Bölüm 2

10 2 0
                                    

Duyduğum seslerle gözlerimi araladım. Beyaz saçlı kadın bana dönerken doğruldum.

"Ah tatlım uyandın mı? Kendini nasıl hissediyorsun?"

Zorlukla yutkunarak kuru bir sesle mırıldandım. "İyiyim."

Kadın yanıma gelerek elini omzuma koydu. Eline istemeden de olsa dik dik bakmaya başladığımda hızla geri çekti.

"Şimdi sana bazı sorular soracağım. Tamam mı?"

Kafamla yavaşça onaylar biçimde salladım. "Adın?"

"Adım mı?" Bu kelimenin bana bu kadar uzak olması normal miydi?

"Adım... Ben hatırlayamıyorum." Kadın, yaşlı olmasına rağmen biçimli olan kaşını kaldırdı.

"Hiçbir şey mi hatırlamıyorsun?"

Zihnimi kurcalamaya çalışsamda tek karşılaştığım koca bir boşluktan ibaretti. Korku dolu gözlerimi kadına çevirince kadın ne demek istediğimi anladı.

"Tamam, yorma kendini Darcy."

"Darcy mi? Bu benim adım mı?"

"Evet."

Kadın yemek getirmekle ilgili bir şeyler söyleyip odadan çıktı. Bir süre karşımdaki pencereden dışarıyı seyretsemde en sonunda yavaşça kalkıp odadan çıktım. Çok sıkılmıştım. Kadın da geri gelmemişti.

Bedenim havayla temas edince kontrolüm dışında titredi. Hava soğuktu. Benim üzerimde ise sadece ince bir ceket vardı.

Beyaz saçlı kadını görme umuduyla etrafıma bakınsam da ortalıkta kimse yoktu. Geri dönsem mi diye bir süre tereddüt içinde kalsam da ilerlemeye devam ettim.

Uzun bir süre yürüdükten sonra hiç bilmediğim bir yere geldim. Gerçi adımdan başka kendimi bile bilmiyorken buraları bilmemem gayet normaldi.

Karşımdaki suya bakarken rüzgar önüme uzun turuncu saçlarımı savuruyordu. Derin bir iç çekerken başımı iki yana salladım.

Bu his rahatsız ediciydi. Boşlukta süzülüyormuşsun ama tutunacak kimsen yokmuş gibiydi. Kimdim ben gerçekten? Darcy mi?

Sesli bir oflamayı rüzgara karıştırırken kaşlarımı çattım. Hafızamı kaybettiysem, Darcy adı bende şimşek etkisi yaratması gerekmez miydi? Beynime iki üç tane görüntünün gelmesi gerekmez miydi? Ama kadın bana adımı söylediğinde hissettiğim bir hiçti.

Kaç yaşındaydım mesela? Bedenime bakınca 17-18 civarlarında olduğumu tahmin ediyordum. Sonra düşünceme sesli bir gülme eşlik etti. Durumum resmen acınasıydı. Yaşımı bile tahmin ediyordum.

Bu hafıza kaybı beynimi zorlarken, ruhsal anlamda yormak dışında, fiziksel anlamda da yoruyordu. Kaybolmuştum. Zaten bomboş aklıma uyup nasıl dışarıya adım attıysam.

Yorulan ayaklarım dinlenmek için bana yalvarırken onların bu isteğini geri çevirmeyip önüme gelen ve görüşümü engelleyen saç tutamlarını umursamadan banka oturdum. Bank dışardan sert görünmesine rağmen yumuşaktı. Hatta fazla yumuşaktı. Sert olması gerekmez miydi?

Sonra zihnim bir soruyu önüme koydu. Ben adımı bile hatırlamazken bunları nasıl biliyordum? Böyle şeyleri falan da unutmam gerekmez miydi?

Bank nefes alır gibi karnını şişirdiğinde hızla saçlarımı elimde toplayıp banka bir bakış attım. Çığlığı basmam ve ayağa fırlamam bir olmuştu. O ise sanki karşısında komik bir tiyatro sahnesi varmış gibi banka uzanmış ve kollarını başının altında toplamış vaziyette gülerek bana bakıyordu. Lütfen biri bana az önce o çocuğun üzerinde oturmadığımı söylesin.

Sudan Bir ParçaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin