2. Bölüm

35 3 4
                                    

"Ee şimdi ne yapıyoruz?" dedim taksiyle yol alırken. Ağabeyim, "Kızlar ilk olarak, bir ev bulana kadar benim bir arkadaşımda kalabiliriz. Otele para harcamak saçma olur. Arkadaşımla konuştum ve kabul etti. Ne dersiniz?" dedi sıkkınlıkla. Gamze, "Arkadaşın erkek mi?" diye sordu merakla. "Evet, ama iyi birisidir. Sorun olur mu?" derken gözlerini merakla açtı. 

Bu arada söylemiş miydim bilmiyorum ama.. Gözlerini pörtletince çok tatlı oluyor o mavişler. 

"Yani sen öyle diyorsan sorun yok." dedi Gamze ama pek mutlu olmamıştı. Her halinden belliydi. "Bana soracak olursanız.. Ben de kabul ediyorum mecbur. Paramız otele harcanamayacak kadar az." derken, biraz istemeyerek söylemişti bunu Eylül de. Sonuçta tanımadıkları, yabancı birisinin yanında kalacaklardı. Erkekti üstelik.

Ağabeyim taksiciye sağ arka cebinden çıkarmış olduğu hafif buruşmuş kağıttan bir adres okudu ve "Ağabey bizi buraya bırakırsan.." dedi ve bize dönüp ekledi. "Zaten birkaç gün sonra size ev bulmuş oluruz kızlar. Ben arkadaşımda temelli kalmayı düşünüyorum. Üç tane genç kızın yaşadığı bir evde yaşayamam. Hem sizi, hem beni rahatsız eder." Ben de lafa karıştım, "Beni tabii ki rahatsız etmezsin ama Eylül ve Gamze rahat edemezler muhtemelen. Sık sık bize gelirsin, hatta bazen kalırsın da. Sorun olmaz değil mi kızlar?" diye sordum, olumsuz cevap alacağım korkusuyla. Bu soruma Eylül yanıt verdi. "Bazen kalması benim için sorun olmaz Alara. Ne de olsa ağabeyin. Biz de yıllardır tanıyoruz. Çok iyi niyetli birisi." dedi ve hafifçe göz kırptı. Bunu duyduktan sonra içim biraz olsun rahatladı. Ardından Gamze, "Benim için de sorun olmaz. Yani galiba. Ol-" derken araba durdu ve taksicinin sesi duyuldu. "Geldik. Ben bagajdan bavullarını indireyim. Sonra da ücreti alırım." dedi ve bıyık altından pis pis sırıttı.

Sanki ücreti vermeyecektik! Değişik.

 Hepimiz sırt çantalarımızı da alıp araçtan indik. O sırada bavullarımız sıcak asfaltın üzerine inmişti. Ağabeyim taksicinin söylediği ücreti ödedi ve bize döndü. "Bir daha taksiye binecek paramızın olacağını sanmıyorum." dedi ve sesli bir şekilde güldü. "Olsun. Taksiye binmezsek bir şeyimiz eksilmez değil mi?" dediğimde ben dahil diğerleri de güldü. Eylül, "Aman sanki anamızın karnında taksiye biniyorduk boş verin." dediğinde bir kere daha gülüştük. Sonra ciddiyetimizi topladık. "Ev nasılmış ağabey? Bulalım." dedim ve gözlerimi ağabeyiminkilere diktim. "Arkadaşım evinin yeşil bir apartmanda olduğunu söylemişti. Limit Apartmanı. Beşinci kat." dediğinde hepimiz apartmanlara gözümüzü gezdirmeye başladık

Biri açık diğeri hafif koyu iki yeşil bina vardı tarife uyan. Eşyalarımızı aldıktan sonra şansımızı koyudan yana kullandık ve Limit Apartmanı'nı bulduk. Uzun ve dar mermerlerden ilerledik, kapının önünde durduk ve apartmanı süzmeye başladık. Apartmanın görüntüsü pek hoş değildi. Ama içi farklı olabilirdi. Dışı kötü görünüp, içi mükemmel olan birçok ev görmüştüm. Yanlış saymadıysam bina altı katlıydı. Giriş kapısının yan taraflarında ziller ve üzerine özensizce yapıştırılmış isimler mevcuttu. Ağabeyime "Arkadaşının ismi ne?" diye sordum sıkıldığımı belli ederek. "Serkan Yiğit" dediğinde gözümü hemen zillerin üzerindeki isimlerde gezdirmeye başladım. Bir iki saniye sonra Gamze'den ses duyuldu. "Buldum! Serkan Yiğit işte." derken zafer kazanmışcasına bir kere olduğu yerde zıpladı. "Hadi girelim. Çok yoruldum." diyerek mızıldadım. Ardından ağabeyim ince uzun parmaklarıyla zile bastı. Yaklaşık yirmi saniye sonra kapıdan bir ses geldi. Bu giriş kapısının açıldığına işaretti. En önde ben olduğum için kapıyı hafifçe ittim. Diğerleri de bavul ve çantaları alıp içeri doğru ilerlediler. Bavulları zar zor merdivenlerden çıkardıktan sonra asansörün düğmesine bastım. 

Asansör dördüncü kattan aşağı inerken sessizliği Eylül bozdu. "Beşinci kattı değil mi?" diye sorduğunda, "Evet." diye cevap verdi ağabeyim sessizce. Bu sırada asansör ikinci kata inmişti. Bir süre daha bekledikten sonra asansör geldi ve iç kapısının açılma sesini duyduktan sonra dış kapıyı hızla açtım. Asansör küçük olduğundan bavulları içeri koyup yanına da asansöre tek binmekten korkmayan ağabeyimi de bindirip, Gamze, Eylül ve ben pek gözümüzü kesmese de merdivenlerden çıkmaya başladık. İki katın sonunda hepimiz yorulmaya başlayıp, nefes nefese kaldık. "Lan daha üç kat var, ben pes ediyorum. Siz beni kucağınızda çıkarırsınız." deyip merdivene oturdum. Sonunda Gamze'den mantıklı bir çözüm fikri geldi. "Kızlar buldum. Bence, Alara, ağabeyin eşyaları çıkardıktan sonra asansörü çağıralım. Ben de dayanamıyorum." dedi ve o da merdivene oturdu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 06, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

SON KATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin