Herkesin bir hayali vardır. Benimki bir balonda saklı şimdi. Uçsun ki bir daha onu düşünmeyeyim. Kalmasının kimseye yararı yok. Hayal denilen şey hiçbir zaman tek olmaz. Birisi uçsa da yenisi gelicektir. Sıradaki balonumu bekliyorum ama bu sefer hiç umutlu değilim
Alarmımın en sevdiğim müzik olan ama beni her sabah rüyalarımın en güzel yerinde uyandırdığı için nefret ettiğim sesi duyuluyordu. Kalkma vaktiydi. Yaz tatiline gireli 1 hafta olmuştu. 1 haftadır dilimden düşmeyen tek cümle "Canım aşırı sıkılıyor" olmuştu. Ağzımı açtığımda herkes bunun çıkmasını bekliyordu. Tüm arkadaşlarım ailesi ile beraber tatile çıkmıştı. Ben ise ailemin işi nedeniyle burda kalmıştım. Babamın işleri yoğundu. 2 gün önce babam benim için yine güzel bir fikir düşünmüştü ama bana çok da sıcak gelmiyordu. Beni yaz kampına gönderiyordu. Arkadaş canlısı birisi değildim üstelik ilk defa ailemden ayrı tatil yapacaktım. Birilerinin bana laf atmasını bekleyecek, tüm tatili tek başıma geçirecektim
ve sonra yeniden geri gelicektim. Olacaklar belliydi ama kimseye bir şey diyemiyordum. Denemekte fayda vardı. Kahvaltıdan sonra babam beni bırakacak ve oradan da Antalya'ya doğru yola çıkacaktık. Annemin evde yankılanan sesi ismimi bulduğunda artık kalkma vaktinin geldiğini anladım. Uyuşuklanmayı bırakıp elimi yüzümü yıkadım. Dün akşamdan hazırladığım kıyafetleri giyip saçlarımı her zamanki gibi tarayıp salık bıraktım. Saçlarımı her zaman severdim. Ara ara sarı uçları dalgalıydı. Telefonuma baktım. 2 cevapsız arama vardı. Berk aramıştı. Berk ile liseden 1 den beri sevgiliydik. Ailelerimiz biliyordu. Berk ailesi ile tatile çıktığından beri aramıza soğukluk girmişti ama bugün kampa gideceğimizi unutmamış olmalı ki bu saatte arıyordu. Onu hemen geri aradım. Sesi uykuluydu.
-Berk?
-Efendim Hazan
-Aramışsın ama giyiniyordum malum bugün kampa gidiyorum
-Hadi ya o bugün müydü?
(Tüm düşüncelerim yerle bir olmuştu. Peki ya o bu saatte beni neden aramıştı?)
- Evet bugündü de sen beni neden aramıştın bu saatte uyanmazdın?
- Uyku tutmadı hem seninle bir şey konuşmak istiyorum.
-Buyur seni dinliyorum.
-Telefonuna mesaj olarak attım şimdi gelir kapatıyorum. Görüşürüz Hazan
Daha görüşürüz bile demen yüzüme kapatmıştı. Bu çocukta bir haller vardı ama şimdi çıkardı kokusu.
Berk:
Hazan, nasıl konuya girsem bilmiyorum ama bütün gün bunu düşündüm. Aramızda bir soğukluk var sende fark ediyorsundur. Sen çok tatlı, sevecen bir kızsın böyle olsun bende istemezdim.
Gerisini okumadım bile belliydi. Klasik ayrılık mesajı böyle olmasını istemezmişmiş. Olana kadar aklın nerdeydi? Sabah sabah tüm moralimi alt üst etmişti. Şimdi sıcak bakmadığım o kamp fikri bana iyi geliyordu ama Gitmek ve gitmemek konusunda daha çok kararsız kalmıştım. Gitsem belki kafam dağılırdı ama kalsam kendimi tüm gün odaya kapatıp ne varsa yiyip kilo almak ne bileyim cazip geliyordu. Kafama taktığım yoktu off aslında vardı sonuçta beraberdik ve son senemizdi. Hayallerimiz vardı. Beraber aynı üniversiteye gidecektik. Ailesinin yanında rahatsız etmemek için çok üstüne düşmemiştim. Bir anda ne olduğunu anlayamadım. Bir şey vardı. Berk durduk yere bırakmazdı. Aklıma bin bir türlü şey geliyordu. Sakin olup mesajın kalanını okudum. Her şey tahmin ettiğim gibiydi. Şuanlık tüm düşüncelerime mola verip aşağıda beni bekleyen ailemle kahvaltı etmeliydim. Duygularım direk yüzüme yansırdı bu yüzden tüm kahvaltı boyunca yüzümü yediğim şeye dikmeliydim. Abim hemen anlardı. Abim demişken bu sene üniversite 2 ye geçti Mirza. Kumral, yeşil gözlü, sempatik birisidir kendileri. Her abi kardeş gibi bizde ne kadar kavga etsek de onu çok seviyorum.
**
Salona girdim. Herkes beni bekliyordu. En son gelirsem böyle tüm gözler benim üzerimde olurdu. Günaydın diyerek yerime oturdum. Dakika bir abim sen iyi misin diye sordu. Çünkü herkes günaydın diye daha üst kattan bağırarak iner hepsini tek tek öper öyle yerime geçerdim. Ah şu dünyada bu kadar duygularını belli eden birisini bulsam az dertleşeceğim.
-İyiyim abi sadece sizden ayrı kalacağım ya 2 ay onun için biraz üzgünüm.
-Hadi ama kızım ikimizde biliyoruz ki bu kadar nazlı bir kız değilsin.
- Gider ayak iki naz yapayım dedim onu da kursağımda bıraktın abi aşk olsun.
- Aşk demişken Berk ne yapıyor ? Hiç sesi soluğu çıkmıyor ya dedi abim
Annem olaya hemen el attı.
- Mirza uğraşma şununla da çatalıyla oynamak yerine yemeğini yesin oralarda benim yemeklerimi özleyecek.
Annem yine bilmişliğini konuşturuyordu ama her zamanki gibi büyük kurtarıcımdı yoksa yalan atamaz kızarırdım herkes de bir şey olduğunu anlardı. Berk ailelerimize bir şey söylememek konusunda uyarmıştı. Mesaj da bunu tekrar tekrar söylemişti. Ailelerimiz er geç her şeyin farkına varacaktı ama şimdilik böyle bilmeleri belki de en doğrusuydu . Doymuştum. Babam bende önce bitirmişti. Abim valizlerimi alıp aşağı indirirken annem ile kucaklaştık. Vedalaşırken ikimiz de hep ağlardık. Abim yine sulu göz diye bana takılıyordu. Böyle demesini hiç sevmiyordum. En ufak şeye ağlardım evet ama kötü bir huyum değildi "Kimse duymasın diye hıçkıra hıçkıra ama sessiz ağlamak" benimkisi. Arabaya bindik. Gideceğimiz yer trafiğe takılmazsak 15 dakika sürmezdi. Babam ile yolda biraz muhabbet ettik. Klasik baba nasihatlarını verdi ve kendine iyi bak diye ekledi. Toplanılacak yere gelmiştik. Baya kalabalıktı. Tabi bu kadar kalabalıkta arkadaş bulamayacak kişi bilin bakalım kimdi? Babama gidebileceğini söyledim ve onunla da vedalaşıp herkesin olduğu yere doğru yürümeye başladım.Yoklama alınıyordu. Kendi ismimi duyunca burda dedim ve valizlerimi görevliye teslim ettim. Uğultuların arasında ismi güzelmiş cümleleri dolaşıyordu. Evet Hazan Kaya ismi güzel ama bu tatil için duygu olarak kötü. Otobüse ilk adımımı attım asıl her şey şimdi başlıyordu..