STAR DUST HİGH SCHOOL ( RYEORA )

PART 2 (ONA AŞIK OLDUN!)

- Merhaba ben kayıt yaptırmaya gelmiştim.

- İsminiz?

- Kim Ryeo Wook. Ah yani Lee Ryeo Wook.

- Lee Min Ho' nun kardeşi?

- Evet o benim.

- Hoşgeldiniz seyahatiniz iyi geçmiştir umarım.

- Huh? Ahh Evet teşekkürler.

- Kayıt belgeleriniz elime ulaştı. Bay Lee' nin isteği üzerine sizi abinizle aynı sınıfa yerleştirdik.

- Abi? O benden 3 ay küçük.

- Oh! Özür dilerim cildiniz çok taze duruyor bu yüzden karıştırdım.

- Sorun değil.

Lee Ryeo Wook sınıfına yani A-3 e doğru yöneldi. Koridor onun ayak sesleri ile yankılanıyordu. İçinde korku vardı çünkü bu işe nasıl bulaştığını ve nasıl çıkacağını bilmiyordu.

FLASHBACK...

- Ne!? Bu imkansız!

- İmkansız diye birşey yoktur. Bunu anlamış olman gerekirdi.

Ryeowook' a doğru gülümseyerek söyledi Ah-Ra. Ryeowook ve Ah Ra bakışırken içeriye elinde ki kağıtlarla koşarak Minho girdi. Ah-Ra ve Ryeowook, Minho'ya doğru baktılar. Minho yanlarına ulaştığında ağzındaki büyük gülümsemeyle konuşmaya başladı.

MH - Evraklar tamam geriye sadece babam kaldı.

RW - Siz ciddi misiniz?

AR - Babanı ikna edebileceğine emin misin?

RW - Heey! Ben hala burdayım.

MH - Biraz zor olacaktır ama eminim ki kabul edecektir.

RW - Size diyorum duymuyor musunuz?

AR - Bu harika, o zaman sadece Ryeowook' un ailesi kalır.

RW - KESİN SESİNİZİ!!!

Minho ve Ah-Ra şaşkınlıkla Ryeowook' a döndü. Ryeowook derin bir nefes aldı ve Minho ile Ah-Ra' ya döndü.

RW - B-ben bunu yapamam.

AR - Evet doğru bunu kimseye güvenemeyen, herkesten korkan ve çekinen , ayrıca kendini bilmeyen bir hadsizin söylediği her kelimeye inanan saf Kim Ryeowook yapamayabilir. Ama Star Dust High School' un birinci varisi, sivri dilli, kızları kendine hasta eden, kimsenin dediğini umursamayan, sadece kendini düşünen Lee Ryeowook yapabilir.

Ahra dediklerini her ne kadar gaddarca bulsa da umursamadı.  Çünkü içindeki küçük yaramaz kız onun artık incinmesini istemediği için herşeyi kabul görmüştü. Bu savaşı kazanmak istiyordu.

Minho şaşırmış bir şekilde Ahra' ya bakıyordu.

Üçü için de çok tehlikeli bir oyundu. Ama onlar tehlikeyi umursamadı. Çünkü bu onlar için bir oyun değildi,  sadece kazanmaları gereken bir savaştı. Kalpleri taştan bir duvar örmüş insanların kalplerinin yeniden atmaların sağlayacak olan tek anahtarı almaları gerektiğini düşünüyorlardı.