"Ya tamam anne valla açmayacağım kapıyı. Hadi gidin siz." Dedikten sonra annemin yanağına öpücük kondurdum ve el sallayıp içeri girdim. Mutfaktan cips paketimi alıp içeri geçtim ve film açtım. Çok geçmeden kapı çaldı ve bıkkın bir halde yürümeye başladım. Kesin annem ve babamdı, beni bırakmaya niyetleri yok. Kapıyı açtığımda karşımda 2 siyah maskeli ve takım elbiseli adamlar duruyordu. Çığlık atmama kalmadan, ağzıma bayılmama neden olan bişey tuttular. Gerisi zifiri karanlık.
_________
"Lan uyanın!" sesini duyduktan sonra biri bacağımdan itmeye başladı. Başımın ağrısındanmı bilmem ama gücüm yoktu. Kendimi kullanılıp çöpe atılmış bir prezervatif gibi hissediyorum. "Pışt olum uyansanıza!". Ah yine aynı ses. Gözlerimi zorlukla açtım ve etrafıma baktım. Deminden beri öten kişi yerde yatanları uyandırmaya çalışıyordu. Duvarların hepsi siyahtı ve siyah kanepe ile bir televizyon vardı. "Neredeyiz biz ya!" Diye bağırıp yorgun olmama rağmen ayağa kalktım. Bende diğerlerini uyandırmaya koyuldum. Çok geçmeden uyandıklarında hepsi benim gibi 'Neredeyiz' ve 'siz kimsiniz' diye tepkiler vermeye başladı. Her yer siyah olduğu için siyah kapıyı görememiştim az önce. Bu odayı yapan adamın derdi neydi ki herşeyi siyah yapmış. Kafamdaki düşünceleri atıp kapıya doğru yürüdüm ve açmaya çalıştım. Tahmin ettiğim gibi kitliydi. Arkadan bir erkek gelip ittirmeye başladığında onu izledim ve başımı salladım. Açılmayacığını bildiğim için kanepeye gidip oturdum.
"Galiba şuan yapabileceğimiz tek şey kendimizi tanıtmak." Dediğimde herkes bir anda bana döndü. Gülümsedikten sonra aralarından az önce kapıyı açmaya çalışan siyah saçlı, uzun boylu ve tişörtünden anlaşılacağı üzere kaslı bir çocuk "Niye gülümsüyorsun lan sen! Geberip gideceğiz burda!" Diye bağırdı. "Tamam. Tanışalım sonra ölürüz." Diye karşılık verdiğimde kaşlarını çatıp karşımdaki tek kişilik koltuğa oturdu. Digerleride geldiğinde ilk adımı ben attım.
"Bade ben. 2 ay sonra lise 2'ye geçeceğim. Yani 16 yaşındayım ve buraya niye geldiğimi bilmiyorum."Sağ tarafımda oturan sarışın ve kahverengi gözlü kız ayağa kalkıp "Bende Beril. Bade ile aynı yaştayım. Ama ben buraya niye geldiğimi biliyorum galiba. Dün gece odamdaki sineği kovdum, oda benden intikamını alıyor şuan. Sizdemi sinek kovdunuz?" Diye sorup tek tek hepimize baktı. Karşımdaki sert çocuk "Malmısın kızım sen!" Diye bağırdı. "Mal değil, saf o, sert çocuk." Diye karşılık verdiğimde sinirle bana baktı ve doğrulup dirseklerini dizlerine koydu. "Sert çocuğu sevdim, ama Ilyas demen senin için daha iyi olur" dediğinde gözlerinin içine bakmaya devam ettim. Bu kendini ne sanıyor ya. Odun.
Sol tarafımda oturan kahverengi saçlı ve kahverengi gözlü çocuk ellerini birbirine çırpıp ilgimizi ona vermemizi sağladı. "Tarık ben ve 17 yaşındayım. Ama bana kısaca Tarkan diyebilirsiniz. Tarkan kadar yakışıklı, karizmatik ve ateşliyim çünkü." Dediğinde ben dahil bazılarımız gülmeye başladı. Sevdim bu çocuğu. Gülmeyi kesip Tarık'ın yanında oturan kıza baktık. Oda hepimize 'hayırdır gardaş, sorunmu var' bakışını attıktan sonra uzun siyah ve aralarında koyu mavi detayları olan saçlarını yüzünden çekti. "Hale." Dediğinde hepimiz devam etmesini bekledik ama o bize birşey anlatmamakta kararlı gözüküyordu. Hepimiz umudumuzu kestikten sonra diğer koltuğa baktık. Sarışın ve yeşil gözlü çocuk "Aras bende. 17 yaşındayım ve çok zenginim. Hayatımda bir kere korumasız dışarı çıkayım dedim başıma neler geldi am*na koyayım ya!" Dediğinde hafif gülümsedim. Yanındaki benle aynı renkte, yani kahverengi kıvırcık saçlı kız ona bakıp "Zenginler küfür edermiydi ya, şaşırdım. Bu arada Nihan ben ve 16 yaşındayım." Dedi. Aslında bende şaşırmıştım küfür etmesine. Zenginler bilmez, küfür fakir geleğinidir sanıyordum. Ama değilmiş.
Bir anda duvara asılmış televizyon açıldığında hepimiz şok olduk. Beril "sinekler geliyor" diye bağırırken, Hale ağzını kapattı. Hepimiz ayağa kalkıp televizyonun karşısına geçtik. Ekranda siyah kapusonlu, siyah deri sandalyede ayak ayak üstüne atmış ve sigara içen biri vardı. Bize el salladığında Tarık geri salladı. İlyas arkadan başına vurup "napıyon olum" dedi. Tarık cevap vermeye hazırlanırken 'şştt' sesi duyduk. O ekrandaki adam söylemişti herhalde. "Kavga etmeyi kesin ve beni dinleyin. Hepiniz buraya özel sebeplerden dolayı geldiniz. Ama siz bunu 2 ay sonra öğreneceksiniz, eğer ölmezseniz. Bugünden itibaren 2 ay burda kalacaksınız ve ölmemek için elinizden geleni yapacaksınız. Görevlerinizi size sonra anlatacağım. İyi şanslar çocuklar. Umarım yaşamayı başarısınınz." Diyip öpücük yolladı ve ekran birden kapandı.
Hepimiz şokla birbirimize bakarken kapı açıldı ve içeri silahlı bir adam girdi. "Göreviniz bu. Birde kapıyı açık bırakıyorum. Heryeri gezebilirsiniz." Dedikten sonra elindeki zarfı yere attı ve silahı bize tutarak gitti. İlyas hemen koşup yerdeki zarfı aldı ve açtı. Yazanları yüksek sesle okumaya başladığında hepimiz pür dikkat onu dinledik.
3 gün boyunca, bir saniye bile gözünüzü kirpmayacaksınız. Eğer öyle birşey görürsem, hiç acımadan o kişinin gözlerini oyup tekrar yanınıza getirim. Yan odada bir bardak kahve var. Ne yapacağınızı kendiniz seçin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yasak Uyku
Mystery / ThrillerSurvivor düşün, ama biz ölmemek için yarışıyoruz. Bari bi Turabim olaydı yanımda.