1- Ben Sende Tutuklu Kaldım

38 4 6
                                    

 

Doğal bir felaketti bu. Gözlerine ilk baktığım an yüreğimde bir deprem olmuş ve kalbimi çatlatmıştı. Beynim ise zihnimde oluşan çınlamayla büyük bir çığ kütlesine maruz kalmıştı. Bense sana maruz kalmak istedim. Sende kalmak, sana hapsolmak istedim.

  İstekler her zaman gerçekleşmez gerçeği diye bir şey var ki emin ol bu hayatta en çok ondan çektim. Bir de bu saf kalbimden. Keşke sen de benim kalbimden çekip kendi kalbinle sarmalasaydın. Sımsıkı sarılır ve bırakmazdım. Bırakamazdım o zaman. Bu ay ışığının aydınlattığı bedenim, gözlerimi parlatan siluetin olmasaydı, ve seni seven kalbim, işte o zaman ben, ben olmazdım.

Esrarlı bir gecede senin hayalinle gözlerimi yumdum. Yumdum ki yüzümdeki burukluğum uykuya dalsın. Ama olmadı. Öyle ya her şey umduğumuz gibi olmuyor. Senin gülüşlerini duydum zemin kattaki evimin penceresinden. Perdenin arkasına gizledim. Oysaki karanlıktı. Beni göremezdin. Hoş, beni tam gözlerimin içine bakarken bile göremiyorsun. Kapalı gözlerim eşliğinde senin sesinin tınısında huzurla uzanırken camdan gelen tıklama sesi ile irkildim.

Bekle, Jongin. Bekle.

Elbette üç saniye geçmeden hızla camı açtım. Kyungsoo'ya, kalbimin sahibi olan sevdiğime bakarken nasıl uyku mahmuru taklidi yapabildiğimi bilmiyorum. Bunda başarılı olmayı dilemekten başka bir şey elimden gelmiyor zira.

"Günaydın."

Nasıl da derinden geliyordu sesi. Boğazının derinliklerinden zihnimin derinlerine akardı. Bazen kalbimin sesi bastırırdı zihnimdeki sesini. İşte şimdi de öyle bir zaman dilimindeydik.

"Günaydın, hyung."

Olabildiğince sakindim. Yani ne zaman yanında olsam içimde bulunan tedirginlik ve uzun kollu tişörtümün uçlarını kıvıran parmaklarımla birlikte yeterince sakindim kendi çapımda.

"Düşündüm ki bu gece..." Gecenin koyuluğu ile birleşmiş gözlerini gözlerime çevirdi. O an zamanın gerçek anlamda yavaşladığını hissettim. "Bu gece birlikte oyun oynayabiliriz." Dudağımın bir ucuyla gülümsedim. Ne zaman canını biri fazlasıyla sıkmış olsa, ne zaman bir şeylerden kaçmak istese ya da en basitinden canı ne zaman isterse bana gelir oyun konsolunu eline alırdı. Fakat en fazla üç kere oynayabilirdik. Çünkü en sonunda esner ve yaslandığı yatağımdan yastığıma uzanır, en sonunda da başını, başımı yaslandığım yere yaslayıp uyuyakalırdı. İşte o zaman bu anların kıymetini bilirdim. Bilir, yanına uzanırdım. Kış olsa da fark etmezdi. Onunla uyur üşüdüğünde sımsıkı sarılırdım. Sabah olup da neden gece uyandırmadığımı sorarsa da yerde yatmanın sırt ağrılarına iyi geldiğini ve onun sırtının çok ağrıdığını söylerdim. O da güler ve tombul yanaklarını sallaya sallaya başını sağa sola hareket ettirirdi. Oysa onu yatağıma kaldırmama sebebim yanında yatmak için ona sunabileceğim mantıklı bir bahanemin olmamasıydı. Bir de yerde uyuyakalmak, onun homurtularıyla uyumak, kısacası içinde onun olduğu her şey benim için çok keyifliydi.

Kyungsoo... Canının sıkılmasından faydalandığım için beni affedebilir misin?

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 15, 2018 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

A Natural Disaster Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin