Ben çok talihsiz bir çocuktum. Beni kimse sevmiyordu. Ailem bile. Canımdan çok sevdiğim ailem bile. Kardeşlerim yatıyordu. Bense hem ev işi yapıyor hemde evi geçindiriyordum. Annem babam sağdı. Sorunları da yoktu.
Öğretmenim de sevmezdi beni. Başkan seçimlerine giremezdim ve oy kullanamazdım. Öğretmenime hep sordum bunun sebebini. Öğretmenim"Hemen otur yerine,bir daha böyle bir şey duymayacağım!"derdi.
Arkadaşlarım da sevmezdi beni. Oyunlara katmazlardı. Ben hep susardım. Konuşmazdım. Benimle hep alay edilirdi.
İyice büyüdüm. Hâlâ sevilmiyordum. Artık bıkmıştım. Evi terkedecektim. Ertesi gün yanıma mont,bot ve şemsiyemi alarak çıktım. Hemen yurt dışı trenine bindim. Nereye gideceğimi bilmiyordum. Nerede kalacaktım? En ufak bir fikrim yoktu. Geçmişe bakmayacaktım.
Trenden iner inmez bir kız gördüm. Kız dediğime bakmayın benim gibi yetişkin bir kızdı. Yükü çok olduğu için yardım etmeye karar verdim. Benim elimde sadece şemsiyem vardı. Hemen ona yaklaşıp:
-Merhaba size yardım edebilir miyim?
Yetişkin kız:
-Evet, lütfen yardım edin bana.
Ona yardım ettim. Bana buraya yeni geldiğini,kalacak bir yer atadığını söyledi. Ona beraber kalabileceğimizi söyledim. Kabul etti. Ev aradık ve bulduk. Hemen yerleştik. Ertesi gün iş arayacaktık.Ertesi gün çarşıya gittik. Ben o arada yetişkin kıza tanışmadığığımızı söyledim. Tanıştık.
İkimizde iş bulduk. Ev masraflarını sırayla ödüyordük.
Mutluydum. Beni seven biri çıkmıştı. Beni hor görmemişti. Birbirimize"kanka"gibi sözler söylüyordük. Bazen bu"aga"da oluyor. 20 yıl ağlamıştım. Şimdi onun acısını çıkaracağım. Geçmişe bakmayacağım.
Ertesi gün işe gitmeye hazırlanırken yanıma Maria geldi. Yetişkin kızın adı bu.
Rujunu sürüyordu. Sürdükten sonra bana verdi. Şaşkın şaşkın baktım. Hayatımda hiç ruj sürmemiştim. Maria:
-Hadi sende sür. Merak etme ben tiksinmem. Aynı kaptan yemek yiyoruz. Buna mı tiksineceğim?
Ruju sürdükten sonra ona verdim.Hemen dışarı çıktım. İşe geç kalıyordum. Bir taksiye bindim. İnerken çok pişman oldum taksiye bindiğime. Param kalmamıştı. Hemen ustanın yanına gittim. Ustama:
-Ustam zaman ne hızlı geçiyor değil mi? Daha az önce saat 45 dk önceydi.
Ustam:
-Ya ya öyle. Yanlız hemen başla işe.
Takı yapacaktım. Hemen elime lastik aldım. Bir de lacivert bir boncuk. Sırayla dizdim. Çok iyi gidiyordum. Çünkü geçmişimde annem bana takı almazdı. Kendi takılarımı yapardım.İş bitince saat 18:50 geçiyordu. Bu sefer otobüse bindim. Sadece 5 dolar harcadım. Eve varınca elimi yıkayıp yemek yaptım. Saat 19:00 da yemeği yemeye başladık. Yemek bitince televizyon izledik. Sonrada yattık.
Ertesi gün iş için çıkarken ailemi ve beni sevmeyenleri gördüm. Beni nasıl bulduklarını bilmiyordum. Annem hemen beni bayılttı ve gözümü bağladı. Uyandığımda bir depodaydım. Annem:
-Sen nasıl kaçarsın?
Elinde bir sopa vardı. Hemen karnıma sopa ile vurdu ve çekti gitti. Beni orada bıraktı. 1 damlacık su bile vermiyorlardı. 1 gün sonra depoda yürüyordum. Annem avucum kadar taşlar getirip yere koymuş. Bende taşa takıldım. Yerdede cam kırıkları vardı kafamıda cam kırıklarına vurdum ve oracıkta öldüm.Merhaba bu benim ilk kitabım. Gerçekten çok korkuyorum. Neden bilmiyorum. Çok heyecanlıyım. Ve şunu söyleyeyim ben daha çocuğum. Pek bir bilgim yok wattpad hakkında. Aslında daha uzun yapacaktım ama kollarım yoruldu. Nasıl bölüm bölüm yapılır onu da bilmiyorum. Kitabımın okunacağından bile kuşkuluyum. Bir kitap yazmak ve onu yayınlamak çok garip bir his. Umarım beğenirsiniz
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Talihsizliğim
Short StoryBen çok talihsiz bir çocuktum. Beni kimse sevmiyordu. Ailem bile. Canımdan çok sevdiğim ailem bile. Kardeşlerim yatıyordu. Bense hem ev işi yapıyor hemde evi geçindiriyordum. Annem babam sağdı. Sorunları da yoktu. Öğretmenim de sevmezdi beni. Başka...