Sabah uyandığımda kanepeye baktım ama boştu biraz üzüldüm. Bu bunaltıcı hayatımda bana insanmışım gibi davranan tek kişide gitmişti. Uzun süre boş kanepeye baktıktan sonra kahvaltıya geç kaldığım aklıma geldi ve hemen yataktan kalkıp üzerime bir şeyler giyip sessizce aşağı indim. Neyse ki dük bugün beni duymamıştı. Derin bir nefes aldım. Masaya doğru ilerledim masadaki manzara hiç hoşuma gitmemişti annem üvey babam ve dük dükün yanında karısı onun yanında da kuzeni oturuyordu neler oluyordu acaba. Başımla herkese selam verip boş olan annemin yanına oturdum. Annem baya mutlu görünüyordu üvey babamın elinden tutmuş karşısındaki dük ve karısına bakıyordu. Bir süre annemi izledikten sonra tabağıma yöneldim ve bir şeyler yemeye çalıştım. Üvey babam boğazını temizleyip;
+ Kyungsoo bugün önemli bir konu için Taris'in kuzeni burada. Dedi dük başını sallayıp;
-Bence olmasa da olur ama ailemizin itibarı için iyi bir şey bu. Neler oluyordu kafam çok karışmıştı üvey babam tekrar söze başladı;
+ Evet artık senin evlenme zamanın geldi ve bizde bu evlilik için Taris'in kuzenini uygun gördük. Hem senin gibi birini kabul edecek tek kişi hem de ailemize yakışır bir aileden geliyor. Yakında evlilik hazırlıklarına başlıyacağız haberin olsun. Dedi önce ne dediğini idrak edemedim sadece başımı salladım. Daha sonra söylediklerini idrak edince elimdeki çatal tabağıma sesli bir şekilde düştü. Evlenmek mi ben mi neden anlamıyordum herkese tek tek baktım ama kimse yüzüme bakmıyordu. Kız dışında sadece bana bakıp sırıtıyordu yüzümü buruşturdum. Daha fazla masada kalamazdım kalkmam gerekiyordu midem bulanıyordu ve ağlamak istiyordum sessizce herkese selam verip sofradan kalktım. Ben kalkarken.
- Daha hiç bir şey yemediniz. Dedi kız sadece başımı olumsuz anlamda sallayıp kütüphaneye gittim. Daha ismini bile bilmediğim biri ile evlendiriliyordum. Ne düşünüyordum ki aşk evliliği falan yapacağımı mı? Böyle bir aileye sahipken mi. Yine bana bir hiçmişim gibi davranıyorlardı. Yine onların gözünde görünmezdim bana sorma gereği bile duymuyorlardı annem için gerçekten de ölmüştüm sanırım artık yoktum. Sessizce ağlamaya başladım ama kısa bir süre artık yaşlar akmaz oldu. O kadar çok ağlamıştım ki artık yaşlar akmıyordu. Bir kaç saat daha kütüphanede oturduktan sonra yavaşça merdivenlere yöneldim. Odama çıkıp dinlemem gerekiyordu. Akşam yemeğine kadar dinlenirsem iyi olabilirdim. Hadi ama Kimi kandırıyorum iğrenç bir hayatım vardı hiç bir şekilde iyi olamazdım. Yine de odama çıkıp dinlenmeliydim sessizce merdivenlerden yukarı çıkmaya başlamıştım ki dük çalışma odasından dışarı çıkıp;
+ Düşesim nereye gidiyorsun böyle. Dedi ah şu saçma lakaptan vazgeçmiycekmiy di.
- Biraz odama dinlenmeye çıkıyordum abi. Abimi dediğim şeye bende anlam vermesem de demiştim işte.
+ Odama gel. Diye emretti gitmek istemiyordum ama kaçmaya çalışmak büyük salaklıktı. Sessizce odasına ilerleyip boş olan sandalyeye oturdum. Oda fazla boştu duvarlarda hiç bir şey yoktu. Sadece bir masa ve iki sandalye den oluşuyordu. Fazla sessiz ve boş tıpkı kendisi gibi soğuk bir odaydı. Karşımdaki sandalyeye oturup bana bakmaya başladı daha sonra elini kaldırım bacağımı okşamaya başladı. Rahatsız olarak yerimden kıpırdandım.
+ Yakında evleniyorsun beni özleyeceksin değil mi? Özlemek mi ne yani bu evden ayrılıyor muydum. Sonunda sevmediğim biriyle evlenecek bile olsam sonunda bu iğrenç evden kurtuluyordum. Sanırım artık rahat bir nefes alacaktım yine de emin olmak için.
- Evlenince başka bir eve mi taşınıyorum.
+ Tabikide hayır düşesim benden uzak kalmanı istemem sadece evlenince eskisi kadar sana ilgi gösteremeyeceğimden bahsediyorum. Sessizce içimden lanet okudum boşuna sevinmiştim yine sevincim kursağımda kaldı. Artık bu odadan çıkmak istiyordum yavaşça başımı kaldırıp.
- Ben artık odama çıkabilir miyim ?
+ Hadi ama düşesim sence de evlenmeden önce biraz eğlenmemiz gerekmiyor mu? Dedi ve yavaşça bana doğru yaklaşıp elini aletimin üstüne koydu. Refleks olarak ellerini ittirmeye çalıştım ama ben ittirmeye çalıştıkça o daha çok okşayıp bastırıyordu. Elimde olmadan iç geçirdim dük bu işten çok mutlu olduğumu sanıp.
+ Senin de hoşuna gittiğini biliyordum. Dedi ben ellerini daha çok ittirmeye çalıştım ama bırakmıyordu. Ellerini oradan uzaklaştırıp gömleğime doğru yönelip gömleğimi çıkarmaya başladı. Gözyaşlarım dökülmeye başladı. Bağıramıyordum bir eliyle ağzımı tıkayıp diğeriyle üstümdekileri çıkarıyordu gömleğimi çıkarıp ağzıma tıktı artık bağıramaz yada yardım çağıramazdım yardım çağırmak mı sesimi duyan kimse bu odaya gelmezdi zaten. Ellerimle onu ittirmeye çalıştım bana bir tokat atıp kemerini çıkardı ve ellerimi bağladı.
+ Uslu dur düşesim ikimizde çok eğlenicez. Eğlenmek mi daha çok ağlama başladım ama ne kadar çok tepinip kurtulmaya çalışsam da yine amacına ulaşacaktı kurtulmam imkansızdı. Pantolonuma doğru yöneldi önce kemerimi çözüp ayaklarımı bağladı artık hiç bir şekilde kurtuluşum yoktu. Yavaşça yukarı doğru kalktı ve pantolonumu çıkarıp köşeye attı. Baksırımı da çıkarıp üyemi eliyle çekiştirmeye ve okşamaya devam ederken ben daha çok ağlamaya başladım. Bu durum bana acı veriyordu. Haz alıyordum ve aldıkça kendimden daha çok nefret ediyordum. Yavaşça yerinden doğrulup yüzüme doğru yaklaştı. Yüzümden vücuduma yönelip göğüs uçlarıma doğru eğildi bir tarafı çekiştirip bir tarafı da emiyordu vücudum yay gibi gerildi kafasını kaldırıp genişçe sırıttı kulağıma doğru yaklaşıp.
+ Bende büyük haz alıyorum düşesim. Diye fısıldadı gözlerimi yumup yerimden kıpırdandım. Kulağımdan uzaklaşmadan önce kulak mememi ısırdı ve kulak mememin hizası boyunca vücudumda ısırıklar bırakarak tekrar aletime yöneldi. Eliyle son kez çekiştirip bir hışımla ayağa kalktı. Pantolonunu çıkardı ve kendi aletini çekiştirmeye başladı hızla gözlerimi yumdum ve ağlamaya devam ettim. Yavaşça bacaklarımı kaldırıp pozisyonumu ayarladı ve çok sert bir şekilde içime girdi. O acıyla çığlık atmak istedim ama sesim çıkmıyordu. Hıçkırıklarım iyice şiddetlenmişti . Girdiği hızla dışarı çıktı ve yine aynı hızda içime girdi. Canım acıyordu bayılmak üzereydim ama bu duygu buna izin vermiyordu. Hızlıca gel gitlere devam etti ve bunları yaparken sesli bir şekilde küfür edip inliyordu. Sesi kulağımı tırmalıyordu. Buradan kaçmak kurtulmak istiyordum. Ama kimse bana yardım etmezdi ve dük hemen beni bulurdu. Bir kaç kez daha içime girdi ve en sonunda sesli bir şekilde bağırıp içime boşaldı. Üzerime yığılmıştı. Bir kaç dakika daha üstümde dinlenip ayağa kalktı içimden çıktı. Yüzüme doğru yaklaşıp.
+ Bana yine çok güzel bir gece yaşattın düşesim. Suratımı buruşturup kafamı eğdim. Dük derin bir kahkaha atıp doğruldu ve pantolonunu giydi. Manyak adam bir iç çamaşırı bile giymiyordu. Arkasını dönüp kapıya doğru gitti. Son kez bana dönüp;
+ Seni bu halde bırakmam hoş olmadı dimi. Yavaşça bana doğru yürüyüp ağzımdaki gömleği çıkardı.
- Piç. Dedim ve yüzüne tükürdüm yavaşça yüzünü temizledi ve bana şiddetli bir tokat attı sonrada ellerimi çözüp kapıdan çıkıp gitti. Bir kaç dakika boş tavanı izleyip yerimden doğruldum ellerim morarmıştı ve sırtım acayip ağrıyordu ayaklarımı çözdüm ve moraran yerlerimi kontrol ettim. Yavaşça ayağa kalkıp ağrıyan yerlerim el verdikçe üstümü giydim düzgün yürüyemiyordum. Yavaşça akasya doğru gidip merdivenlerden odama doğru ilerledim merdivenlerden çıkarken annem ile karşılaştım. Tam ağzımı açıp bir şey diyordum ki önce üstüme sonra bana baktı ve kafasını olumsuz anlamda sallayıp aşağı indi. Ağlayarak odama çıktım ve kapıyı arkamdan kilitleyip yatağıma oturdum. Saatlerce ağladım ağladım en sonunda biraz sakinleşince kafamı kaldırdım ve odaya göz gezdirdim. Hava kararmıştı evin içindeki sesleri dinlemeye çalıştım ama hiç bir ses yoktu herkes uyumuştu sanırım. Akşam yemeği yiyememiştim. Gözüm açık pencereye takıldı sanırım bu akşam gelmeyecekti herkes gibi oda gitmişti. Yerimden kalktım ama her yerim ağrıyordu odamdaki banyoya ilerledim ve içeri geçip bir banyo yaptım. Havlu ile sarınıp odaya gittim geceliklerimi çıkarıp giydim ve odada bir çıtırtı duydum. Sessizce arkamı döndüm ve Jongin kanepede oturuyordu ve beni izliyordu. Olabildiğince kızardım ve hemen arkamı döndüm ben soyunurken beni izlemişti. Sessizce bir küfür ettim bir hışımla arkamı döndüm.
- Sen ne yaptığını sanıyorsun. Sesim güçsüz çıkıyordu ve arada hala hıçkırıyordum. Yüzüme uzun uzun baktı.
+ Ben yokken ağlama demiştim. Dedi ne diyeceğimi bilemedim sadece yüzüne baktım. Yavaşça yerinden kalktı.
+ Gideceğim yere benimle gelirmisin. Dedi yine anlamadım sözlerini yavaş düşündüm ve.
- Gelemem ailem buna izin vermez. Hem onlar izin vermezdi hem de ben tanımadığım biriyle bilmediğim bir yere neden gidecektim ki.
+ Bizde onlara söylemeden gideriz kimsenin haberi olmaz emin ol burada olduğundan daha mutlu olursun orda. Hem seni hiç gülerken görmedim gülerken daha tatlı oluyorsundur. Boş boş yüzüne baktım söylediklerini düşünmeye çalıştım bilmediğim biriyle bilmediğim bir yere gitmek ama pekte düşünmeme gerek kalmadı.
- Dük bizi bulur ve kaçmamın cezasını ağır öderim. Evet onun gücü her yerdeydi beni bulur ve bunun hesabını sorardı.
+ Emin ol gideceğimiz yerde bizi kimse bulamaz. Nasıl bu kadar emin olabiliyordu. Ama benimde istediğim bu değil miydi birinin beni kurtarması bu iğrenç evden uzaklaşmak ne kadar uzun sürerse sürsün biraz uzaklaşmak. Her ne kadar önümdekini tanımıyor bile olsam en kötü ihtimalle ölürüm. Yavaşça başımı salladım
- Seninle gelirim. Evet kabul ettim burdan kurtulmak benim için bir ödüldü. Sırıtarak bana yaklaştı ve gerçekten de güzel gülüyordu. Neler düşünüyordum böyle.
+ Güzel o zaman hadi gidelim. Elimden tutup beni pencereye doğru çekiştirmeye başladı. Bir anda ayaklarımı yere bastırıp durdum.
- Bu halde dışarı çıkamam. Dedim biliyorum biraz mantıksızdı ama birilerinin beni geceliklerimi görme ihtimalleri vardı.
+ Gideceğimiz yerde üstlerin önemli değil ve kimsede seni görmeyecek. Yavaşça başımı salladım ve pencereye doğru ilerledim pencerenin pervazından yavaşça aşağıya sarkıp ve duvardaki sarmaşıklara ayaklarımı koydum yavaşça aşağıya indim. Daha sonra yukarı bakıp Jongin'in inişini izledim arada sırada etrafı kolaçan ediyordum gelen giden var mı diye sonunda oda indi bana dönüp.
+ Şimdi yola çıkıcaz ama ondan önce gözlerini bağlamam gerek gideceğimiz yer biraz gizli. İşte bundan biraz korkmuştum ama bir işe başlamıştım ve bunu bitirmek istiyordum. Sessizce başımı salladım. Cebindeki mendili çıkardı ve gözlerimi bağladı. Elimden tuttu ve beni yavaşça yürütmeye başladı biraz ilerledikten sonra toprak bir yola girdik. Arada bir bacaklarımı ve kollarıma çalılar ve dallar çarpıyordu. Tahminlerime göre bir orman yolundaydık. Ve sanırım gideceğimiz yer çok uzaktı çünkü yürümeye başlayalı yarım saat olmuş gibi hissediyordum ve ben yorumlayan başlamıştım. Yolumuza devam ettik ama yol hiç bitmeyecek gibiydi tahminimce bir saat kadar daha yürüdük ve benim zaten ağrayan vücudum iyice yorulmuştu yürüyecek halim kalmamıştı az ilerde bir taşa takıldım ve tökezledim Jongin anında beni tuttu.
+ Tamam önünü görmüyorsun sorun yok ben seni tutarım. İstersen biraz dinlenelim. Dedi ama başımı olumsuz anlamda salladım.
- Hayır çabucak gidelim dük benim olmadığımı fark ederse adamlarını peşimizden yollar. Evet fark ederse ve fark etmişse fazla uzaklaşamazdık bizi hemen bulurdu. Elimden tutup beni ayağa kaldırdı ve yürümeye devam etti artık tam bayılacakmışım gibi hissettiğim sırada Jongin durdu.
+ İşte geldik şimdi bir metal şeyin içine gircez merak etme orda oturacaksın rahatça dinlenebilirsin. Başımı salladım ve bir metal yüzeye ayak bastım ilk başta biraz soğuk hissettim ama biraz sonra vücudum bu hisse alıştı daha sonra Jongin yardımıyla metal bir yüzeye oturdum. Bir kaç kapağın açılma kapanma sesi duydum ve sonra uzun bir süre sessizlik oldu uykum gelmişti gözlerim kapanıyordu uykuya yenik düşüyordum.
+ Uyuyabilirsin ben oraya geldiğimizde seni uyandırcam şimdi yola çıkıyoruz. Daha sonra biraz sarsıntı oldu ve ben daha fazla uykusuzluğa dayanamadım ve gözlerim kapandı. Uyandığımda gözlerimi açamayacak kadar yorgundum. Yavaş yavaş gözlerimi açtım ve sadece baz bir tavan seçebildim gözlerim netliğini kazanınca yerimden doğruldum ve bembeyaz bir odaya karşılaştım beyaz yatak beyaz halı beyaz perde beyaz duvarlar beyaz kapı üstüme baktım ve üstümde beyaz bir tişört ve beyaz bir pijama vardı neler oluyordu burada Jongin neredeydi. Neler olduğunu idrak etmeye çalışırken kapı açıldı ve Jongin kafasını kapıdan uzattı kocaman sırıtır
+ Yeni evine hoş geldin uykucu.Şarkıyla beraber daha güzel olcağını düşündüm en sevdiğim şarkılardan biridir. İyi okumalar. Vote vermeyi unutmayın bir yanlışım var ise şimdiden özür dilerim
Not: başka bir yazar tarafından tekrar yazılacaktır
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Perfect Darkness (Kusursuz Karanlık)
FanfictionGenç bir veliaht. Büyük odanın penceresi açıktı ve içeriye giren soğuk hava sabah yediği dayağın oluşturduğu morluğu yalıyordu. Wu Yifan (Vu Yifan) ona karşı hep gaddar olmuştu. Dük olduğu için seste çıkaramıyordu üvey abisine. Ölen babasının ardınd...