FOTOĞRAFÇI CEMİL DAYI

238 2 2
                                    


Hamdi ÜLKER- Öykü

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Hamdi ÜLKER- Öykü

FOTOĞRAFÇI CEMİL DAYI

Vakitsiz okunan seladan sonra: "İlçemiz eşrafından, Fotoğrafçı Cemil vefat etmiştir..." diye devam eden uzun bir cenaze anonsu, çarşı camiinin minarelerinden yükseliyor ve kasaba sokaklarında yankılanıyordu. Bir anda duraksıyor ve anonsu sonuna kadar dinliyorum. Bu isim bana hiç yabancı değil... Yıllar sonra doğup büyüdüğüm bu topraklara adım atabilmiştim. Bu kasaba, benim dünyamda şekillenmiş halini diğer birçok Anadolu kasabası gibi hiç kaybetmemişti. Gidenler gitmiş, hayata tırnaklarını tutturabildikleri bir yerden tutunabilenler ise doğup büyüdükleri bu topraklara sımsıkı sarılmışlardı.

Köyün o zamanki ileri gelenleri, mecbur kalmadıkça resim çektirmenin günah olduğunu söyleseler de, buldukları her fırsatta Fotoğrafçı Cemil Dayı'nın karşısına oturmaktan da geri kalmazlardı. Öyle ya fotoğraf çektirmek günahsa, o işi yapmakta günah olurdu. "Acaba Cemil Dayı çok mu günahkârdı?" diye aklımı kurcalayan birçok soru olsa da; o, maziden bugünlere, resimlerin ve kıyafetlerin ekseriyetle siyah beyaz olduğu fakat gülümseten birçok renkli anı taşımıştı. Resimler renksiz, insanların renk bilgisi ve zevkleri bugünkü gibi çok geniş değildi. Etrafta gülümsemelere engel o kadar olay varken, insanların yine de gülümsemeyi bildikleri bir zamandı. Meğer zor olanda o zamanda gülümseyebilmekmiş...

Hafiften gülümsemeli ancak dişlerimi asla göstermemeliydim. Yüzümde manalı bir tebessüm ile birlikte kararlı bir ciddiyet olmalıydı. "Fotoğrafta sırıtan insanlar ciddiyetsiz, lakayt insanlarmış" öğretmenim öyle demişti...

Cemil Dayı'nın çekeceği fotoğraf belki de yüz hatlarımı çok da gösteren bir fotoğraf olmayacaktı ama olsun yine de benim ilk resmim olacaktı. İleriki yıllarda büyük adam olursam eğer resme bakanların; " Duruşundan belliymiş!" diyebileceği bir resim olmalıydı...

Gecenin ilerleyen saatlerine kadar, Cemil Dayı'nın çarpık bacaklı, yakalanan hapishane kaçkınları gibi başına kirli bir torba geçirilmiş eski makinesinin karşısında vereceğim pozları hayal ederek yatağımın içerisinde bir oyana, bir buyana dönüp durmuştum. Arada bir yoldan geçen arabaların, odamın penceresine vuran ışıkları ile irkilsem de gecenin karanlığında kaybolup gitmiştim. Köyün, bahar yağmurları ile balçıklaşmış sokaklarından birkaç saatliğine de olsun kurtulup kasabaya gideceğimiz zamanlarda geceler uzadıkça uzar, vakit bir türlü geçmek bilmezdi. Gözlerim yarı açık ve tavana dikili, şafak vaktini beklerken yüreğime çöken heyecan ise uykularımı kaçırır, tavan arasında dolaşan sıçanların ayak tıkırtıları ve tavandan dökülen toprak hışırtıları ile sabahlara kadar yoldaş olurdum.

O zamanlar diğer akranlarım gibi benimde, arada bir, babamın peşine takılıp, Ahmet Amca'nın kamyonetinin çadırlı kasasına üst üste istiflenerek kasabaya gitmek en büyük hayalimdi. Küçücük bir kamyonetin kasasına sıkışıp, köyün tozlu yollarından; gitmek bir dert, gelmek ise ayrı bir çileydi. Giderken bakkal Beşir Amca'nın boş sebze kasaları, titredikçe şangırdayan gazyağı tenekeleri, arada bir de satılmak için kasanın bir köşesine sıkıştırılan lor torbası yol arkadaşımız olurdu. Dönerken ise domates kasaları, şeker çuvallar ve pazar çantaları arasına doluşup köyün yollarına düşerdik. Arada bir şoför Ahmet Amca sinirlenir ve bir yandan göbeğini kaşırken, diğer yandan da kamyonetin kasasındaki yolcuları uslu durmaları, sebze ve meyvelere zarar vermemeleri konusunda ağzından tükürükler saçarak uyarırdı. Aslında; domateslerin ezildiği, üzümlerin, armutların çalındığı falan değil, onun alacağı yol ücretinden başka da derdi olmadığını herkes çok iyi biliyordu. Karşı koyup canını sıkanları arabadan indirdiği de olurdu. İşte bu yüzden olsa gerek bağırıp çağırsa da kimse ona itiraz edemez, herkes susardı. Zira karsız, buzsuz zamanlarda köye işleyen tek vesait onundu. Kar yağdığı zamanlar ise atlı kızaklar devreye girerdi ve Şoför Ahmet'in havası az da olsun inerdi.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 12, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

FOTOĞRAFÇI CEMİL DAYIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin