1

50 9 15
                                    



~Louis~


Merdivenleri ikişer ikişer inerken aynı zamanda papyonumu düzeltmeye çalışıyordum. Daha bir saat önce haberim olduğu düğüne ne kadar çabuk hazırlanabilirdim ki?
Aynanın karşısına geçip elimi az önce yanlarını jölelediğim saçlarımın jölesiz kısmından geçirdim. Hafifçe yana doğru yatırdıktan sonra ceketimi de düzeltip aynanın karşısından çekildim ve annemlerin yanına ilerledim. O da benim gibi acele ediyor olmalıydı -ki o bir kadındı ve ben ne kadar yarım saat içinde hazırlanmış olsam da bu onun makyajını yapma süresi bile değildi.

Nihayet evden çıkabildiğimizde arabaya atlayıp diğerlerinin gelmesini bekledim. Geç kalmak istediğim son şey annemin kuzeninin oğlunun düğünüydü. Evet, bu benim için cidden çok ama çok önemli bir düğündü (!)
Babam sürücü koltuğuna geçtiğinde kardeşlerimin ve annemin arabaya binişini izleyip beklemeden gaza bastı. Çok uzak olmayan salona gelince arabadan inip içeri girdim. O çocuk ile fazla samimi değildik. Daha ismini bile bilmiyordum, zaten buraya da annemin zoruyla gelmiştim.

Kimseyle konuşmayıp boş bir masaya ilerlerken gözlerimi etrafta gezdirdim. Tandığım veya yakın olduğum kimseyi göremeyince hayal kırıklığıyla gözlerimi tekrar hedef noktam olan masaya çevirdim. Boş gördüğüm sandalyeye sonunda oturabildiğimde derin bir nefes alıp olan bitenleri izledim. Eminim az sonra dans edilecekti ve birileri beni dans etmem için zorla ayağa kaldıracaktı. Daha sonrasında en sevdiğim yer; pasta kesimi. Gelmemin bir diğer nedeni de pastaydı. Tanrı aşkına... Pastayı kim sevmezdi ki?

Yanımdan elinde tepsiyle bir garson geçerken tam elimi içecek almak için uzatmıştım ki, adam yanımda durup masama bir kağıt koyunca elimi geri indirdim. Kaşlarımı çatıp önümdeki zarf içinde olan kağıdı yaklaşık on-yirmi saniye izledikten sonra bunun gereksiz olduğunu düşünüp zarfı elime aldım. İçindeki kağıdı yavaş yavaş çıkartmaya başladığımda kağıdın mavi olduğunu fark ettim. Zarf ile işim bittiğinde masanın üzerine geri bırakıp kağıdı açtım. İçindekiler merakımı daha da arttırırken yazıyı okudum.


'Hey Louis. Tek başına kaldığını görebiliyorum... Üzüldüm doğrusu... Senin gibi bir çocuk yalnız kalmamalı... Bu arada, kağıdın rengini fark ettin mi? Tıpkı senin gözlerin gibi. Belki de bir daha ki sefere yeşil yaparım, ha? İyi eğlen Lou.'


Şaşkınlık ve korkuyla etrafıma bakındım. Hangi geri zekalı benimle oyun oynuyordu? Komik miydi yani? Komik olsa gülmez miydim?
Yakınlarımda şüpheli birini göremediğimde geri önüme döndüm ve tırnaklarımı yemeye başladım. Bu da neyin nesiydi?
Sanırım bu gece tırnaklarım bitecekti.


*

love, H xX

Letters // larryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin