YAKALI BİR ÖNLÜKTEN TAKIM ELBİSEYE

119 20 34
                                    


    Arabanın camından bir daha hiç görmem sandığım insanlara dil çıkardığım zamanlardı; her şeyin yolunda olduğunu düşündüğüm, yorulmak bilmediğim, hayallerimin sınırsız olduğu... Pek tabii küçükken özgürdüm. Birisi bileklerimden tutup döndürüp uçururdu beni, ne de hoşuma giderdi, sanki kanatlarım varmışcasına... Her geçen gün yaşlanmaya gör, kanatlarımızı koparıyor zorunlu olunan büyüme. Gelen her bir yılla bir sorumluluk daha koyuyor sırtımıza hayat , artık uçurmaya kimin gücü yetebilir ki? Kanatlarım gitti evet, ama ayağıma sahip çıkma zamanı. Direnecek ayaklar lazım şimdi bana; sağlam, üzerinde dik durabileceğim ayaklar... Çabalayacaksın bunun için yoksa diz çökmeyi olağan kılarsın. Çok yolum var çok... Kendinden emin topuk tıkırtıları gelene kadar çalışılacak aksi halde düşmeye mahkum bedenim. Düşmek sorun değil elbet kalkılır, sorun olan kimse küçükken ki gibi düştüğümde kucaklayıp kaldırmayacak. Her şeyi geç, artık öpünce geçmeyecek yaralarım olacak. Bırak olsun yara izleri hatırlatır yanlışları...Hatta mümkünse çok yaralan arttır artık hayata bağışıklığını. Şu da var ki yara almamı istemeyecek çevremdeki hayli bilge şahsiyetler. Herkesin öğüt verme çabaları da olacak tabii. Hadi ya ben bir mazoşist isem ve bu yolu dizlerim kanayarak gitmek istiyorsam? Yani adamım yaralarını bile seveceksin! Tamam, çirkin olup rahatsız etsin ama geçecekler ta ki sen yürümeyi öğrenince. Diyelim ki öğrendin dokunma artık, üstü kabuk tutmuş bir yarayı şimdi tekrardan kanatmak aklı selim olanın yapacağı iş değil. Hiç oralı olmaya gör bir bakmışsın düşmüş o kabuk. Bu senin yeni yaralar açmana bir fırsat mı sence yoksa temiz sayfalara yönelten minik bir uyarı mı ? İşte tam da bunu sen bileceksin. Yeni yaralarda açabilirsin fakat şunu unutma yara ne kadar kabuğunu atsa mutlaka izi kalacaktır...

TAKIM ELBİSEYE GİDEN YOLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin