Sadece yazıyorum. Sanki hiçbir şey yokmuş gibi. Kulağımda kulaklık, hafif bir şarkı çalıyor. Aklımda unutamadığım cümleler. Çiçeklerle dolu bir balkondayım şimdi. Petunyalar, sardunyalar,karanfiller ve papatyalar çevrelemişler beni. Parmaklarım güneşe dokunmak ister gibi uzanıyor gökyüzüne. Sakince kokluyorum etrafı unutmamak için bu güzel yaz gününü etrafımdaki güzel her şeyi hafızama kazıyorum. Sokaktan on altı on yedi yaşlarında gençler geçiyor kahkaha atarak. Balkon demirlerine biraz daha yaslıyorum yorgun bedenimi sırf o mutluluğu bir kaç saniye fazla görmek için. Saçlarını savuruyor kız sonra beni fark ediyor ve gülümsüyor el sallayarak. Afallıyorum alışık değilim ki böyle sıcak gülüşmelere. Elimi havaya kaldırıyorum fakat o an unutuyorum nasıl el sallandığını. Kızın yanındaki arkadaşları da bana dönüyor ve hep birlikte el sallayıp koşmaya başlıyorlar. Arkalarından bakıyorum ve gittikleri yolu izliyorum sessizce. Artık sadece nefes sesimi duyuyorum ve kulaklıktan gelen hafif müziği. Sandalyeme geçiyorum yine kulaklıklarımı takıp parmaklarımı kaydırıyorum klavyede. Önce ağır ağır sonra hızlı hızlı kelimeler dökülüyor parmaklarımdan. Saatler geçiyor önümdeki kahve buz gibi olmuş güneş artık terk ediyor bizi. Şehir yavaş yavaş arınıyor pisliğinden. İnsanlar evlerine gidiyor ve gece tüm şehri kucağına alıp sarmalıyor. İnsanlar kendi hikayesini yazıyor ve hikayelerine bir gün daha ekliyor. Kimilerinin hikayesi bugün son bulmuş kimileri yeni hikaye yazmaları için çocuk doğurmuş. Ben... Bense hala balkonumda oturmuş hikayemi yazıyorum. Fakat bu hikaye sıradan bir hikaye değil. Bu her gün sadece anılarını düşünen ve ölümü bekleyen bir kadının hikayesi. Kimseler bilmiyor hikayenin nasıl olduğunu. Her şey kopuk kopuk kimse anlamıyor neler olduğunu. Ben biliyorum fakat tüm gerçekleri, sırrım bu benim. Kimselere söylemiyorum kıskanıyorum, kaçırıyorum. Kahve kupasını alıp içeri giriyorum. Kupa çok ağır. İçi kahve değil de acı dolu gibi. Ev ahalisi beni selamlıyor. Köşedeki güller yine mutsuz. Fesleğenlerim acımı hafifletmek için bana gülümsüyor. Fakat işe yaramıyor. Odamın kapısını açıp yatağa devriliyorum. Tavanda yine sevdiğim bir film oynuyor. Yıldızı benim. Saçma bir film bu senarist aptal. Mükemmel bir romantik komediyi melodrama dönüştürüyor. İzliyorum kıpırdamadan çünkü uyuyamıyorum. Fakat filmin sonu yok. Kulağıma sesler dolmaya başlıyor. Seni seviyorum diyor biri. Sonra kendi sesimi duyuyorum. Hıçkırarak ağlıyorum, kahkaha atıyorum, sinir krizleri geçiriyorum. Bir şarkı çalıyor ardından. Böyle güzelsin hep böyle kal diyor bana. Yine bir erkek sesi geliyor. Parfüm kokusu alıyorum. Filmin sonu hala yok. Tavan kararmaya gösterim bitmeye başlıyor. Kadın sesi dünyamı anlamadan görmeye hoşgeldiniz diyor. Ses benim sesime benziyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YENİBAHAR
Teen FictionBir kadın var, çok güzel. Kadın bir çiçek fakat su vereni yok. Kurumak üzere. Kafasından neler geçiyor kimse bilmiyor. Anlamak imkansız, sevmek kaçınılmaz. Bir adam var, kimsesiz. Olmaması gereken bir hikayede şimdi bu adam. Asıl karakterin kadın ol...