Sabah sabah çalan alarmla uyandım. Aslında hiç uyanmak istemiyordum çünkü bugün yeni bir okul bakacağım. Ailemle beraber Antalyada yaşıyorduk ta ki babamın ortağı Kemal Amca işlerini bırakıp yazlığa yerleşmeyi düşünene dek. Babam Kemal amcanında hisselerini alıp şirketin başına kendi başına geçti.Ancak istanbuldaki şirket daha büyük ve işlerin burdan halledilmesi gerektiği için istanbula taşındık.
Evimiz bayağı büyük, gösterişli güzel bir ev.Kıyafet yerleştirmek gibi bir sorunum yok çünkü babam biz taşınmadan evi hazırlatmış tabi ki benim odama dokunmamışlar. Geçici olarak odama eşyalar yerleştirmişler çünkü eşyalarımı ve odamı kendi zevkime göre hazırlayacağım. Aslında bu okul işini yarına erteleyip bugün odamlamı ilgilensem. Babamdan izin alıp odamla ilgileneceğim ama pek izin vereceğini düşünmüyorum çünkü babam okula çok önem verir. Yinede şansımı deneyeceğim. Annemin Buse diye seslenmesiyle hala yatakta yattığımın farkına varıp salona geçtim.
"Günaydın kızım" Bu hallerine gülmemek elde değildi. İkiside aynı anda günaydın deyip yavru köpek bakışları atıyorlardı. Çünkü taşınmamızdan itibaren onlara trip atıyordum. Annem ve babamı öpmeden hemen masaya oturup günaydın dedim. Babamda bunun üzerine bunada şükür dedi. İki gündür konuşmayı geçtim y üzlerine bakmıyordum. Biraz abartmış olabileceğimi düşünüp babama okula değilde odama eşya bakmaya gitmek istediğimi söyledim ve kabul etti. Normal bir zamanda olsa hayatta yapmazdı ama babamda anladı halimi demekki. Daha önce hiç taşınmadım. Arkadaşdan, evinden, şehrinden ayrılmak nasıl bir şey bilmiyorum. Evin içerisinden daha çıkmadığım için sadece arkadaş özlemim var tabi ama dışarı çıkınca sokakları bile özlerim.
Kahvaltının ardından babama okul işini kendinin halletmesini istedim ve kabul etti. Birazcıkta para aldım. Dışarı çıkıp alışveriş yapıcağım ardından odama küçük eşyalar alacağım diye planladım ve üstümü değiştirmek için odama ilerledim. Dalabımın kapılrını açtım ve ne giyebilirim diye baktım. Hava biraz serindi altıma kot şortumu üstüme beyaz örgülü kazağımı ve kamuflaj yeleğimi giyindim. Son olarakta spor ayakkabılarımı giyinip rimel ve parlatıcı sürdüm. Annemi ve babamı öpüp dışarı çıktım. Affetmiştim onları. Ehliyetim olmamasına rağmen arabam vardı. Ailem kullammama pek izin vermiyorlar gerçi. Ama motoruma izin veriyorlar ehliyetim var sonuçta. Ailemi kızdırmamak adına motoru tercih ettim. Of ya arbaya izin verseydiler keşke ben şimdi aldıklarımı nereye koyacağım diye düşünmeden edemedim. Neyse bunu orada düşünürüm deyip Ufak sırt çantamı motorun bagajına koydum ve motoruma bindim. Motora binmeyi çok seviyorum saçlarımın rüzgarda uçuşunu, rüzgarın yüzüme çarpmasını, hız yapabilmeyi her şeyini seviyorum ve de benim motorum farklı belki başka motor olsa bu kadar sevmem ama manevi değeri çok yüksek.
İstanbulu pek bilmediğimden etrafa bakarak sürüyordum. Aslında alışveriş merkezlerinde alışveriş yapmayı severim ama odam için ufak tefek eşyaları küçük el tezgahlarından almak daha cazip geliyor. Bu yüzden önce alışveriş merkezine gidip birkaç bir şey alıp kendimi hiç bilmediğim sokaklara atacağım. Düşündükçe heyecanlanıyordum çünkü bunun hep yapardım bilmediğim bir yere gittiğimde önce kendimi ara sokaklara atar daha sonra yolu bulmaya çalışırdım. Hata iki sefer yolumu zamanında bulamayınca ailem polise bile haber vermişti. Bunları düşünürken kocaman bir alışverış merkez gördüm ve motorumu park edip içeri girdim. Nasıl bir şey aradığımı bilmiyordum ama galatasaraylı bir şey kesinlikle alcağım fanatik galatasaraylıyım hatta eski evimizdeki odamın penceresini kenarlarına kadar sarı kırmızıydı. Bazı arkadaşlarım çok abarttığımı söyleselerdide ben odama aşıktım. Şimdiden özledim ya odamı ama sorun yok şimdiki odam daha güzel olacak.
Bir saattir mağazada geziniyordum ama istediğim gibi bir şey bulamadım diye de sinirliydim. Sadece bir kaç parça kıyafet alabilmistim. Odam içinse sadece saat bulabilmiştim. Saatim cidden güzeldi. Burada bir şey bulamayınca küçük mekanlara gitmeye karar verip alışveriş merkezinden çıktım.