SENİN YOLUN

46 12 2
                                    


    Asla 'yürümeyi öğrendim ben' telkinlerinde bulunma kendine çünkü o an burnun havalarda gezerken, ayakların yerdedir ve ufacık bir taş bile seni alaşağı edebilir.  Ya da 'ben bir türlü düşmeden yürüyemiyorum' sızlanmalarını da yapma. Şöyle düşün ki belki de tek sorun sen değilsindir. Yol da bozuk olabilir veyahut da aslında o yol sana ait bir yol değildir .Bunu okurken kendi yolunu düşünüyorsundur... Doğru yolda mıyım acaba değil miyim?  O kadarını bilemem ama ne kadar yol kat etmiş olsan bile eğer içinde bir şüphe varsa, hiçbir zaman hiçbir şey için geç değildir ve hiç kimseyi ilgilendirmez. Çünkü bu senin yolun ve bunu yalnızca senin zaman diliminde kat edebilirsin.  

 Buraya kadar tamam, fakat şöyle de bir durum var ki kimse taşlı kurak topraklarda yürümeyi istemez. yoluna her bir gün bir tohum atmalısın yada attığın tohumları sulamalısın.Sonra bir bakmışsın  tohum almayla bile uğraşmayacaksın, topladığın meyvelerin çekirdeklerinden devam edecek bu döngü.Her  gününü dolu dolu geçir. Ufacık bir aksilik bu bahçeyi kurutur ve zarara uğrarsın.                  

    Hiçbir şeyi son zamana bırakma çünkü yalana gerek yok bir birimiziz şurada, herkesin iki bacağı, iki kolu var kapasite belli yani zorlarsan yolun başında oturur kalırsın. İyisi mi ki düzgün yavaş ve sindirerek git . Unutma intizam asla insanı yormaz, insanı yoran şey kargaşadır; fiziken aklen veya ruhen... Elini korkak alıştırma her gün mutlaka kayda değer bir şeyler kat kendine. Elbet bunu yapmak seni yormaz, ki zaten emin ol %100'ünü bile kullanamadığımız bir beyni yorman pek de mümkün değil yani.

    Velhasılıkelam ilk olarak zaman ve mekanı oturtmalısın hayatında sonra şahıslar ve olaylar dahil olmalı. Bu kastettiğimin aksi bir durumun varsa ilk başlarda bu sana pekte sorun oluşturmayacaktır fakat bu kargaşa bir gün patlak verecektir ve bu patlağın onarılması bir kaç yaşını alacaktır. Bir kaç yaşta yaşanılacak anılar, üzüntüler, mutluluklar inan ufacık bir toy yanlışlığına heba edilmeyecek  kadar değerli. Bugün Türkiye'de her sekiz dakikada bir kişi ölürken, bir kaç yaşın ne kadar değerli olduğunu uzun uzun anlatma gereksiniminde bulunmayacağım. Yapmamız gereken ortada; her şey intizam içerisindeyken bizim hayatımız gelişi güzel olmamalı. Sabırla uğraşıp  yapacaksın sonra keyfini çıkarmak kalacak tıpkı küçükken çekirdekleri tek tek çitleyip ağzımızda biriktirip hepsini birden yemek gibi, teşbihte hata olmaz. Sonunda hazzı büyükse sabretmeye mecburuz... 

  Ama  şöylede bir lüksümüz var ki her sorumluluğu tam yapmak zorunda değiliz. Düşün ki bir dereden geçeceksin ve bir sürü taş olsun. Karşıya geçmek için her taşa basman gerekmez. Sana sağlam ve bir biriyle bağlantılı taşlar gerek. Hepsine basman zaten olanaksız, sen yeter ki bastıklarına sağlam bas, sonuçta elbet karşıya geçeceksin. Tabii burada ki tek temennimiz ıslanmadan geçmek...


TAKIM ELBİSEYE GİDEN YOLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin