° Saklambaç °

194 15 11
                                    

15/07/2002

Taehyung

"Hadi TaeTae!"

Jimin kolumdan çekiştirerek beni uzandığım koltuktan kaldırmaya çalışıyordu.

"Kalk oyun oynayalıım!"

O yedi yaşındaki bir çocuğa göre fazla hareketli ben ise fazla sakindim. Doğduğumuzdan beri hiç ayrılmıyorduk, babalarımız gibi... Jimin'in ısrarlarına dayanamıyordum. Her seferinde ikna etmeyi başarıyordu.

"Pekala.. Ne oynayacağız?"

Yavaşça uzandığım koltukta doğrulmam ile Jimin'in beni kaldırıp dışarıya sürüklemesi bir olmuştu. Onu her gördüğümde farklı şeyler hissediyordum. Gülümsediğinde tek bir çizgi haline gelen gözlerini görmek için sürekli gıdıklıyordum ve buna sinir olunca daha sevimli oluyor. Dudakları... Dolgun dudakları her seferinde öpmemek için kendimi zor tutuyorum. Cidden! Fazla güzelsin Jimin. Sana bunu söyleyememek canımı yakıyor. Düşüncelerimden kurtulup Jiminin bizi getirdiği yere baktım. Birlikte ilk defa buraya gelmiştik. Yakınımızda fazla yüksek olmayan tepeciğe çıkmıştık. Jimin çimlerin üstüne oturduğunda ben de yanına yerleştim. Güneş batmak üzereydi. Karşımızdaki manzara ile garip bir şekilde gerilmiştim. Jimin ilk defa sessiz bir şekilde yanımda oturuyordu. Tam ağzımı açacakken sesi ile sözcükleri yutmamı sağladı.

"Shh.. Taehyung! Sessizce manzaranın tadını çıkart."

Bakışlarını manzaradan hiç ayırmadan ve çok ciddi konuşmuştu. Dediklerine uyup gözlerimi yüzünden çektim. Kollarımı dizlerime dolayıp güneşi izliyordum. Bir dakika! Jimin bana Taehyung demişti. Daha önce hiç bunu söylediğini duymamıştım. 'TaeTae' 'Taehyungiee' 'Tae!' Ama en çok TaeTae'yi kullanıyordu ve Jiminden duymamın imkansız olacağını düşündüğüm bir kelime 'sessiz' olmak. Delirmiş miydi? Yoksa yediği bir şey mi dokundu? Fazla iyi görünmüyor hasta mı acaba? Yanıma gelirken kafasına saksı mı düşmüştü? Ne kadar dalgın ve düşünceli olsam da onun bana baktığını hissedebiliyorum. Kafamı ona çevirdiğimde yanılmamıştım. Sanki az önce ağzımı açtığımda söyleyeceklerimi duymak isiyor gibiydi. Artık ona söylemeliydim. Bu sefer cesaretimi toplamıştım ve yapacağım. Vücudumun tamamını ona döndürdüm ve derin bir nefes aldım. Söyleyeceklerimin ciddi olduğunu anlamış olmalıydı ki o da aynısını yaptı.

"Jimin.. Şu an söyleyeceklerim sana biraz saçma gelebilir. Hatta delirdiğimi düşünebilirsin. Belki söyledikten sonra bir daha benimle konuşmayacaksın, ya da uzaklaşacaksın. Ama daha fazla ne kadar dayanabilirim bilmiyorum.. Kafam çok karışık. Böyle bir şey olabilir mi onu bile bilmiyorum."

Gözlerimi kapatıp elimi çimlerin üstüne attım. Yanımda tek başına duran papatyayı koparıp saklamaya çalıştım. Devam etmek için derin bir nefes aldım ve gözlerimi açtığımda direkt olarak Jiminin gözlerini bulmuştum.

"Jimin.. Ben sanırım senden hoşlanıyorum."

Elimdeki papatyayı çıkarıp ona uzattım. Yüzünde anlam veremediğim bir ifade vardı. Gözleri papatya ve gözlerim arasında gidip geliyordu. Onu almayacaktı. Tanrım! Ne yaptım ben.. Onu tamamen kendimden uzaklaştırıyorum. Gözleri birkaç saniye daha gözlerim ile buluştuktan sonra yüzünde alışık olduğum gülümsemelerinden biri belirdi. Kalbim fazla hızlı atıyordu.. Ah daha fazla dayanamam. Gülümseyerek elimi tuttu ve papatyayı aldı. Gözlerim olabildiğince açılmıştı. Birden yaklaşıp boynuma sarıldı ve neşeli sesini duymam fazla uzun sürmemişti.

"Sanırım mı? Ama ben senden hoşlanıyorum Taee!"

İnanmıyorum! Duyduklarım gerçek mi? Lütfen bu da rüyalarımdan biri olmasın! Kollarımı gülümseyerek üstüme çıkmak üzere olan bedene doladım.

Saklambaç | Vmin [One Shot]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin