1-''Ah önüne baksana seni hayvan''

48 3 0
                                    

Derin;

Ne kadar sevinebilirdim ki başka bir şehire gitmek için? Hiç bilmediğim etmediğim yerlere gidecektim, hayır yani anlamıyorum İzmir'de yaşamaya devam etsek öleceğiz sanki arkadaş. Hey Allah'ım sen bana sabır ver ya. Nasıl bir işkence bu. Tam tamına dolu dolu 2 büyük bavul 1 tane de küçük bavul eşyam çıktı. Tabi 2 büyük bavulumda kıyafetlerim küçük bavulumda da makyaj malzemeleri iç çamaşırlarım resimlerim babamdan ait olan eşyalarım falan filan işte. Annemin çığırmasıyla yerimden sıçradım. Ulan bu kadın beni bir gün kalpten götürmezse ne iyi ama! İnsan gibi seslenemedin mi anne! ''Hadisene Kızım!'' diye bağıran anneme sadece göz devirmekle yetindim. Anneme kızgındım. Gitmek istemediğim halde beni zorla İstanbul'a götürüyordu. He ben size kendimi tanıtıyım unuttum bi an da. Ben 16 yaşındayım 3 ay oldu 16. yaşıma gireli. Babam ben 13 yaşındayken öldü, trafik kazası işte. Derslerim de gayet başarılıyım, spor yapmayı severim. Aynı zaman da gezmeyi ve alışveriş yapmayı da severim. En çok sevdiğim şeye gelirsek de müzik dinlemek favorimdir. 24 saat müzik dinlerim. Başım ağrısa şarkı dinleyerek geçer başımın ağrısı. Yabancı müzik sevmem bikere onu en başta söyleyeyim. Ve iki tane başımın belaları var. Peri ve Elif.

Periyle bebeklik arkadaşıyız. Annemle annesi tanışır ve samimiler. Birbirimize gelip gideriz. Oda 16 yaşında ve lise 2'ye gidiyor. Neşeli, eğlenceli biri. Sıkıldığında uyur genellikle. Dersleri iyidir çalışkan kızımız bizim o.

Elif ile de 4 senedir tanışıyoruz. Annemle annesi çok samimi değiller ama birbirlerini tanıyıp severler. Elif de bizim yaşımızda ve lise 2 o da bizim gibi. Tanıştığımızdan beri birini seviyor ve unutamıyor. Aslında istese unutur ama unutmak istemiyor, oysa ki çocuk Elif'in canını yakmasına rağmen yinede vazgeçmiyor çocuktan. Elif'in dersleri de iyidir.

Aşağı annemin yanına gidip suratımı astım, buradan gitmek istemiyordum. Bunu biliyordu ve yine de gidiyorduk. Ah bu arada Peri ve Elif'i burada bırakacak kadar aptal değilim. Onlarda benimle geliyor. Nasıl mı? Annemle anneleri tanıştığını ve aralarının iyi olduklarını söylemiştim, anneme teklif sundum aslında sunmasam bile gidecektim ama annem yinede anlamamış kabul etmişti. Eğer gideceksek İstanbul'a Peri ve Elif'i de götürelim annelerinden izin al diye söylenmiştim oda mecbur kabul etmişti. Aslında yine gitmek zorunda kalırdım kalacak yerim yoktu çünkü. Zil çalınca Peri ve Elif'in geldiğini anlayınca yüzümde belirli belirsiz bi gülümse oldu. Hemen kapıyı açıp sarıldım onlara ''Hele şükür be'' dedim isyankar sesimle. Hepimiz gülüşüp çıktık evden. Son kez arkamı dönüp baktığımda gözyaşlarıma engel olamadım. Annem kolumu sıvazlayıp ''Ah Derin yapma böyle kırma beni ama annem, böyle olsun istemezdim. Biliyorsun beni. Ama her yerde babanın anısı var ve ben böyle acı çekerek yaşayamam'' dedi. Haklıydı lanet olsun haklıydı! Ama bu hiç bir şeyi değiştirmezdi. Onunda üzülmesini istemiyordum ama ben zaten babamın anısı var diye gitmek istemiyordum!

''heh bende bu yüzden gitmek istemiyorum anne sırf bu yüzden istemiyorum anlıyor musun beni? tamam seni de anlıyorum üzülüyorsun ama senin üzüldüğün kadar bende üzülüyorum emin ol. Her gece ağlıyorum çünkü uyudum mu diye bakıp anlımdan öpüp 'iyi geceler prensesim' diyen babam yok artık. Bende sırf bu yüzden istemiyordum gitmek!'' diyip gelen taksinin bagajına bavullarımızı sığmayanları yanımıza alarak bindik.

****

Yoldaydık bile. Gidiyorduk işte. İzmir'den anılarımdan arkadaşlarımdan kopup gidiyorduk. Gözümden yaş akınca hemen elimin tersiyle silip çantamdan kulaklığımı çıkardım. Telefonuma takıp şarkı dinlemeye başladım. Acaba oradaki insanlar nasıl ? Nasıl bir yer? Güzel mi kötü mü? İzmir kadar güzel mi değil mi? Elbette her şehrin bir güzelliği vardır. Ama 16 senedir İzmir de doğup büyüdüm ben. O evde babamla anılarım vardı. Babamla yemek yaptığımız günlerin anıları, evi beraber boyadığımız günün anıları, ağladığımız, güldüğümüz günler vardı o evin içinde. Her şey vardı o evde. Babamla olan anılarımız vardı, çocukluğum vardı orada benim. Her şeyimi ben o evde yaşayıp öğrendim. Acaba orada da kolay arkadaşlık edinebilecek miyim? Edinemesem de Peri ve Elif var zaten. Olmazsa da olur yani her türlü yanımdakiler var. Onlar yeterdi bana.

Sonunda inmiştik ve gelmiştik İstanbul'a. ''Oh be sonunda'' dedim. Annem hepsini 1 büyük bavula nasıl sığdırdı hayretler içindeyim. Ben bile anca sığdırdım be. Annem bana bakıp ''bu kadar şeyi niye getirdin Derin? Buradan da alırdık'' dedi. Oflayıp ''Ver şu elindeki bavulun bir tanesini'' diyince gülümseyip yanağına öpücük kondurdum hemencecik. Tabi ona küçük bavulu verdim. Birde kadına büyük bavulu mu verseydim? Hayır tabiki de! Bavulları taşırken aklıma en önemli şey geldi. Sahi biz nerede kalıcaktık? Ev tutmamış etmemiştik sonuçta. Anneme bakıp ''Anne sahi biz nerede kalıcaz? Ev tutmadık etmedik'' dedim. Annem gülüp ''Ben hallettim kızım'' dedi. Vay be anneme bak sen. Benim bile haberim yok ev tuttuğundan. Bende gülümseyip bizim kızlara baktım. Bir yere bakıyorlardı ağızları açık. ''Lan höst neler oluyor size böyle! Ne salyası akan köpekler gibi ne ağzınız açık nereye daldınız?'' diye söylenirken beni duymuyorlardı bile. Baktıkları yere bakarken 3 tane yakışıklı çocuğun geçtiğini görünce harbiden de bakmakta haklılarmış diyicem de bize ne be onlardan alla alla. İkisinin de kolunu cimcikleyip ''Delirtmeyin beni! Dakika 1 gol 1 be!'' dedim hemen. ''Tamam abi'' dedi ikisi de aynı anda. Sonra kahkaha atıp yürümeye başladılar. Bende taklitlerini yapınca annemde gülmeye başladı. ''Aman çok komik!'' diyip önden yürümeye başladım. Ta ki ayının birine toslayana denk! Allah omzum gitti vallaha gitti billaha gitti! Anam nasıl bi ayı bu! ''Ah önüne baksana seni hayvan!'' diye bağırdım. Karşımdakine baktığımda daha demin 3 tane yakışıklı dediklerimden eşek gözlü ve çok yakışıklı hatta taş olan çocuktu. Höst Derin kendine gel! Bu mendebur senin omzunu kırıyordu neredeyse! Yakışıklı olsa ne yazar be!

''Kızım önüne bakmıyorsun bir de bana mı önüne bak diyorsun çek git ayağımın altından!'' diye gürledi. Aa şuna bak ya! Salak şey!

''Gerizekalı'' diye fısıldayıp önüme döndüm. Yürümeye devam ediyordum ki biri kolumdan tutup ''Gerizekalı mı dedin sen az önce?''

''Of dediysem dedim ne yapacaksın defol git başımdan''

''Ne yapacaksın annene mi söyleyeceksin ufaklık?''

''Annem zaten arkada söylemek istesem zaten şuana kadar söylemiştim dimi seni pislik'' diyip kolumu elinden kurtardım. ''Bana bak ufaklık, gözüme görünme bir daha defol git!'' diyip çekip gitti. Gerizekalı hem bana git diyor hem de kendisi gidiyor. İşte gerizekalı olmak bunu gerektirir! Şimdiden pişman olmuştum geldiğime geleceğime! Of omzum gerçekten çok ağrıyordu!


ARKADAŞLAR YENİ HİKAYEM BUDUR. ÖBÜR HİKAYEME DE YAZMAYA DEVAM EDECEĞİİM BUNU HEYECANLA YAZDIM İNŞALLAH BEĞENİRSİNİİİZ :)))) YORUMLARINIZII EKSİK ETMEYİİİN LÜTFEEEEEENNNN :))))))))) SİZLERİ SEVİYORUM İYİ GECELER HEPİNİZE BU SAATTE YAZMAK İSTEDİM VEE YAZDIIIIIM :dDD UMARIM BEĞENİRSİNİİİZ :))))))) :dsDS İYİ OKUMALARRR :dD

YENİ KIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin