Yazar
Hoseok'un Jimin olmadan geçen 15. yıl'ı. Evde oturmuş beklerken kolundaki siyah renkli saatine baktı, saat gelmişti. Ayağa kalkıp asılı olan ceketini aldı ve evden çıkıp yürümeye başladı.Yollar uzun, bitmeyecek gibi.Eline baktı ve burukça gülümsedi.
"Ellerimi bırakma, tamam mı Jimin?"
Yumruğunu sıkıp yürümeye başladı. Her adımda Jimin vardı.İnatçı, meraklı, gördüğü her şeyi isterken büyüğünün elini çekiştiren... Tüm anılar aklına teker teker gelirken ağlamamak için kendini zor tuttu Hoseok.
Ve o yer, o lanetli yer.. Küçük bedeni sonsuza dek Hoseok'tan ayıran yer. Ama bu Hoseok'a göre böyle değildi, ona göre Jimin'i kendi koruyamamıştı. Nereden bilebilirdi ki böyle olacağını? Bilseydi zaten asla adımını atmazdı dışarıya.
"Hyung şeker!"
"Hyung lütfen!"Jimin'in sesi kulaklarına erişince kendini tutamadı Hoseok, gözyaşlarının yanaklarından hızla süzülmesine izin verdi. Küçüğünü çok özlemişti.
Lanetli saydığı yeri geçip parka vardığında salıncağa oturup yavaş bir şekilde sallanmaya başladı. Kafasını kaldırıp etrafa baktığında her yerde Jimin'i görüyordu, koşuşturup kendisinide peşinden koşturan küçüğünü. Kafasını öne eğip gözlerini kapattı ve yavaşça sallanmaya devam etti.
"Hyung şeker alırmısın?"
"Olmaz Jimin, sonra alsak?"
"Hoseok hyung bana hep alıyordu."
Hoseok sesin geldiği yöne doğru baktı.
Bu Jimin miydi? Hoseok'un minik, sevdiği çocuk. Saçlarını turuncu yapmış,kocaman olmuştu."Dünya bu kadar küçük mü? Yoksa ben.. ben çok mu şanslıyım?" diye düşündü Hoseok. Şaşkınlığı bir kenara atarak salıncaktan indi ve şeker almak için koştu. Jimin'in en sevdiği, renkli şekerlerden alacaktı. Şeker satan adamın yanına geldiğinde saygı ile eğildi ve istediği şekerden alıp koşarak Jimin'e ilerdi. Sırtına dokunarak konuştu;
"Jimin?" Jimin arkasını döndüğünde Hoseok ona istediği şekeri uzattı. Küçük olan şekere bakıp kafasını kaldırdı.
"Hyung?"
"Hoseok hyung'un sana hep şeker alır. Yeter ki sen bir daha gitme."
×××××
Destek olanlara çok teşekkür ederim.. Sizi seviyorum~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Crowded ×jihope×
FanfictionKalabalıktan nefret ediyorum, ellerimden kayıp gitmenden nefret ediyorum.