DUVARLAR

34 2 2
                                    

Hayatını düşündü eve giderken. Aslında eskiden ne kadar mutlu bir kız olduğunu hatırladı. Bu soğuk görüntünün altında yatan, sanki dünyanın en önemli hazinesi gibi üzerine tonlarca kilit vurulmuş , dünyanın en masum bir şekilde yatan kız çocuğunu sadece arada bir nefes alması için dışarı çıkarır arkadaşı seline  gösterir gene eski yerine saklardı. Hayatın sadece bu kızlara mı bu kadar sert davrandığı bilinmez ama hayat bu genç kıza hiç acımamıştı. Daha ayağı kalkmasına fırsat vermeden defalarca hırpalamış, oradan oraya savurmuştu. Daha küçücük bir çocukken bile fırtınaların esiri olmuş, hayata 1-0 yenik başlamıştı.
Belki bir umut korunurum diye insanlarla arasına kalın duvarlar örmüş, biraz da olsa dinlenmişti. İnsanlar o duvarların arkasındaki aciz kızı görmesin diye kat kat duvarlar örüyordu. Her seferinde umut ediyordu duvarları yıkılmasın diye. Belki duvarlar azken yıkılsaydı atlatırdı ama bu koca enkazdan sağ çıkma olasılığı yoktu. Ördüğü ilk duvarın arkasına selin i koymuştu. O kadar kötü durumdaydı ki hayattaki en yakın ve tek arkadaşıyla arasında bile duvar vardı ama bu duvar innceydi, diğerleri gibi kalın değildi.5 yaşında başladı duvar örmeye. 12 yaşına kadar sadece ilk duvarını örmüştü. Her şey ondan sonra oldu zaten. 12 yaşında mahkeme duvarlarının diplerinde beklerken insanların ona acıyan bakışlar altında kalın kalın duvarlar ördü. Bir daha o aciz bakışlar altında kalmamak için,hayatın acıtmalarından kurtulmak için. Keşke sadece mahkeme duvarının dipleriyle kalsa hikayesi. Her yerde devam etti bu bakışalar. Her yerde insanların ona garipsiyerek bakması.
Şimdi düşünüyordu da 13 yaşındaki bir kızın hastane koridorun da yürümesi ne kadar korkunç olabilirdi ki. Oradaki anneler çocuklarını arkalarına sakalyıp yavaş yavaş oradan uzakalaşırdı. O delici bakışları atarak. Sinir krizi geçirmiş biri ne kadar korkunç olabilirdi ki (!). İşte birkaç yüz tane duvarda hastaneye ilk gelişinde örülmüştü. Diğer gelişlerini saymıyorum bile.Başka bi anıya atladı sonra.14 yaşında karakolun nezarethanesindede hayatı böşvermişçesine oturan bir kız. Yüzünde birkaç çizik,ellerinde birine vurmaktan oluşan morluklar ve kızarıklıklar. Aceleyle sarılmış bir adet sargı bezli kol. Nezarethanedeki bayan polisin itici bakışaları. Dövdüğü kızın komaya girmiş olduğunu konuşan yan taraftaki çiçekçi kadınlar. Ve en büyüğü ise 2-3 duvar arkada korku dolu bakışalarla bekleyen selin. İşte bilmem kaç tane daha duvar sadece karakola ilk gelişinde örülmüştü.
Daha sonra ise kızın soy adını duyup titreyen elleriyle.parmaklıkların kilidini açamya çalışan bayan bir komiser gözlerini çevirdiğinde karşısındaydı. Kapıdan çıkarken arkasına bakmıştı,daha sonra defalarca geleceği,binlerce suçluyu barındıran,defalarca onun soy adını söyliyip de çıkacağı yere ;nezaretheneye. Sonra Selin in yanına yürüyüp ona gitmeleri gerektiğini söylemişti.
Bugün ün daha ne kadar berbat geçeceğini düşünürken gittiği okulun bile ona ait olması gerçeği yüzünü buruşturacağı bir gerçek olarak kendini hatırlattı. Okula girerken korkudan yüzüne bakamayan suratlar ,ona ve şekline özel masalar ,öğretmenlwrin ondan korkarak ders anlatması,okula yeni gelenlerin ona atarlanıp sonra dayak yemesi,hakkında dönen dedikodular ve en önemlisi üstünde nefret ettiği ailesini hatırlatan soy adının yazılı olduğu bir okul tabelası. Bu lanet şeyi her gün görmek zorundamıydı sanki.
Okul hayatı böyle geçiyordu işte. 

Eve yürürken bunları düşünmüştü işte. İçi cayır cayır yanıyordu bu düşüncelerinden dolayı. Eve girerken kapının yanındaki aynaya baktı.
Günlerdir uyumadığını belli eden gözleri kızarmış ve içe çökmüştü. Mosmor göz altları durumu iyice beter kılmıştı. Soluk beyaz teni durumu iyice arttırmıştı. Dağılmış atın sarısı saçların arasında kalmış; donuk ve soğuk bakan gözler sinirlendiğinde parlak lacivert olmasının dışında eski soluk mavi rengine geri dönmüştü. Spor ayakkabılarının bağcıkları bu yükü kaldıramıyormuşçasına kendini salmış,açılmışlardı. Bacaklarını sarmayan bol siyah eşefman ince uzun bacaklarını iyice ince ve cılız göstermişti. Üzerindeki lacivert tişörtün üstünde duran beyaz renkli kurt  sanırım tek renkli şeydi. Üzerine alınmış ince koyu yeşil ceket ise ona 2 beden büyüktü. 9na mini bir elbise gibi olmuştu. Ellerini ceketinin cebinden çıkardı. Ellerine baktıktan sonra yüzünü buruşturdu. Parmakları kıpkırmızıydı. Avuç içleri ise tırnak izleriyle kaplanmış kanlı bir mekandı.

Başını iki yana sallayıp bu görüntüleri kafasından atmaya çalıştı. Evin üst  katına ulaşan merdivenlere baktı. Üst kattan kapı sesinin gelmesi Selin in uyumaya gittiğinin göstergesiydi. Omuz silkti. Neredeyse her gün böyle geçiyordu. Selin in onun üstüne gelmemesine kızmıyor aksine üstüne düşülmemesi hoşuna gidiyordu.
Merdivenleri ağır adımlarla çıktı. Cumartesi sabahının rezil olduğunu hatırlatınca okkalı bir küfür mırıldandı. Sanırım küfürler olmasa genç kız da olmazdı. Siyahlarla kaplı odasına gelince buranın bir genç kız odası olduğunun anlaşılması kaç yıl sürerdi acaba diye düşünmeden edemedi. Yatağına doğru ilerleyip ceketini çıkardı. Göz kapakları ağırlaşıyordu. Kaşları çatık bir şekilde uykuya da bir süre sövdü.
Bir süre sonra kendini hiçte huzurlu olmayan bir uykunun kollarına bıraktı
 

LÜTFEN OKUYUN LÜTFEN OKUYUN

Uzun bir süreden sonra tekrar yazmaya başladım. Okul değişikliğin falan oldu o yüzden yazamadım. Umarım hikayemii beğenirsiniz. Biliyorum kısa yazdım ama wattpade giremiyorum. Hikayeme yorum ve oy vermek sizin için küçük bir saniye hayatınızdan çalsa da benim hayatıma bir o kadar çok mutluluk katar. Umarım oy verir ve yorum yaparsını. Bunları yaparsanız çok mutlu olurum , çok az da olsa okuyucuların var diye sevinirim. Belki bu sayı bazılarına çok çok az gelebilir ama benim için kitabımı bir çift gözün görmesi bike harika.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 30, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

KABUSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin