-BÜYÜK PATRON-

12 0 2
                                    

-gelmeyi düşünüyor musun?

-evet. gözlerimi devirdim günlüğümün kapağını kapattım.

- X çok kızgın J..

-birazdan geliyorum idare edemez misin?

-hayır . dedi Emilie.

  günlüğü yatağın altına saklayıp odadan çıktım. Bahçeye çıktığımızda herkes bize bakıyordu. Yavaşça ve birazda utanarak içlerinde ilerledim .

-seni yiyecek gibi bakıyor derken hafif yutkundu trex.

- ondan korkmuyorum.!

- tabi ki de korkuyorsun gözleriyle bile iki üç kişiyi yiyebilir. dedi Emilie  sonra da karnında ki bebeğe bir şeyler fısıldadı. X;

-herkes burada mı?

- buradalar efendim. derken korumanın gözlüğünden hepimizi izleyebildiği izlenimine kapıldım.

 Ona dikkatli baktığım anda gözlüğünü kaşlarına doğru kaldırıp sert bir ifadeyle bana baktı. Etrafıma bakındım. Kesinlikle bana bakıyordu. Bir anda çok ürktüm ve hemen bakışlarımı kürsü de konuşan X'e yönelttim.

- Bugün sizlere Peter Androw'u tanıtacağım. Sözü ona bırakıyorum. X bir hücreye gözlerini dikmiş öylece bekliyordu. Hepimiz merakla hücreden kimin çıkacağına bakıyorduk. Kısa bir sessizlikten sonra Peter Androw dışarı çıktı. Orta yaşlıydı  kürsüye doğru hepimizi selamlayarak çıktı. 


- merhaba . Şimdi hepiniz benim kim olduğumu merak ediyorsunuz ve tabi nereden geldiğimi. Trex;

-ben daha iddialı bir giriş hayal etmiştim . dedi sessizce kulağıma.

- Bu adam nasıl buraya geldi?. dedim sessizce.

-bence bu adam hepimizle oyun oynuyor. Baksana şuna tam bir pislik suratına sahip.

 Peter bir anda konuşmasını yarıda kesti ve Trex'e bakarak ''pislik mi ben yakışıklı olduğumu sanıyordum'' dedi. Trex kekelemeye başladı bir anda korkudan ne yapacağımızı bilemez olduk. Peter sırıtarak konuşmasına devam etti. Korkudan konuşamıyordum. Düşüncelerim karmakarışıktı eminim ki Trex'de de aynı etkiyi bırakmıştı bu adam. Bizi nasıl duyabiliyordu bunu aklım almıyordu. Buraya getirildiğimiz günden beri en ilginç olanların en ilginciydi bu olay. Hava da asılı duran lambayı veya X'in  bize içirdiği ilaçların bizi üç gün uyutup öldürmemesi bunların hepsi bütün ilginçliğini gözümde yitirmişti. Çok ama çok garip şeyler dönüyordu burada. Trex'le birbirimize aynı korkulu ifadeyle bakıp mutlaka konuşacağımıza dair gözlerimizle anlaştık.Peter;

- hepiniz burada olduğunuz için çok şanslısınız. Sizler özel insanlarsınız . derken gözleriyle bir noktaya doğru bakıyordu. Baktığı yerde güney koreli ikizler vardı. Hiçbirimiz bir şey anlamadık tabi. peter;

-kaçmayı düşünmeniz cesaretinizi gösterir tabi bu görünürde iyi gözükebilir fakat ölüm cesaretinizi kırabilir dikkati olun.! İkizler;

-aaa ...ıı . hiçbirşey diyemediler kekelemekten başka. Hepimiz çok korktuk. Düşüncelerimizi okuyabiliyorlardı. Biz neredeydik?... Çıldırmak üzeredeydim. Gözlerim Nokta'yı aradı. Böyle durumlarda nedense ortalıkta hiç gözükmüyordu. Yine yoktu fark edilmemişti üstelik. Yine dayanamayıp;

-neden buradayız ? dedim. Peter;

-yakında öğreneceksiniz. dedi ve  sırıttı. Ürktüm .UFO'ya benzeyen bir şeye bindi. Bindiği şey o kadar hızlı çalışıyordu ki bir anda uzaklaşıp ortadan kayboldu. Herkes hücresine dönmeye başladı. Ben geri de kalarak o şeyin arkasından bakıyordum. Bu nasıl mümkün olabilirdi? Ailemi hatırlamıyordum ama  geldiğim yerde bunun gibi taşıtlar ya da uçak her neyse ondan yoktu. Bunu hatırlayabiliyordum. Burada neler dönüyor bulmalıydım. Tam arkamı dönerken  bir şeye çarptım.

-heyy sakin ol. derken sinirlerimi bozan X'di.

-fazla kurcalıyorsun dikkatli ol derken üzerimde korkunç bir baskı hissettim. Bakışlarıyla bile insanları öldürebilir derken bunu mu kastediyordu Trex?

-Bir şey kurcaladığım yok ! dedim ve geçiştirdim.

-umarım .dedi çenesini ovuşturarak.  Ona sinirli olduğumu belirten bir bakış attım ve hemen oradan uzaklaştım. Arkama bakmamaya çalışıyordum. Benden şüpheleniyor mudur acaba diye düşünürken arkama bakma isteğimden kendimi alamadım.

 Hala bana bakıyordu hemen kafamı çevirdim. Hızlıca yürümeye başladım o anda sol tarafımda kalan  hücreden bana soğuk bakışlarıyla bakan  noktaydı. Ayakta dikilmiş bana bakıyordu ve onu gördüğüm anda perdesini kapatıp içeri girdi. Buz gibi bakışları ne demek istiyordu? Bir derdi vardı bu çocuğun ama neydi?. X hızlıca ve bana bakarak hücrelerin arasında kayboldu. Ben de hücreme daha hızlı adım atarak ilerledim.


Tohum iziHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin