1531 İSTANBUL
Hürrem aylar Hürrem yıllar zaman çok çabuk geçti günler ayları aylar yılları kovaladı. Ilk önce Mehmed'i aldım kucağıma daha sonra Mihrimah'ı iki ay önce de Selim'i köle olarak geldiğim bu saraya sultan oldum.Sultan Süleyman aylar önce Macar Seferine. Aylardır içimi kaplayan hasret bütün iliklerimi yaktı kül etti. Gülden Hatun'dan kalem ve kağıt istedim ve başladım yazmaya...
"Canımın Parçası Sultanım,
Sana kavuşabilmek için sabahlara kadar dua etmekteyim. İçimi yakan dudaklarına bir daha dokunabilir miyim diye avazım çıktığı kadar Allah'a yalvarmaktayım. Biliyorum şu an Allah adına seferdesin. Zafer kazanmak ve cihadı yüceltmek için yollardasın. Muvaffak olmanı dilerim. Fakat sana kavuşmak en büyük dileğimdir. Sen gamlı kederli yüreğimin tek ilacısın. Gönlüm ancak senin yanında huzur bulabilir. Bu kölen sinesinden fışkıran özlem dolu yüz binlerce yanık yakarışı sana arz eder. Bu çaresiz kulun sana karşı en ufak bir kusur işlemişse kıyamet günü Allah bunun hesabını sorsun. Benim yüzümden en ufak bir üzüntüye düştüyseniz rahatım zahmete varlığım yokluğa ve sağlığım hastalığa çevirilsin. Eğer böyle bir şey yapmışsam kahrımdan perişan olup inim inim inlemek bana revadır.
Tek dileğim size tekrar kavuşmaktır. Size kavuşmuş olmaya ömrüm canım her şeyim feda olsun. Yeter ki sizi yeniden görmek müyesser ola. Allah'tan dileğim sizi benden hiç ayırmamasıdır. Sizin ömrünüze benim ömrümü de katsın ki Hak emrinin bizi ayırdığına şahit olmayayım. Yusuf yüzlü sultanım benim yüzümden asla keder çekmesin. Çektiğim ayrılık acısını anlamak isteyen varsa Yusuf Peygamber kıssasını okusun. O zaman bana hak verirler. Mübarek yüzünüzü tekrar görmek arzusuyla çektiğim ıztırabı bu kalemler ifade etmeye kafi gelmiyor. Şu an derdimi tam olarak anlatmaya hiçbir şey muktedir değil. Çektiğim acıları ancak sizden gelecek bir haber ağzınızdan çıkacak bir küçük söz dindirebilir. İşte ancak o zaman Allah'a sonsuz şükürler sunarım. Sizden gelen mektuplar sevinçten beni ağlatıyor. Çünkü o mektuplarda gönlümü alan sözleriniz var. O sözlerle içimi süslüyor ve gönlümü arzuladığım her şeyi bulacağım bir hazineye çeviriyorsunuz.
Benim gözümün nuru sultanım hiçbir gecem yoktur ki ayrılık acısıyla çıkardığım ahlardan dünya yanmasın hiçbir günüm yoktur ki yüzünüzü hatırladıkça attığım feryatlardan yıldızlar parçalanmasın. Gündüzümü geceye çevirdin ey ay yüzlüm senden ayrı kalmak çok zor ah bu ayrılık vah bu ayrılık Biliyorsunuz ben ancak dolunay gibi aydınlık saçan ışığınızla saadet bulabilirim. Ben güneşinden uzak düşmüş bir yıldız gibiyim sizden uzaktayken. Sizden ayrı kaldığımda hiç ışığım kalmıyor. Biliniz kisizden uzakta çok müşkil durumdayım sultanım. Yüreğime düşen dert çok ağır sultanım.
Benim sultanım ayrılık acısını ne kadar anlatsam bitmez. Siz de bu kulunuzu mektupsuz bırakmayınız. Hiç olmazsa birkaç satır kelmanızla avunurum. Elbette size daha çok şey yazmak muradındayım. Fakat bu kadarına gücüm ancak yeter. Sizden gelen mektubunuz okunduğunda ben dahi gözyaşları içinde kalıyorum. Evladım Mehmed ve Mihrimah da bu halime kendi gözyaşlarıyla eşlik ederler. Saray halkının ve oğullarının sana çok selamları vardır
Cariyen Hürrem
Mektubu altı yedi kez okuyup içime sinmeyen yerleri değiştirdikten sonra Gülden Hâtun'a verip dairemden çıktım. İçimi neşe kaplamıştı büyük bir sevinçle taşlığın merdivenlerini birer ikişer indim.Harem kapısının önünde durdum zira içerde Şehzade Mustafa ve Mahidevran vardı o kadar neşeliydim ki bugün neşemi Mahidevran bile bozamazdı. Selim doğduğundan sonra bana laf atmayı azalmıştı çünkü artık güç bendeki yıllardır halvete girmemiştir belki Şehzade Mustafa'ya selam verip yoluna devam ettim. Has bahçeye doğru zıplaya zıplaya ilerledim. Şehzadem Mehmet bu sırada kılıç talimi yapıyordu yanına gittim ve oğlumun talimine daldım o kadar dalmışım ki Hatice Sultan'ın geldiğini fark etmedim.
"Hürrem Hatun"
"Hatice Sultanım"
Hatice sultan yanıma oturdu Şehzadem ile alakalı sorular sordu ses tonu hasret ateşininin sadece beni yakmadığını anlattı bana. Ibrahim Paşa'yı ne kadar sevmesem de Hatice Sultan öyle değildi Valide Sultan'ın aksine bana karşı adaletli davranmıştı. Mihrimah ile ilgili bir şeyler daha öğrenip gitti. Bu sırada Mehmet yanıma geldi ve beraber daireme doğru yol aldık.Harem'in önünden geçerken herkesi bir telaş almış oraya buraya koyuyorlardı ne oldugunu evvela anlamadım Menekşe Kalfa'ya sual ettim keşke anlamasaymışım anladığım an başımdan aşağı kaynar sular döküldü boşlukta gibiydim
"Başımız sağolsun Hürrem Hatun Sultan Süleyman Han Mohaç meydanında kafirin attığı ok ile Hakk'ın rahmetine kavuştu "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dört Devrin Sultanları
Fiction HistoriqueHepsinin hayat hikayesi farklıydı lakin kaderleri aynı saraya dayanmıştı birbirlerinin halifiydi onlar.Onlar Hürrem~Nurbanu~Safiye~Kösem Sultandılar. Demet Altınyeleklioğlu'nun ve dizinin etkisiyle yazmak geldi aklıma umarım beğenirsiniz sevgilerim...