Günlüğü açtım saat gece üçte bi anda uyanmış ve birdaha uyuyamamıştım. Zaman geçirmek için yapabileceğim tek şey de günlüğü okumaktı ama bir sorun vardı. Odanın ışığını açarsam annemlere yakalanırdım. Gerçi beni umursamazlardı.
Ayağa kalktım ve ışığı açtım. Günlüğü de yanıma alarak yatağa çıktım. Bir yastığımı yatağın başındaki tahtaya dayadım,ayaklarımı battaniye ile örttüm, diğer yastığı ise kucağıma aldım ve yastığın üzerine günlüğü de koyduktan sonra herşey tamamdı.
Tarih:01.01.2010
Sevgili Günlük
Bugün yılbaşı, oleyy. Sana da mutlu yıllar. Bugün ne oldu inanamazsın, benim yılbaşımı kutladı. O kadar çok sevindim ki! İnanamazsın. Tabi bende kutladım. Biz yılbaşına beraber giremiyecez diye kutlamış o zaman. Bazen ona söylemek istiyorum ama hayır emin olmadan söylemem ayrıca daha iki aydır düşünüyorum böyle şeyler olduğunu, hoşlanmalar falan. Zayıflayınca söylerim belki. O da beni seviyordur değil mi? Yılbaşına onu düşünerek giricem, umarım o da beni düşünerek girer bu yıla. Görüşürüz.Tarih:09.01.2010
Sevgili Günlük
Bugün onunla konuştum . Ses tonu o kadar güzel ki! Peki ya mimikleri, anlatırken yaptığı saçma sapan hareketler hepsi çok güzel . Yaptığı espiriler
onun ne kadar zeki olduğunu gösteriyor aslında ama okulda başarılı değil. Onu anneme anlatsam kesin onaylamaz, sevmez o öyle erkekleri ciddi erkekleri sever. Çok tuhaf değil mi? bende böyle espirili kişileri kendime yakın buluyorum. Aslında bana hayran gibi biliyor musun? Benim kitaplardan yaptığım alıntıları çok seviyormuş ama o kitap okumuyor, belki ona bir gün okuması için bir kitap veririm.Kuşları çok seviyor, kendisinim de iki tane kuşu varmış. En sevdiği renk maviymiş bende severim maviyi ama o sevince daha çok bağlandım maviye ve sana söz veriyorum günlük bundan sonra en sevdiğim renk sorulduğunda hep ama hep mavi diyeceğim. Neyse ondan bahsediyorduk anlatma nedenim bunları unutmamak aslında, onu unutmamak anlarsın ya.
En sevdiği meyve çilekmiş ama kavunu da seviyormuş. İkisi de yaz meyvesi ona dikkat ettim. Bende ona en sevdiğin mevsim yaz galiba dedim. Öyleymiş. Bende yazı severim ama kış daha güzel. Bence yazı iyi yapan tek şey deniz ve dondurma. Sıcağı hiç sevmiyorum. O da kışı soğuk olduğundan sevmiyorumuş ama karı seviyormuş yani bazen Uludağ da kayak yapmaya giderlermiş oradan biliyormuş karın nasıl olduğunu. Ben hiç kar görmedim ama güzel birşey gibi. Görüşürüz.
Yine halsizlik çökmüştü.
Depresyonun üçüncü belirtisi: halsizlik ve enerji azlığı.
Ayrıca buraya yazdıklarımın hepsini unutmuştum.Depresyonun dördüncü belirtisi:olayların detaylarını yada kendisini unutma.
Depresyonda mıyım ne? Dicem ama zaten depresyondayım. Gerçi unutkanlığımın depresyonla alakası yoktu. Uyumalıydım. Yarın hastaneye gitmem gerekiyordu. Aslında ben iyiydim kendi başıma atlatırdım depresyonu ama bir psikolog ile görüşüyordum. İtiraz edebilirdim ama psikoloğumu seviyordum ve belki yaşarsam ileride psikolog olurdum.
***
"Kalk, randevu saatine az kaldı."
Annemin sesi üzerine ayaklarımı yer ile buluşturdum. Hazırlanmaya başladım. Aslında sadece psikoluğumun yanına giderken kendime özen gösterirdim,sonuçta değer verdiğim bir insandı.Kahvaltımı yaptım ve annemle yola çıktık. Konuşmuyorduk,her zamanki gibi. Arabada çalan müziklerin tarzı tam anneme uygundu. Annem her zaman pop müzik dinlerdi, benim aksime hayat doluydu. Bakışlarımı pencereye çevirdim, pencereden akan asfalt yol insanı hipnoz edecek türdendi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Her Gece
RandomHer gece ağlayan bir kızın dünyasına hoşgeldiniz. Herkes tarafından kırılmış ve hala daha kırılmakta olan , en çok da onun tarafından kırılan bir kız. En sevdiğini unutan bir kız. Kendini bilinnezliklerin içinde bulmuş bir kız. Yıldız. Herşeyin başı...