"Ya bunlar beni neden dünyaya getirdi ki zaten! Neden böyle davranıyorlar? Ben onların kızıyım ya. Kı-zı-yım. İnsan hiç evladına böyle davranır mı?" diyerek hıçkıra hıçkıra ağlarken odanın kapısı zorlandı ama ben kapıyı kilitlemiştim. Kimseyi görmek, kimseyle konuşmak istemiyordum.
Kapının arkasından ağabeyimin sesi geldiğinde kapıya doğru yönelip, "Yanında biri var mı?" diye sordum. Ağabeyim, "Yok, açabilirsin." dediğinde anahtarı yavaşça çevirip, kapıyı sessizce açtım. Ağabeyim meraklı gözlerle bana bakıyordu. Ben de ağlamaktan kan çanağı olmuş gözlerimi devirip yatağa oturdum ve halının desenlerini incelemeye başladım. Ağabeyim kapıyı kapattı ve tekrar kilitledi. Yatağa oturup o da bana eşlik etti. İkimizde aval aval yere bakıyorduk.
Ağabeyim sessizliği bozup, "Senin ne hissettiğini anlamaya çalışıyorum da.. Ne kadar çalışsam da tam olarak anlayamayacağım. Sana gerçekten köle gibi davranıyorlar. Öz anne, babanın sana böyle davranmasının ağırına gidiyor olması çok normal. Ama sen artık çok büyüdün. Güzel mi güzel bir genç kız oldun. Alara sen artık 19 yaşındasın. Yani bunların üstesinden gelebilecek, dayanacak yaşa ulaştın." dedi ve ben o anda ağabeyimin mavi gözlerine masumca bakmaya başladım. O da bana bakarak gülümsedi ve başımı göğsüne yasladı. Daha çok ağlamaya başlamıştım. İçimi döküyordum can parçama.. Bilse bile anlatıyordum her şeyi rahatlamak amacıyla.
O sırada telefon çaldı ve arayan Gamze'ydi. Gözyaşlarımı silip, boğazımı temizledikten sonra aramayı kabul ettim, "Alara ne haber?" dediğinde "İyiyim." demiştim fakat sesim biraz titremişti.
Gamze anlamış olacaktı ki, "Alara sen iyi misin? Sesin bir tuhaf geliyor. Ağladın mı sen? Yine ne yaptılar!" dediğinde tekrar bağıra bağıra ağlamak istiyordum.
"Gamze. Ağabeyim çağırıyor, kapatmam lazım. Sonra konuşuruz, hoşçakal!" diyerek telefonu yüzüne kapattım.
Ağabeyime, "Uyumak istiyorum. Başka bir şey yoksa, beni yalnız bırakır mısın lütfen?" dedim. Ağabeyim, "Var." dediğinde beklemiyordum. Tekrardan "Bir fikrim var." dedi. Meraklı meraklı ağabeyimi bakarken, "Ayrı eve çık. Eylül ve Gamze'yle buraya pek yakın olmayan bir yerde, güzel bir ev tutun." dediğinde tepkisiz kalmıştım.
Eylül'e de evde yaşadıklarımı anlatınca aynı fikri sunmuştu. Aslında benim için çok iyi olurdu ama gitmek istemeyişimin tek sebebi ağabeyimdi. Canımdı o benim. Onu bırakıp nasıl gidebilirdim ki? Diye düşünürken, "Ağabeycim beni düşündüğünün farkındayım. Bende çok isterim bu iğrenç evden kurtulmayı ama..." derken gözümden bir damla yaş süzüldü. Anlamış olacak ki, "Beni boşver, sık sık görüşürüz biz. Onu dert etme Bizi kimse ayıramaz. Tamam mı? Buna izin vermem." dediğinde içimdeki gitme hissi daha da artmıştı. Kumbaramda çok yüklü bir miktarda para vardı zaten. On üç yaşımdan beri elime ne geçerse kumbarama atıp, paraları biriktiriyordum. Eylül ve Gamze'nin de kenara attıkları biraz para vardı. Ağabeyime kocaman gülümseyip, yanağına da oldukça sulu bir öpücük kondurdum. Telefonu elime aldım. Eylül ve Gamze'yi üçlü konuşmadan aradım. Ve heyecanlı bir şekilde bağırdım.
"Hazırlanın! Gidiyoruz buralardan."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON KAT
Mystery / ThrillerÜç kız arkadaş çabalayarak aynı üniversiteyi kazanmayı başarırlar ve beraber aynı evde kalmayı düşünürler. Şehri keşfetmeye, ev bakmaya giderler ve bir apartman dairesi bulurlar. Sonuncu kattır. Fakat ev sahibi evde eskiden yaşananları anlatır. Bira...