Tanıtım

32 2 2
                                    

Ayaklarımı soğuk parke ile buluşunca vücuduma hafif bir titreme yayıldı.Her zamanki gibi banyoya ilerledim, tıpkı bir robot gibi gerekli olan bütün işlerimi bitirdikten sonra mutfağa geçtim, her zamanki sandalyeme oturup annemin hazırladığı kahvaltıyı yedim, kirli tabağı lavaboya attıktan sonra odama geri döndüm.

Günlerden cumartesiydi galiba yada pazar fazla fikrim yoktu doğrusu tek bildiğim bugün okulun olmadığıydı.

"Yıldız! " aşağı kattan gelen annemin sesi ile kapıyı açtım.
"Efendim anne."
"Odanı topla ."
" Neden ki? "
" Halan gelecek."
"İyi ."
" Ben sana süpürge ve toz bezi getircem. Heryeri sileceksin, Yıldız."
"Tamam."

Annemin kapıdan uzattığı bezi ve süpürgeyi aldım. Tam kapıyı kapatacakken tekrar konuştu.
"Şu pencereyi de aç, güneş ışığı girsin odaya. "
" İyi. Tamam"

Odama doğru döndüm ve bütün odada umutsuz bir şekilde gözlerimi gezdirdim. Odam inanılmaz derecede dağınıktı ve ben bunu şimdi farketmiştim.Evde ek bir boğazdan başka birşey olmadığım için annem benim odamı toplamayı bırakmıştı, kadın haklıydı doğrusu.

Kimsenin umrunda değildim aslında, hoş, onlar da benim umrumda değildi, bir kişi dışında. Gerçi arada sırada bana seslenirdi ailem, keşke o da olmasaydı.

Hayattan nefret ediyordum, hiçbir amacım olmadan yaşadığım bu hayattan nefret ediyordum, ölmek için yaşadığım bu hayattan nefret ediyordum.

Depresyonun bir belirtisi: hayatın yaşamaya değer olmadığı düşüncesi, psikoloğumun sesi.

Aslında bende bir zamanlar yaşıyordum, bu evde bu odada yaşadım bende ama bu yaşımda değil, yaklaşık altı yıldan beri yaşamıyordum, aslında o öldürmüştü beni ama nasıl öldürmüştü? Yine bir bilinmezlik.

Aslında büyük bir korkaktım o benden vazgeçince ben herşeyden vazgeçmiştim. Korak olduğum kadar cesurdum da altı yıldır bir insanı sevmek,bazıları için zordu bazıları için imkansız ama benim için olabilir dediğim bir konuydu,sevebilir insan dediğim bir konu.

O günlere dönmek istiyordum aslında onu görmeyeli çok olmuştu, o zamanlar onu görebiliyordum anılarımız vardı. Hatırladığım anılar. Herşey daha güzeldi, bir umut, küçük bir umut ışığı vardı tünelin ucunda ama benim bindiğim tren bozulmuştu, bir daha hareket etmemişti ve unutulmak üzere orada kalmıştı.

Eski hayatımda muhtemelen anılar güzel olduğu kadar kötüydü de. Hiç hatırlamadığım olaylar vardı belkide. Hatırladığım şeyler o kadar kötüydü ki yada yaşadığım şeyler diyim. Psikologlar ve anti deprasanlar.

Dolabım, çoğu zaman bakmazdım bile yüzüne. Arkamı döndüm karşımda nerdeyse boş olan bir kitaplık vardı. Kitaplığa diktim gözlerimi, eskiden kitap okumayı çok severmişim.

Depresyonun başka bir belirtisi: hobilerde ilgi azalması, yine psikolğumun sesi.

Kitapları silmeye başladım, eskiden hepsini okuduğum söylenen kitaplar. Aralarında parıldayan başka bir kitap, işte bu ilgimi çekmişti, ortasında mor pulları ile bir kalp oluşturulmuştu, diğer boş kısımlarda ise pembe pullar vardı. Bu bir kitap olmayacak kadar süslüydü. Nasıl böyle bişey almıştım acaba moru severdim ama koyu moru, pemdense direk nefret ederdim, siyah değilde maviyi severdim ben, onun gözlerini severdim kısaca. Gerçi eski benin ne sevdiğini bilmiyordum.

İlk sayfayı açtım içinde bir not vardı, 'bazıları için dünyadaki sadece bir kişi olabilirsin ama bizim için bir dünyasın.' (Y/N: Yazarda bu bahsettiği defterin-notu ile beraber-aynısının tıpkısı var :D) 'Sevgilerle seni çok seven kuzenlerin.' Ölen kuzenlerim. (Y/N:Kuzenlerim ölmedi saçmalamayın burdan onlara sevgiler :3)

Beni defteri yerine koymaktan geri koyan tek şey ilk sayfanın başında gördüğüm 'Sevgili günlük yazısıydı'

Hangi gerizekalı kiliti olmayan bir defteri günlük yapardı ki zaten? Tek bir cevap var; eski ben. Çok şirin bir şekilde başlamıştı aslında günlük. O zamanlar balık etli ama öyle olamama rağmen tatlı olan bir kızdım.. Fotoğraflardan belliydi. Sırf can sıkıntısından okumaya başladım.

Tarih:16.12.2009
Sevgili Günlük
Bugün seni bana kuzenlerim verdi. İki tane kuzenim var tabi sen tanımazsın birinin adı Yeliz diğerinin adı da Yeşim, aslında hepimizin isminin baş harfi aynı. Benim adım da Yıldız , sana sürekli yazacağımı sanmıyorum çünkü yazmak için çoookk üşengecim. Görüşürüz.

Pekala eskiden üşengeçmişim, bunu öğrendim.

Tarih:17.12.2009
Sevgili Günlük
Bugün farkettim de sana kendimden hiç bahsetmedim. Öhöm öhöm, ben Yıldız, on bir yaşında olan 1998 doğumlu bir kızım. İzmir de yaşıyorum. Annem beni hep 'tontişim' diye çağırır. İki tane kuzenim var halamın kızları yani. Daha önce de bahsettiğim gibi birinin adı Yeliz diğerinin adı Yeşim onlar ikiz, aramızda üç yaş var. Teyzem yada dayım yok annem ananemin tek kızıymış. Ananemi ve dedemi hiç görmedim ben doğmadan önce ölmüşler. Babanem var bitek, çocukken annemle beraber bana bakmışlar. Bakılması zor bir çocuk değilmişim doğrusu, sürekli televizyon izler ve bişeyler yermişim . Belki de bu yüzden kiloluyumdur. Kilolarımı hiç sevmediğimi söylemem gerek. Ben birisinden hoşlanıyorum bunu bil yeter adını şimdilik boşver. Tek çocuğum. En sevdiğim renk mor ve mavi ama en çok mor. En sevdiğim yemek yok hepsini seviyorum! Kitap okumayı nerdeyse herşeyden çok seviyorum tabi müzik dinlemek de çok güzel. Aa ben sana dış görünüşümden çok az bahsettim. Saçlarımın rengi sarı ile kahverengi arasında bir renk, gözlerimin rengi ise mavi. Başka şeyler yazmak için çok üşendim. Görüşürüz.

.
Bunları bilmiyordum.
Yeni öğrenmiştim ve bu duygu...
Güzeldi.
Alkımdaki düşüncelerle odayı toplamaya başladım.

***
"Bitti, umarım dolabıma bakmazlar"
Halam gelmeden önce mutfağa indim. Yemeğimi yedim. Odama çıktım. Bir ara halamla konuşmak için aşağıya indim. Halam gittikten sonra yatağıma yattım ve her zamanki gibi sevdiğim adam için ağlayarak uyudum

Bu bölüm hikayenin tanıtımı bu yüzden kısa ama diğer bölümleri daha uzun yazacağım. Görüşürüz. 👋

Not:Bu bölümü aslında yazmıştım ama kızın günlüğü bulma nedeni sonradan saçma geldi bende dördüncü bölümü yazarken geri dönüp birdaha yazdım. Bu sefer daha güzel oldu gibi, umarım beğenmişsinizdir. Sonradan kızın adı da değişti. Eheh

Her GeceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin