Bölüm -2 : Okyanus ve Yakamoz

2.9K 248 93
                                    

''Geç kaldım değil mi?''

''Vazgeçip gidecektim Bayım.''

''Kyungsoo sana adımı söylemiştim sanırım değil mi?''diye Jongin'nin omzuna dokunmasıyla Kyungsoo utanarak başını öne eğmişti.Uzun zamandan sonra gördüğü bu adam ona,tuhaf hissettiriyordu.

''Ee,nereye gitmek istersin Jongin?''derken arabaya binmişlerdi.Hava kararmıştı ve Jongin uzun zamandır içmediği için önce bir bara gitmek istemişti.

Kyungsoo anlar bir ifadeyle başını sallayıp Jongin'nin bildiği yolu tarif ederken, esmer olan onun sevimliliğine daha çok hayran oluyordu.

Telefonun çalmasıyla Kyungsoo konuşmasına ara verip ekranda gördüğü isme kocaman gülümseyerek baktıktan sonra "Bitanem "diyerek açtı. Jongin bitanem kelimesini duyar duymaz yüzü düşmüştü.Yani kendisinin sevgilisi yok diye etrafındakilerin de olmayacak diye bir kural yoktu.Ama yinede bozulmuştu.

''Sende gel istersen, bir arkadaşımla her zaman gittiğimiz bara gidiyoruz. "

''Peki bitanem ,yarın görüşürüz."diyerek telefonu kapatıp yan tarafa dönüp adamın asılmış suratını görünce kendi yüzü de asılmıştı.

"Bir sorun mu var Jongin?"diye merakla sorduğunda Jongin gözlerini yoldan ayırmayarak "Yok,sevgilin miydi? " diye sordu.

''Evet üç yıldır çıkıyoruz He Mi'yle,tatlı sevecen bir kız "diye konuşurken bile gözlerinin parladığı gören Jongin arabayı dahada hızlı sürmeye başlamıştı.İçindeki anlamsız duygu onu boğacak gibiydi.

--------

Bara geldiklerinden beri Jongin konuşmayıp sadece önündeki bardakları fondipliyordu ve Kyungsoo'ya da içirmeye çalışıyordu.Soo yüzünü buruştursa da ona eşlik ediyordu.

Soo,sevgilini çok mu seviyorsun?diye birden ayağa kalkarak bağırdığında kimsenin onu taktığı yoktu buna Kyungsoo da dahildi,küçük olan boş içki şişesini dolu bardağa boşaltmaya çalışıyordu.

Jongin onunla ilgilenmeyen çocuğa eğilerek onu çenesinden tutup kendi yüzüne yaklaştırdıktan sonra tekrar "Seni istiyorum "diyerek bileğinden sıkıca kavrayarak bardan çıkardı.Sarhoşken araba kullanmak onda alışık olduğu bir durumdu ve hedefi belliydi.Okyanus.

Arabayı okyanusa karşı park ettikten sonra yanında cama nefesini üfleyip garip şekiller çizen çocuğa baktı.

Bu kadar masum olması hormaolarını azdırıyordu ve o hormonlarına sahip çıkan biri değildi . Arabadan inerek Kyungsoonun olduğu kapıyı açtığında küçüğün cama yapışık kolu yüzüne çarpmıştı ve bu ikisininde yüksek kahkahalar atmasına sebep olmuştu.Küçüğü hızla belinden tutarak arabadan çıkardıktan sonra kucağına alıp ayaklarını beline sardı.

Şimdi kumsalda yakamoz ışığının yüzlerine vurmasıyla ikisi de hayranlıkla birbirinin yüzünü keşfediyordu.

Kyungsoo sadece gözlerine bakan adamla kızarmaya başlamış başını öne eğmişti ki Jongin kulağına yaklaşıp "Gözlerini benden gizleme'' diye sıcak nefesini üfleyerek söylediğinde küçüğün tüm bedeni titremişti.

O böyle şeylere alışık değildi o bugüne kadar doğru dürüst içki bile içmemiş üç yıllık sevgilisiyle bile bu kadar yakınlaşmamıştı.Ama bugün kendinden beklenmeyecek hareketler yapma günüydü onun için yoksa şimdi kalın soluk kırmızı dudaklara dudaklarını değdirmesinin başka bir açıklaması olamazdı.

Jongin onunla,karşılaştığından beri beynin işgal eden kalp dudakları hemen kabul ederek kalın dudakları arasına alıp hareket etmeye başlamasıyla Kyungsoo kollarını esmer boynuna dolayarak kendini ona biraz daha bastırdı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Jongin onunla,karşılaştığından beri beynin işgal eden kalp dudakları hemen kabul ederek kalın dudakları arasına alıp hareket etmeye başlamasıyla Kyungsoo kollarını esmer boynuna dolayarak kendini ona biraz daha bastırdı. Zaten tahrik olan esmer bedenden yüksek bir inleme kazanmıştı bile. Kyungsoo duyduğu sesle geri çekilip,kahkaha atmaya,başlayınca Jongin de duyduğu kahkaha ve kalp şeklindeki dudaklara bakarak ona eşlik ederken buldu kendini.

Kyungsoo gülmeyi bırakıp kendini uzun olanın kucağından aceleyle indirince Jonginin kaşları çatmıştı ama küçüğün parmağını uzattığı yöne bakınca yüz kasları hemen gevşemişti.

"Woah okyanusa gelmişiz, Jongin~"diye kahkaha atıp okyanusa koşarken Jongin de arkasından koşmaya başlamış suyun soğuk olduğuyla,ilgili birşeyler geveliyordu ama Kyungsoo'nun bunların hiç birini duyduğu yoktu.

Ayakları suya girdiğinde hızla küçük bir çocuk gibi geri geri kaçmış Jongin'nin kollarına sarılmıştı ve uzun olanı da kendisiyle suya sürüklemişti.

Ellerini buz,gibi sudan geçirip karşısındaki beden atarken hala kahkahalarla gülüyordu.Do Kyungsoo bugün hiç olmadığı kadar gülüyordu.

Güneş doğmaya yakın,gökyüzündeki siyah bulutlar yerini maviye bırakırken ikisi de yorgunlukla kendilerini ıssız kumsala atmış kollarını ve bacaklarını açmışlardı.

Güneş doğmaya yakın,gökyüzündeki siyah bulutlar yerini maviye bırakırken ikisi de yorgunlukla kendilerini ıssız kumsala atmış kollarını ve bacaklarını açmışlardı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Jongin ''Tanrım Soo ıpıslak olduk?'' diye söylendikten sonra kolundan güç alarak yan tarafındaki bedenin üzerine eğildi. Kyungsoo'nun yüzüne yapışan ıslak saçları geri ittikten sonra pürüzsüz alna öpücük kondurup geri çekildiğinde gözlerini huzurla kapatmış olan çocuktan cesaret alarak burnuna küçük bir öpücük kondurup kırmızı dudaklara eğildi.

Güneşin ilk ışıkları ıslanmış bedenlerini kuruturken onlar kendilerini şehvetin kollarına atmış şikayet etmeksizin birbirlerini sömürüyorlardı.Kyungsoo ne yaptığının farkında değildi ama Jongin ayılmış olmasına rağmen kendini durdurmayarak küçük bedeni üzerine alarak öpüşmelerine devam etti.İkisi de hiç bir yapmadan sadece sürtünmelerle boşalmıştı ve bu ikisi içinde ilkti.

Küçüğün ilahi sesi yerini dalgaların sesine bıraktığında. Jongin gözlerini açarak dudakları hala dudaklarında olan bedenin uyuduğunu görünce gülümseyerek onu uyandırmamaya dikkat edip yana kaydırarak kolları arasına alıp tekrar alnına bir öpücük kondurduktan sonra gözlerini huzurla kapatmıştı.

--------

''Jongin uyan,seni piç uyan diyorum!''

Jongin kabusu olan sesle bir gözünü açarak tepesine dikilen menajeriyle inleyerek hala kolları arasında olan bedene dönüp sarıldı.

"TANRIM Jongin ne yapıyorsun burada, kalk Seuol'le dönüyoruz hemen,başkan sinirden kuduruyor resmen.''

''Tamam hyung zaten bu gün dönecektim.'' diye kısık sesle konuşurken menajerinin onu çekiştirmesiyle dikkatli bir şekilde kolları arasındaki bedeni kumsalın hala serin olan kumlarına bıraktı.

Küçüğe bakarak ''Bari onun uyanmasını bekleseydin hyung ha, hadi bir saat daha bekleyelim ?''

''Jongin kafayı mı yedin,biri sizi bu halde görürse neler olur biliyor musun?

''Ama hyung~' 'diye dudak büzdüğünde menajeri arabaya,doğru gidiyordu.

''Hadi Ama hyunggg~''

''JONGİN derhal arabaya ve dudak büzmeyi bırak buna kanmıyorum artık ''deyip arabanın sürücü koltuğuna geçtiğinde Jongin kumların üzerine dudakları sarkık bir şekilde,çöktü.

Arkasında güneşin dahada aydınlattığı yüze doğru biraz emekleyerek dudaklarına basit bir öpücük kondurduktan sonra çalan kornayla sinirle oflayarak ayaklarını sürte sürte arabaya bindi.Araba tam hareket edecekken.

''HYUNG DUR !'' diye bağırmasıyla orta yaşlı adam kalbini tutarak yerinden sıçramıştı.

'Tanrım ne oldu,kalpten mi götüreceksin beni velet"diye söylenirken Jongin arka koltukta olan trençkotunu kapıp hızla araban inip uykusunda mırıldanan bedenin üzerine örtüp tekrar öptükten sonra koşarak arabaya bindi...

ONE AND ONLY(Kaisoo)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin