3[Kimsin Sen?]3

87 3 5
                                    


Parker odasını gösterdi,

P: İşte, burası da senin... Penthouse numara 17.

J: Sağol Peter... Akademiyi ve kuleyi gezmek istiyorum biraz.

Peter, özel yapım yaka kartını Grey'e taktı,

P: "Bir sorunun olursa hemen ev telefonundan "Y"yi tuşlayarak yardım alabilirsin. Acil bir şey için de artık "X"i değil "A"yı tuşlayacaksın. Zaten yemekte görüşürüz diye umuyorum..."

Parker'ın telefonu çaldı,

P: "Alo, evet, evet iyiyim. Hayır hala gerçekten. Sadece birkaç sorun olmuştu şirkette o kadar. Tony mi? Zırh denemesi yaptığına eminim... Yemek mi? Pekala, Stark ile konuşacağım. Evet... Evet ben yemeye geliyorum. Tamam, görüşürüz."

Telefonunu cebine koydu,

P: "Yemekte ben yokum... Hatta belki Tony'de yok... Neyse, sen gez... Özel giriş olan kısımlar dışında kartını kapıya yakınlaştırırsan kapı açılır... Yani en azından öyle umuyorum... Sonra görüşürüz Grey."

Parker hızlıca uzaklaştı. Stark ve Parker'ın bağlantısı mı vardı? Yani konuşmadan anladığı Parker'ın halası Tony'i yemeye çağırmıştı. Peter ve Stark'ın yaşları birbirine yakındı. Aynı üniversiteye gitmişlerdi. Ardından da Shield için silah satmaya başladılar. Kardeş gibi büyümüşlerdi. Parker cana yakın, arkadaş canlısı ve fazlasıyla iyi biriydi. Tony de cana yakındı... Ama o kadar da arkadaş canlısı değildi, umursamazlığı ve ukala tavırları insanları sevmediği gibi bir imaj veriyordu. Dergide verdiği röportajı okumuştu. İnsanları sevmediğini orada da söylemişti... Hem Parker gibi de iyi biri olduğunu düşünmüyordu. İçinde bir kötülük olduğunu sezer gibiydi. Bu da onun hoşuna gitmiyordu. Hızlı ve kontrolsüz kararları istemese de insanlara zarar verebiliyordu. Medya onları "Tech-Bros" diye tanıtıyordu. Avengers binasının yarısını da bölüşmüşlerdi. Binanın doğuya bakan kısmı Stark'ındı. Batı kısmını da Peter almıştı. Binanın yarısında, büyük harflerle mavi "Stark Tower", yarısında da kırmızı "Parker Tech" yazıyordu.

Jean düşünceleriyle birlikte odasından çıktı. Kendisine verilen odanın bir terası vardı. Bütün şehri görebiliyordu. Ama binanın doğusunda ve batısında da teras vardı ve kendininkisine göre çok büyüktü. Doğu terasına doğru ilerledi, önünden geçtiği kapıların üzerinde üyelerin adı yazılıydı. Terasa ulaştığında kenarlığa dayanan ve sigara içen Rogue'u gördü.

J: "Rogue?"

R: "Jean, gelmişsin!"

Sigarasını yakındaki masanın küllüğüne bırakıp sarıldı, Jean'i kollarından tuttu,

R: "Neyin var senin?"

J: "O kadar anlaşılıyor mu?"

R: "Seni bilen herkes anlar... Bembeyaz olmuşsun..."

Jean bir sandalye çekti,

J: "Geliyor yine..."

R: "Ne? Nasıl olur? Yapaca...."

J: "Yapabileceğimiz bir şey yok Rogue..."

R: "Ne yapmayı planlıyorsun?"

J: "Enerjisini emiyorum... Beni bitiren bu zaten... Yavaş yavaş ölüyorum yani."

Rogue sigarasını aldı eline, yukarı kaldırdı, yüzü asık bir şekilde,

R: "Şerefe o zaman."

Rogue, sigaranın dumanını nefesi bitene kadar içine çekti.

J: "Remy nasıl?"

R: "Görüşmüyoruz... Çalmaya devam ediyor Jean... Hobi olarak yaptığını söyledi... Şekerim uğraşamam ben onunla. Bu işleri yapmaya devam ederse hakkında arama emrini de çıkartacağım. Sen, Scott ne alemde?"

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 29, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

[New World] Jean GreyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin