SEN BENİMSİN

190K 2.9K 163
                                    

Giriş

Önce sıcaklığı hissetmişti bedenim, hemen ardından dumanın o mide bulantıcı kokusu. Uykuyla uyanıklık arasında bir yerlerde babamın çığlıkları ve anamın feryatlarını duydum. Biri sürekli kapıma vuruyor beni uyandırmak için elinden geleni yapıyordu.

"Kader!" diye feryat etti babam. İşte tam o anda uyandı Etrafımı sarmış olan dumanlar yüzünden görüş alanım oldukça kısıtlıydı ve nefes alamayacak haldeydim. Saat kaçtı? Bu dumanlar nereden geliyordu? Kapıya doğru koştum ve kilidi hızlıca çevirdim. Beni bekleyen babama korkuyla baktım.

"Çabuk! Çabuk ananı takip et"

Binanın iç kısmına kadar nasıl koştuğumu hatırlamıyordu. Üzerimde uzun bir gecelik vardı. Yaz gününde bile o an üşümüştüm. Alevler binanın iç kısmına daha ulaşmadığı için şanslı bile sayılırdık. Külleri gördü gözüm kocaman bina yanıyordu. Evimiz bir kağıt parçası gibi yanıyordu. Anam ağlıyordu, babam ise çökmüştü. Ben ise ilk kez o gücü hissettim, bana savurduğu cümleyi harfiyen uygulamıştı, yakmıştı evimizi, yuvamızı, ocağımızı. O alevler beni de yakıyordu. İliklerime kadar pişmanlığı hissettim. Beni affetmesi için, ona yalvarmalıydım. Gurur yapmıştım, sadece ona inanmamıştım.

İnsan hiç öz amcasının evini, kızına aşık olduğu için yakar mı? Ayaz yapmıştı. Ayaz, benim öz amcamın oğlu. Babamdan ve annemden bir şey istiyordu ve bu uğurda canımıza kast etmişti.

Benim adımı Kader koymuşlar, kaderim iyi olsun diye, o halde neden benim adımı koyarken ki niyetle kaderim bir değildi? Ayaz da biliyordu bunun günah olduğunu ama cehenneme gitmeye çoktan hazırdı ama ben daha hazır değildim.

"Kader" diye bağırdı anam ona baktım bana şişmiş gözlerle bakıyordu. Ağlamaktan gözkapaklarımı zorlukla kapattım

"Az önce Ayaz'ı aradık, buraya geliyor"

Şimdiye kadar hiç titrememiştim ama şuanda titriyordum. Sanki o yapmamıştı bunu, evimizi o yakmamış mıydı yada yaktırmamış mıydı? Bizi Konakta kalmaya zorladılar. Şimdi ne olacaktı, okulum!

"Ana" diye seslendim, son kalan nefesimle.

"Olmaz!" Annem çok ciddiydi.

"Ana,ne olur dinle" diye yalvardım son bir çare. Canım acıyordu, bu zamana kadar verdiğim bütün savaşlardan mağlup olmuştum. Annem bir hışımla bağırdı bana doğru.

"Ne yapalım ha? Sokakta mı kalalım? Millete rezil mi olalım? Ayaz'ın yaptığına bak. Bize yaptığı zulümlere bak! Onun gözleri boyanmış, gözü hiçbir şeyi görmüyor artık"

"Okul?" dedim ağlayarak. Okul ne olacaktı? Onu nasıl bırakmamı isterlerdi benden?

"Unut okulu!" diye geveledi babam. Onca olaydan sonra kendine anca gelebilmişti. Ağlamama hıçkırıklarda eklenmişti.

"Hayır" diyebildim uzun bir sessizliğin ardından.

"Okuyacağım ben! Bu sene son, baba bunu bana yapmayın ne olursunuz. Söz lafınızı dinlerim, söz"

Annem bana bakamadı, gözlerini yere doğru kenetlemişti.

"Ayaz gelecek, konağa gideceğiz zaten yeterince okudun"

Şimdi anlamıştım her şeyin bittiğini, benim için artık kader yazılmıştı. Ben okuyamayacaktım, Ayaz'ın dediği gibi ben buna mecburdum.

Bilir misiniz? Aşk her dilde çok farklıdır. Ama bu topraklarda bambaşkadır. Mardin'in uçsuz bucaksız toprakların da Ayaz'ın aşkı, sevdası dillere destandı. Ayaz Beyzade, aşiretini bile Kaderi için heba edebilirdi. O Mardin'in soylu ailelerinden gelen en büyük aşirete sahipti.

O Ayaz Ağaydı ama sahip olamadığı tek şey, kalbini çalan küçük kızdı. Çok yakında ona da sahip olacaktı. Bundan çok emindi.

Mardin'in 3 kapısı vardı. Birinci kapı Mardin'e girmek için,ikincisi Mardin'den çıkmak için. Üçüncü kapısı ise Beyzade Konağına girmek için.Ama bu konağın çıkışı yoktur.

SEN BENİMSİN (RAFLARDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin