Yerlerimiz daha önceden belirlenmişti. Ben 8 numarada oturuyordum. 8 uğurlu sayımdı. Umarım bana tatilde şans getirirdi yoksa hala gitmek konusunda umutsuz vakaydım. Yanıma oturacak kız benden önce otobüse binmişti. Onu selamlayarak cam kenarına oturdum. Otobüslerde cam kenarında oturmayı hep çok sevmişimdir. Kulaklığı takıp düşünmek ve düşünürken uyuyakalmak. Ama bu sefer pek öyle olmadı. Daha kulaklığımı çıkarırken adının Aylin olduğunu öğrendiğim yol arkadaşım, beni soru yağmuruna tuttu. Neyse ki otobüste midesi bulanıyormuş bu yüzden kalan sürede gideceğimiz yere kadar uyudu. Ben de sonunda taktım kulaklıklarımı ve kendimi düşüncelere bıraktım.
**
Hadi kalk gidelim hemen şu anda
Kapa telefonunu bulamasın arayan da
Açarız radyoyu yol nereye biz oraya
İyi gelmez mi hiç deniz havası?
Bir göz oda bulur sokarız başımızı
Bir de koyarız iki kadeh
Kafa nereye biz oraya
Uyuyakalmıştım. Kalktığımda tüm otobüs bu sesle çalkalanıyordu. Eğlenmeye gelmişlerdi ve gerekeni yapıyorlardı. Herkes ben gibi zevksiz değildi. Bir çocuk yanıma oturup "Sen neden bize eşlik etmiyorsun?" Kafamı baktığım yoldan ona doğru çevirdim. Sarışın,mavi gözlü dış görüntüsü gayet hoştu. Gülümserken gamzeleri çıkıyordu. "Ben size göre fazla keyifsizim" Karşımdaki gerçekten benden oldukça keyifliydi "Eğlenmeye geldik sonuçta boşver hadi gel seni arkadaşlarımla tanıştırayım burda yalnız oturma" ve "Bu arada adım Uğur" diye ekledi. Şimdiden çocuğa kanım ısınmıştı. Herkese çabuk ısınamazdı. Arkadaş canlısı kelimesinin zıttının şekil almış hali bendim."Tanıştırayım dedim ama daha adını bile bilmiyorum" Kafam oldukça dalgındı ve çocuğa memnun oldum bile diyememiştim. "Kusura bakma bugün biraz dalgınım. Adım Hazan. Tanıştığımıza memnun oldum."
"O bahsedilen ismi güzel kız sen misin ya ?"
"Anlamadım bahsedilen derken?"
"Boşver" derken beni arkadaş grubunun yanına götürüyordu. Kolumdan tutmuştu. Yanlış anlamanın yeri yoktu. Buraya babam biraz da açılmam için göndermişti. Sonuçta seneye üniversiteye gidecektik ve bu gidişle üniversitede arkadaşım olmayacaktı. Sadece yıllardır tanıdığım insanları benimsemiş. Onların çevresinden başka bir yere çıkmıyordum. Çıkınca da onlara ihanet gibi hissediyordum. Sahi ya kızlar ne yapıyordu? Şimdi telefonumu bir sürü mesajla doldurmuşlardır. Bir ara telefonuma bakmalıydım. Uğur ile beraber arkadaş grubunun yanına geldiğimizde yol arkadaşım Aylin'i gördüm. O söylemiş olmalıydı tek başıma olduğumu. Yoksa kalabalıkta herkes bu kadar mutluyken kimsenin beni fark edeceği yoktu. "Arkadaşlar bu meşhur Hazan."
