KEŞFEDİŞ

3.8K 34 18
                                    

Gece gündüze devrildiğinde Lilith, karanlık bir maviye dönüşen gökyüzünü izlemeye doyamazdı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Gece gündüze devrildiğinde Lilith, karanlık bir maviye dönüşen gökyüzünü izlemeye doyamazdı. Sabahın serinliğini hissedebilmek için balkonuna çıplak çıkar rüzgarın bacaklarının etrafında dönüşünü, henüz tüylenmiş kasıklarında yarattığı serinliği tarifsiz seviyordu. Anlamlandıramadığı bir his gelip oturuyordu içine. Göğüs uçları belirginleşir, üşür, ayva tüyleri dikleşir yuvarlık biçimli göğüsleri sertleşirdi ama o yeşil gözlerinin üzerindeki kapakları kapatır geceyi dinler mutlu olurdu.

Gece ona şarkılarını hiç eksik etmezdi. Tanımlayamadığı bir kuşun sesi, uzaklardan gelir yaprak hışırtılarına karışırdı. Bu anlarda parmaklarını vücudunda gezdirir haz aldığı noktaları bulurdu. Oralara yaptığı küçük dokunuşlarla bedeninin kendi istemi dışında sarsılmasını ve arzunun içinde yarattığı kor ateşin onu ele geçirmesine izin verirdi.

O gece ay ince bir çizgi halinde belirmişti. Kendisine anlatıldığına göre annesi böyle bir gecenin sabahında asılmıştı. Nedenini bilmiyordu öğrenememişti.

Manastır bu saatte sessizliğe bürünür görünmeden kendine sunduğu bu haz dolu dakikaları geceyle ve yıldızlarla paylaşırdı. Manastırda kalan diğer kızlardan çok farklıydı. Onlar itaatkâr o değildi. Onlar beyazdı, onun ise parlak bronz bir teni vardı. Yeşil gözleri yaşlandığında çiğ düşmüş sabahların parlaklığını üzerinde taşırdı.

Gün ufukta belirdiğinde yavaş adımlarla içeri girdi. Biraz daha içeriden, görünmeden ufuktaki kızıllığın balkon kapısından geçip bronz teninin üzerinde akmasına izin verdi. Yatağının kenarına oturdu parmaklarını kadınlığın üzerinde gezdirdi. Dudaklarını hafif aralayıp orta parmağını ucunu bir piyanonun tuşlarına dokunur gibi dokundu.

Sarsılan bedenini dizginleyemiyordu. Başını geriye atıp zevkten dudağının kenarını ısırdı. Orta parmağıyla yaptığı dokunuşları hızlandırdı. Dokundukça sarsılıyor sarsıldıkça hızlanıyordu. İniltilerinin duyulmaması için dudağını daha sert ısırmaya başladı.

Az sonra bittiğinde nedenini bilmediği bir pişmanlık gelip içine oturdu. Sağına dönüp yatağına kapaklandı. Ona böyle duygular nereden gelir bilmiyordu. Rasgele keşfetmişti bu duyguyu. Henüz on dokuzundaydı ve kendisine olanlar başkasına oluyor muydu bilmiyordu.

Sormaya cesaret edemiyordu. Günü ayinlerle ve yoksullara yemek dağıtmakla geçiyordu. En yakın arkadaşı İrma ondaki başkalığı görüyor soruyor ama cevap alamıyordu.

Kendini ilk keşfedişini hatırladı bir ana yatağında uzanırken. Yaşları on yediye vardığında bilmediği bir nedenden dolayı kızların odalarını ayırmışlardı.

Bazı geceler sıkıntıdan patlıyor o geceleri dualarla atlatıyordu. Uzun zaman sonra kızların bazıları başka manastırlara gönderilecekti. Bir birlerine veda etmeleri için yalnız bırakılmışlardı. Kızlardan biri Lilith'e yaklaşıp ''çok özel olduğunu söyledi.'' Bir an durduktan sonra onu dışarı çağırdı. Manastırın arkasında yalnız kalmak istedikleri zaman hep beraber gittikleri koruluğa gittiler.

''Senden ayrılmak bana ölüm geliyor ama isteklere karşı çıkamayız.''

Şaşkınlıkla bakmıştı Lilith.

''Sen özel birisin Lilith kadınlığını ve kim olduğunu keşfet!'' Lilith'in üzerine eğilip dudaklarına küçük bir öpücük kondurmuş sonra çekip gitmişti.

O günden sonra Lilith kendisinden bir hayli büyük olan bu kızın ne söylemeye çalıştığını düşünüp durdu.

Sabahın parlak gözleri tüm sokaklara ağaçlara düştüğünde, Lilith'in kapısı çalındı. Gözlerini henüz yummuştu ama uyanmayı bildi. Çıplak görünmemek için hemen üstünü giyindi.

Bir dakika sonra kapıdaydı. Gelen rahibe Marla idi. Hemen aşağıya inip bu gidecekleri köy için hazırlanmasını istedi.

Kızların çoğu hazırdı. İrma her zaman ki gülümsemesi ve sıcakkanlılığıyla Lilith'e yanaştı.

''Günaydın.''

''Günaydın.''

''Sen nereye gidiyorsun biliyor musun bugün?'' dedi İrma.

''Hayır bilmiyorum.''

''Yeni yapılan manastırın çalışan işçilerine yemek dağıtacaksın, ilk defa erkeklere bu kadar yakın olacaksın.''

''Köye gideceğimi sanıyordum.''

''Hayır, köye ben, Angel ve Anne gidiyoruz. Sen, rahibe Marla ve peder manastıra gidiyorsunuz.''

''Neden beni böyle sıkıcı işlere alıyorlar bende sizinle gelsem ne olurdu sanki.''

''Bilmiyorum ama sana değer verdikleri kesin yanlarından hiç ayırmıyorlar.''

Rahibe Marla'nın sesi duyulduğunda kızlar kendilerine çeki düzen verdi. Saçlarını kapatan örtüyü iyice sıkılaştırdılar ve boyunlarında aslı haçlı kolyeleri avuçlarının içine alıp öne çıkardılar. Rahibe Marla kimin önüne geliyorsa o kız dizlerini büküp selam veriyor ve tekrar doğrulduğunda elindeki haçı öpüyordu.

Sekiz araba arka arkaya dizilmişti. Aş dolu tencereler arabalara yüklendi. Ve yola çıkıldı. Manastırda kalan yaşlı rahibe ve rahipler dualar okudular arabaların arkasından.

Uzun bir süre art arda gittiler, her arabada bir rahip bir rahibe ve bir üç genç rahibe adayı vardı. Sadece Lilith'in bulunduğu arabada başka genç kız yoktu.

Arabalar yol ayrımlarına geldiklerinde birer birer ayrıldılar. Lilith'in üzerinde durduğu araba gölün kenarından yola devam etti.

Yol manastıra çıktığında gençliğinin verdiği çeviklikle arabadan hemen indi. Genç işçiler üstleri çıplak ter içindelerdi.

Arabayı görünce bir an durdular başlarındaki rahip giyinmeleri için komut verdi. Bir an genç Lilith'e dikkat kesilmelerine rağmen hemen giyindiler.

Lilith'in yeşil gözleri kara örtüsünün altından bahar sabahı esintisi gibi gelmişti işçilere.

Giyindikten sonra çalışmaya devam ettiler. Bir ağacın altında öğleni bekleyen genç kız ve rahibe çalışanları izliyor, rahibe genç kıza onlardan uzak durması için tembihlerde bulunuyordu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 31, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ITIRLI BAHÇE +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin