Arda içmişti ve çok kötüydü. Kahve içmesine rağmen ayılamadığı için koltukta uyuya kalmıştı. Bende onu evde bırakıp gidemem. Ali ağabeyi arayıp önemli bir sorun olduğu için gelemeyeceğimi bildirdim. Sağolsun yardımcı oluyordu. Arda uyurken bende televizyonu açıp sesini kıstım. Biraz özetlere bakıp haberlere geçiyordum. Yavaş yavaş göz kapaklarım kapanıyordu. Göz kapaklarımı teslim edip uykuya daldım.
Kalktığımda Arda bir yere odaklanmış, kalmıştı. Ne olduğunu bilmiyordum ama sorupta hatırlatmak istemiyordum.
"Hey iyi misin?"
" Ne? Hı evet. İyiyim. Kusura bakma sanada rahatsızlık verdim."
"Saçmalama ne rahatsızlığı."
"Ben kalkıyım"diyip kalkmaya yeltenince bende kalkıp kolundan tuttum.
"Bu halde mi? Hayır."
"İyiyim. İşim var"
Kolunu hızlıca çekip gitmişti. Öğle olduğu için bende hazırlanıp çıktım. Akşam kalabalık oluyordu zaten. Hızlıca üzerime sarı bir t-shirt geçirdim. Altımada diz kapaklarımın üstünde biten şortu geçirdim. Kapıya çıkıp rahat spor ayakkabımı da giydiğim gibi merdivenlerden inmeye başladım. Bina kapısını açtığımda Arda daha yeni gidiyordu. Durdurmak istesemde uzak durmak istiyordum. Ne olduğunu bilmiyordum ama söylemiyorsada zorlayacak değildim. Otobüse binip en yakın yerde indim. Biraz daha içlere girip yolu bulmuştum. Ali ağabeye geldiğimle ilgili bilgi verip, yerime geçtim.
Git gide daha kalabalık olan bar da gelen geçen hep acıdan yada eğlencesine içiyordu. Karısından ayrılan,sevgilisinden kazık yiyip gelen daha bir sürü insan. İlgi çekemye çalışan ve kendini kullandıran kadınlar. Ortam git gide hareketleniyordu. Biraz geçtikten sonra kapıdan biri girmişti ve Ardaya çok benziyordu. Önce çok üstelemesemde daha yakınlara gelince o olduğunu anladım. Cenk'e söyleyip arka tarafımı Ardaya sırtımı dönmüştüm. Burda ne arıyordu bu. Yoksa dünde burda mıydı?
Aradan arkama bakıp kontrol etsemde pek gözükmüyordu. Ama hareketlerine bakılırsa sarhoş olmuştu. Siyah bar sandalyesine doğru gelmeye başlayınca tamamen arkamı döndüm. Tezgaha kollarını koyup seslendi. "Hey bakar mısın?"
Ben tam Cenk'in cevap vermesini beklerken arkama göz attığımda Cenk bir kavgayı ayırmaya gidiyordu. Bittim. Üstelemeden bardakları silip yerleştirmeye devam edince bu sefer sesli ve sinirli bir şekilde bağırdı. "Sana diyorum."
Artık sinirlendiğini anlayınca yüzümü dönüp "Buyrun. Ne istersiniz?"
"Bana bir s- Başak se- sen ne arıyorsun burda?"
"Çalışıyorum Arda. Ne alırsın?"
" Komik misin kızım sen nasıl burda çalışırsın?
Ağabeyin duysa ne olur hiç-"
"Benim ağabeyim yok, Arda. Anladın mı? Şimdi işim var."
Sarhoşluğunun etkisiyle sendeleyerek yanıma gelip kolumdan tutmaya başladı. Önce kolumu hemen çekip sinirlice baksamda korktuğu söylenemezdi. Kulağıma eğilp "Zorluk çıkrama kötü olur."
Sen kimsin oğlum? Sen kime kötü oluyorsun?
Bende aynı şekilde onun kulağına eğilip
"Bence sende çıkarma senin için kötü olur."
Önce hafif sırıtsada aniden kahkaha atmasıyla onu izlemeye başladım. Evet. Delirmiş.
"İşim var diyorum. İnsanlar bakıyor."
Dememle aniden sırtına alıp barın kapısına yöneldi Cenk bize doğru gelince sorun yok ifaedesi ile uzaklaştırdım. Evet bende sinirliydim ve içimi dökmek benimde hakkım.
Bardan çıktığımızda arabaı gelmişti. Beni öne atıp sürücü koltuğuna geçti. Evet başlıyorduk.
Arabaya binip sert bir şekilde kapıyı kapattı. Beyaz t-shirt'ü içindeki herşeyi belli ediyordu. Hafif sakalları çıkmış ve kaşları çatılmıştı. Ağzını ara ara hareket ettiriyordu ve galiba dilini ısırıyordu. Benim ona incelediğimi fark edince gözlerini gözlermle kestirdi. Ben kafamı çevirmek yerine tam da gözlernin içine bakıyordum ve benimde git gide kaşlarım çatılıp gözlerimi kısıyordum. Kafasın sabır anlamında yukarıya çevirdi ve tekrar yola döndü. Mezarlığım yakınlığında olan bir ormana geldiğimizde arabayı durdu ve indi. Ben de arkasından inerek tekrar gözlerimi üzerine diktim. Üstümdeki önlüğü inceledi önce yavaş yavaş gözleri gözlerime çıkarıyordu. Hızla yanımda bitip önlüğün iplerni sökmeye başladı. Kıpırdamadım. İzin verdim. Gözlerimi üzerinden hiç ayırmıyordum. O nerede gözlerim oradaydı. Ne yaptığını anlamaya çalışıyordum. Snirliydi ve bu tek bana değildi. Merak ediyordum ve soramıyordum. Sadece birbirimizi inceliyorduk. En sonunda pes edip gözlerini benden öteye çevirdi. Arabaya yaslandı. Gözlerimi yine üzerimde çevirerek gel anlamında gözlerni yanına çevirdi. Bende aynen onun yaptığı gibi arabaya yaslandım ve gözlerimi ormanın derinliklerine çevirdim.
"Ben-"
Diye söze başladı.
"Evet sen ne?"
"Ben özür dilerim. Sinirliyim ve kendime hakim olamıyorum."
Biraz pişmanlık ve biraz utançla.
Ben sadece gözlerimi uzağa dikip konuşmasını bekliyordum.
"Ben sadece bana güvenmeni istiyorum. Yalan olmadan herşeyini bilmek ve bilmeni istiyorum. Ben sadece güvenebileceğim tek insanın sen olduğunu ve öyle kalmasını istiyorum. Ben artık barlardaki sürtüklere acı çektirerek sevinmek istemiyorum. Ben iyi biri olmak istiyorum ve bu iyiliğimi ilk defa sende gördüm. Sana gerçek davranabiliyorum. Sana sahte gülmüyorum. Yada acı çektiğinde sevinemiyorum. Seni diğer kızlarla aynı yere koymak isteyip koyamıyorum. Benim hayal edemediğim yerlerimi ele aldın sen. Aklımı aldın. Farkedemedim. Kalbimi aldın. Hissedemedim. Gözlerimi alıyorsun. Anlayamadım. Ama bunu anladım. Sen sadece bu kadar günde beni ele geçirebilmişsen helede istemeden, senin ayrı biri olduğunu anladım."
Önce bir şok etkisi yarattı bedenimde. Bedenim öylesine soğuk ve serttiki bir yaprak çarpsa parçalanırmış gibi. Ama bir o kadar da acı vardı heryerimde. Tek fiziksel değil ruhsal olarak dağılmıştı beynimde. Kendime gelmeyi akıl edip toplandım. Arabanın yanındaki yapraklara basa basa ve yavaş yavaş dönüyordum. Şuan beynimle bedenim aynı şeyleri ifaede etmiyordu. Bedenim beynime itaat etmiyordu. Bir şeytan tarafından ele geçirilmiş olsa gerek. Çünkü bu ben ben değildim. Ele geçirilen robot ayarlarımı değiştirmiş gibiydi ve kendim gibi hissedemiyordum. İlk defa oluyordu. İlk ve son olacağından emin değilim. Biri bana onun için çok önemli olduğunu söylüyordu ve ben galiba öyle olduğu için nefret duygularımı kabarttım. Böylesine sinirimin bozulması ve böylesine güvensizliği içimde hissediyordum ve artık galiba duygularımın hepsini nefrete dönüştürmüştü. Böylesi normal mıydı? Hiç sanmıyorum.Karşısına yavaş yavaş geçtim ve gözlerindeki o istek ve alevlerinin arkasını görmeye çalıştım. Bu bir arzuydu ve çok istekliydi. Kendine hakim olamayan bir çocuğun bağırışıydı gözlerindeki alevler. Ama o alevlere benzin dökeceğimi bilmiyordu. Birçok sevdiğim ve sevgilim olmuştu. Sevgilerim genelde çocuk zamanında beğenmeydi aslında. Sevgililerim ise sadece istek ve heycandı. Son olan öyle olmasada öyle inandırıyordum kendimi. Şimdi bu kırılgan adamı en çok yakmak istiyordum. Nedenini biliyordum. Son olanlar ve yaşananlar. Geçmişim ve gelecek kaygısı vardı içimde. Hiç biri silinmedi ve hala izi en diplere kadar belliydi. İşte bu yüzden nefretimin acısını sana çektirmek istiyordum. Güzel adam.
Çok istekli bir şekilde gülümsedim ilk önce. Bende diye başladım söze
"Bende - senin gibileri çok iyi anlıyorum."
"Benim gibileri-?"
"Sözümü kesmeden dinlemeni istiyorum. Senin gibileri sadece içindeki ateşiyle yanması gerekenler. Senin gibileri kızların can alıcı noktalarını virgülleriyle ezberlemiş insanlar."
"Evet çok hatam var ve zaten biliyorum ama-"
"Sözümü kesme dedim. İlk ve son olucak bu konuşmam. Ben sizin gibiler derken, hiç güvenilmeyen, istekleri gerçekleşince kaçıp giden, sinirlenince herşeyi bir çırpıda silen, erkek oldukları için övünüp geçinen, ellerinden geleni ardına koymadan acı çektirdikten sonra iki özürle affedileceğini ve sonrada pişman olup gelen yada bir gururları olduğu için milim indirmeyen siz kendinizi yüksekte gören varlıklarsınız ve elde edilmesi kolay. Yaptığı şeyleri kötü olursa küçük görüp, küçük bir iyiliğide büyütensiniz. Siz aslında daha fazlasısınız inan ki bitmez.
Gözlerindeki şaşkınlık ve yüzündeki sinirli ifaedeyi çok iyi anlıyordum. Hangi insan böyle gerçeği kabullenir ki.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAŞAMAKTIR ÖLÜM
Chick-LitYaşadığımız onca şeyden sonra ölümden korkmak. Yaşadıklarımızın daha acı olması, adalet kelimesi bile olmayan dünyada yaşamak, yaşamak mıdır•?