda geri döner miydiniz?

Bundan yirmi yıl sonra yapmadığınız şeylerden dolayı, yaptıklarınızdan daha fazla pişman olacaksınız. Demir alın ve güvenli limanlardan çıkın artık. Rüzgârları arkanıza alın, hayal edin ve keşfedin.

Mark Twain

Agon kitabını yazmak için Ayder yaylasında inzivaya çekilmiştim. Dönüşte eşim de yanıma geldi ve beraber bir Karadeniz gezintisine çıktık. İlk durağımız "Sümela Manastırı" idi. Manastıra yakın bir yere kadar arabayla geldik ve sonra ormanın içinden yürüyerek yukarıya doğru tırmanmaya başladık. Yolda bizimle birlikte Çin'den gelen turistler de vardı. Yol boyu onlarla sohbet ettik. Keyifli ve yorucu bir tırmanıştan sonra manastırın kapısının önüne kadar geldik. Çinli turistler manastırın kapısının önünde resim çekindiler ve sonra aynı yolu yürüyerek geri döndüler. Biz bir şey anlamamıştık. O kadar yolu; manastırdan içeriye girmeden, yalnızca kapının önünde resim çekinmek için mi gelmişlerdi? Belki de hedefledikleri şey buydu... Dünyanın bir ucundan kalkıp Sümela Manastırına gelmişler ama içeriye bile girmeden bir resim çekip gitmişlerdi. Gerçekten de şaka gibiydi.