Kapak için kelebek yazarıma teşekkür ediyorum.. mervenurdemirtas :*
Kapıyı aralayıp arkasından ona yaklaştım. Telefonuyla ilgileniyordu ve traş losyonu kokuyordu. Ne yaptığına bakmak için sessizce başımı öne eğdim. Telefonunda bazı fotoğraflara bakıyordu. Fotoğrafları daha net görebilmek için biraz daha yaklaştım. Görüntü netleşince ne olduğunu anladım. Omzuna dokundum ve aceleyle telefonunu cebine atışını seyrettim. Gözleri beni bulduğunda kıkırdadım. Yanına otururken elimi omzundan çekmemiştim.
"Tanrım biliyordum!"
Teslim olmuş gibi ellerini kaldırdı.
"Tamam beni yakaladın dostum."
Gülümsedim.
"Aslında biraz farkındaydım."
Kaşlarını kaldırıp bana baktı.
"Demi. Biraz mı?"
Omzuna vurdum.
"Tamam, o kızı hala deli gibi sevdiğini biliyorum işte."
Gözlerini ellerine odakladı.
"Eh işte. Deli gibi değil ama öyle de deni..."
Sözünü kestim.
"Geçen gün sorduğumda neden inkar ettin? Kızın fotoğraflarına neredeyse on saat boyunca bakıyorsun."
Sesi biraz ciddileşmiş ve yükselmişti.
"Ben daha bunu kendime bile yeni itiraf ediyorum Demi."
Kaşlarımı çattım.
"Kızı sevdiğini mi kendine yeni itiraf ediyorsun? Hadi ama Nick. Bir yıldır kendi kendine aşk acısı çekiyorsun."
Gözlerime baktı.
"Sen sanki çok farklısın. Her gün o lanet olası tur otobüsünü hıçkırıklarınla inlettiğini bilmiyoruz sanki!"
Gözlerimi devirdim ve ona çevirdiğim yönümü dümdüz duvara yönelttim.
"Alakası yok."
Güldü. Alaylı bir şekilde.
"Alakası yok mu? Odanın kapısı kapalı olmasına rağmen hıçkırıklarınla yeni ritimler yaratıyorsun.".
Tekrar güldü, bu sefer samimi bir şekilde ve devam etti.
"Tanrım! Öyle içli ağlıyorsun ki.."
Yüzüme baktı. Ben de ona baktım.
"Diyorum, bu adam ne yaptı da bu kız hala vazgeçemiyor."
Yüzündeki gülümseme kayboldu.
"Ben onun yaptığı neyi yapamadım da bir daha hiç şansımız olmadı"
Gözleri uzaklara dalmış gibiydi ama parmaklarına bakıyordu.
Ona biraz yaklaşıp başımı omzuna koydum.
"Nick sen harika biriydin. Wilmer'da öyle. Ben onunla altı yıllık bir ilişki yaşadığım için mutluyum. Emin ol Olivia'da seninle geçirdiği her saniye için birkez olsun pişman olmamıştır."
Omzunda olan başıma, başını yasladı.
"Ben sadece... Bilmiyorum. Onu özlüyorum ama onu geri istemiyorum."
Kırgın bir şekilde gülümsedim.
"Çünkü gururun var."
Başını, başımın üzerinden kaldırdı. Biraz eğilerek yüzüme baktı.
"Sen neden geri dönmek için bir yollar aramıyorsun? Sizin külleriniz daha yanıyor hiç değilse."
Dışarıya sıkıntılı bir nefes verdi.
"Bizim gibi çoktan rüzgarda savrulmadınız."
Başımı kaldırıp yüzüne baktım. Başı eski yerini almıştı.
"Çünkü Nick. Benim de gururum var ve o, o küllerin üzerine su döktü mü bilmiyorum bile."
Cümlemin sonunda omuz silkmeyi unutmamıştım.
Ayağa kalkıp aynanın karşısına geçti. Hayranların sesi dışarıdan buraya kadar geliyordu. Aynada yeni kesilmiş saçlarını ve ufak ufak çıkan sakallarını kontrol etti. Oturduğum koltuktan ona bakarken konuştu.
"Eh" dedi omuz silkerken.
"Nerden bileceğiz ki. Bilemeyiz."
"Öyle." Dedim onu izlerken.
İlk onun sahnesi vardı ve bu yüzden hazırlık yapmak zorundaydı. Rahat rahat hazırlanabilmesi için ayağa kalktım. Odanın kapısına doğru ilerlerken duymasını umduğum ses tonuyla konuştum.
"Gururu siktir et Nick. Seviyorsan daha fazla geç kalma."
Kapıyı açmış, tam çıkacakken sesini duydum.
"Demi, seviyorsun. Gururu ne kadar zamandır önemsiyorsun ki?"
Kapıyı kapatırken başımı odanın içerisine uzatıp gülümsedim. Ortamı biraz olsun neşelendirmeliydim. Yoksa koşa koşa gidip Wilmer'ı arayabilirdim.
"Dostum, kendine gel. Biz bu değiliz. Hadi sahneye gidip herkesin kıçını tekmeleyelim."
Onun da morale ihtiyacı vardı. Sabahtan beri somurtuyordu. Kapıyı kapatıp koridorda ilerlerken neşeli sesini duydum.
"Gidip onlara Nick Jonas kim göstereceğim. Evet!"
Koridorda yürürken gülümsedim. Cümlesinin sonunda "yeah" diye haykırmayı unutmamıştı.
Aşk acısı çekmek için fazla neşeli insanlardık. Aşkı unutmak için de fazlasıyla güçlü bir hafızamız vardı. Soyunma odama girmeden önce sordum kendime.
'Gurur olmasaydı sahiden, başka bir bahane bulabilir miydik?'
Cevap basitti. Çok basit.
'Korku. Korkuyorduk. Tekrar parçalanmaktan korkuyorduk.'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Be strong, friend
Fanfiction"Suçumuz ne ki?" Dedi kızarmış gözlerini gökyüzüne dikerek. Yıldızlara baktım. "Sanırım sevmek" dedim titreyen sesimle. "Sanırım sevmek dostum."