"Uğur gidip nasıl buldun ya sana hayret ediyorum" diye ekledi birisi
"Beni bilmiyormuş gibi konuşma Furkan"
Neler döndüğünü hala anlayabilmiş değildim. "Memnun oldum ben Furkan" derken birisi "Geldiiik" diye bağırdı. "Senin kadar heyecanlısını görmedim Eylül. Bu da kız aynı kampa gidiyor ama az önce ordan kurtarmasaydık mutsuzluktan ölücekti sakin ol biraz" dedi Furkan. "Hep beni tersliyorsun. Ben siz gibi değilim. Ne yapayım? Bulunduğum ortamı iyi değerlendiriyorum." Kız bana bir bakış atıp otobüsten indi. Benden pek hoşlanmış değildi. Duygular karşılıklıydı. Bir şey yokken abartan insanları sevmiyordum. Altı üstü kampa gelmiştik. Görevliden valizimi alıp kamp yapacağımız alana yürüdük. Uğur hemen atıldı. "Ben taşıyayım istersen,yorulma küçük hanım" Bu da ne demekti şimdi dermiş gibi bakışlarımı fırlatırken "Bizim Uğur hep böyledir işte insanlara takılmayı çok sever" dedi Aylin. Gülüştük "Ben taşırım büyük bey sizin de maşallah bir kız kadar yükünüz ağır" Şuanda da üstünden belli oluyordu ki Uğur giyimine dikkat eden birisiydi. Bakımlı erkekler hep dikkatimi çekmiştir. Belki de bu yüzden bu kadar kanım ısınmıştı Uğur'a. İşin zor kısmına gelmiştik. Çadır kurma.. Soğuk olduğum kadar beceriksizdim de. Durumu idare etmeliydim. Sonuçta çadırda 3 gün kalacaktık. Kamp deyince akla ilk çadır geliyordu ama bu öyle değildi. Otele geçicektik. Çadırımı bulup kurmaya başladım. Tek kalmayacaktım tabi ama kimler benimle kalacak sorusunu tam düşünürken Aylin yanıma geldi. "İlk önce yol şimdi çadır arkadaşınım". Gülümsedim. "Valizlerimi alıp geliyorum" Tam yardım edecek birisini buldum derken o da gitmişti. İş başa düştü.
**
Bir türlü olmuyordu işte. Çıldırmak üzereydim. Valizleri de sanki İstanbul'dan alıp gelecekti. Nerede kalmıştı bu kız?
"Ben yardım edebilirim istersen" Başka bir şey isteseymişim olucakmış. "Çok iyi olur Furkan. Biraz beceriksizim bu konuda"
"Olsun ya kızsın hem daha önce kaç defa çadır kurdun? Şimdi hallederiz."
"Çok teşekkür ederim Furkan"
"Lafı bile olmaz Hazan" dedi ve yanağımdan makas aldı. Sanki yanağım uyuşmuştu. Ne oluyordu böyle? Neyse bunu düşünmenin sırası değildi. 15 dakika içinde çadırı kurmuştuk. Furkan'ın eli alışmış olmalıydı. "Diğerleri çadırlarını kurarken biz de az yürüyelim. Ne dersin?"
"Olur" Yapacak bir şey yoktu. Kendini kasmanın da.
"Nerelisiniz" dedi Furkan
"İstanbul sen?"
"Biz aslen Muğlalıyız ama babamın işi dolayısıyla yıllardır İstanbuldayız"
"Muğla'yı çok merak ediyorum"
"Benim için havası bile farklı seneye kampa oraya gideriz" dedi ve gülüştük.
"Sen neden kampa geldin" dedim.
"Son senem ve ailecek biraz kafamın dağılması gerektiğini düşündük. Geri dönünce kafamı kaldıracak zamanım olmayacak malum."
"Hadi ya sen de mi?"
"12 ye mi geçtin? İnanmam. Daha küçük gösteriyorsun."
"Herkes öyle diyor ama 12 ye geçtim. Tüm gün evde canım sıkılıyor diye buraya gelmeye karar verdim. Pek arkadaş canlısı değilim. Tek başıma kalırım diye düşünmüştüm."
"O kadar soğuk değilsin bence kendini öyle görme sevecen kızsın." Her zaman iltifat edilince utanırdım ve göz göze gelmemeye çalışırdım. Yine aynısı oldu. "Utanma Hazan gerçekleri söylüyorum. Yanına geldim ama bende öyle değilim. Herkese kanım ısınmaz seni ilk görüşte kendime yakın hissettim." Tam bir şey diyecektim ki birisi Hazan diye bağırmaya başladı. İkimizde birbirimize baktık. Bu da kimdi şimdi ?