Bölüm 2

7 0 1
                                    


    Kalbini bu denli titreten genç, donuk gözleriyle ona bakıyordu. Fark edilmek mi istiyordu? İşte, Mina için yeni bir mucize! Üstelik en çok istediği insan fark etmişti onu. Donuk bakışlarının yanına sevimli bir gülümseme yerleştirmişti yakışıklı yüzüne, ardından hafifçe başını eğdi bedeniyle birlikte. "O... O bana selam veriyor." dedi içinden, bir yanı hala inanamazken. Aynı şekilde hafifçe eğilerek karşılık verdi içine düştüğü şaşkınlık selinden kurtulamadan. Bakışları hala genç adamın üzerindeydi.

Elinde hissettiği soğukluk yine çekip almıştı onu savrulduğu fırtınadan. Arkadaşı Jin yanan eliyle ilgilenmeye başlamıştı. İstemsizce bakışlarını git gide serinleyen yanık eline çevirdi. Sonra yeniden genç adamı görmek için eski yerini bulmuştu bakışları ama şimdi kendini selamlayan idol yerine boş koridoru seyrediyordu gözleri. O çoktan gitmişti. Hala inanamıyordu belki de, az önceki yaşananların gerçekliğine."Saçmalama Merve! Seni görse hatta selamlasa ne değişir? Diğer hayranlardan birisin onun gözünde. Yüzün unutulmaya mahkûm." Bedeninin her yerinde şimşekler çakıyordu.

"İyi misin? Şimdi nasıl hissediyorsun?"

Bu soru kendineydi, sargılı eline baktı ve hafifçe boğazını temizledi;

"Daha iyiyim, sana her zaman minnettar kalacağım," dedi küçük bir gülümseme eşliğinde.

"Bu harika! Ayrıca bu kadar alçak gönüllü olma, dostlar bugünler için var. Artık seni bekleyen kişinin yanına gidelim ha, ne dersin?"

"Beni bekleyen mi?"

"Seni apar topar buraya neden çağırdım sanıyorsun? Yaptığımız başvuru kabul edildi."

"Hangi başvuru?"

"Sen ve senin şu şaşkınlığın beni öldürecek bir gün. Nasıl unutursun bunu? Her neyse hadi gidelim orada hatırlayacaksın."

"Aa-ama..."

Mina'nın ne olduğunu anlama çabalarını umursamayan Jin, onu doğruca şirket başkanının odasına götürmüştü. Mina hala şaşkınca etrafına bakınıyor ve olanları anlamlandırmaya çalışıyordu. Jin hafifçe dürttü onu. Bu başkanı selamlamaları gerektiğinin işaretiydi. Sinyaller beyne ulaştığında dudaklarından dökülen "Merhaba!" kelimesiyle selamlamışlardı şirket başkanını.

"Merhaba, ben BS Entertainment (Eğlence Şirketi) başkanı Bang Se Uk."

Kibarca oturmalarını işaret etti ve konuşmasına devam etti:

"Mina değil mi? Seninle tanışmak benim için bir zevk. Türkiye'ye savaştaki yardımları için her zaman minnettar olacağız. Kardeş ülke, Türkiye'den geliyor olman ayrıca mutlu etti beni."

Bir yandan konuşmasına devam ediyor bir yandan da masasının üzerindeki özgeçmişi inceliyordu.

"Türkiye de kardeş ülke Kore'ye sıcak ve derin duygular besliyor. Bu kardeşliğin güzel ortaklıklarla sonsuza kadar sürmesini temenni ediyorum."

Mina'nın bu cümlelerinin ardından büyük bir memnuniyetle yeniden konuşmaya başladı Bay Se Uk.

"Jin Hyuk menajerimiz senden bahsetti bu başvuruyu bana iletirken. Özgeçmişini de gayet iyi buldum. Fakat anlayamadığım bir nokta var; hem İngilizce Öğretmenliği hem de Radyo ve Televizyon Programcılığı bölümünü bitirmişsin. Bu iki bölümün takdir edersin ki birbiriyle pek bağlantısı yok, neden bu iki bölüm?"

Tebessümle noktalamıştı cümlelerini. Mina hiç tereddüt etmeden yanıtladı CEO Bang Se Uk'un sorusunu.

"Yabancı dil öğrenmeyi ve farklı kültürleri tanımayı seviyordum. Aynı zaman da insanlara faydalı olmak, ülkemizin geleceği için parlak bir nesil yetiştirmek gayesindeydim. Bu nedenle İngilizce ve eğitimin ortak noktası İngilizce eğitimini seçtim. Tabi hayatım boyunca tek bir alanda değil, birçok alanda kendimi yetiştirmek istedim Şimdi de olduğu gibi yazmaya fazlaca ilgim vardı. Her yazdığımda bir adım daha ilerlediğime inandım, yazar olmak istedim. Bu yazdıklarım neden beyaz perdeye yansımasın ki derken Radyo ve Televizyon Programcılığı okumaya başladım, senarist olmak için. Bölümlerim gereği birçok alanda yetişmiş oldum. Ne olsa eğitimini aldım, duygu ve düşüncelerimi kendi radyo programımda birçok insanla paylaşabilirim düşüncesi yer etmişti aklımda. Kısaca eğitim hikayem bu."

Gördüğü kararlılık ve aldığı cevap karşısında tatmin olmuşçasına başını yukarı aşağı salladı Bay Se Uk.

Azmin beni ziyadesiyle etkiledi. Başvurunu kabul etmiştim zaten ve şu an bunun ne kadar doğru bir karar olduğuna kanaat getirdim. Ayrıntıları Jin Hyuk anlatacak sana, arkadaş olduğunuzu biliyorum fakat takdir edersin ki menajerlerimiz fazlasıyla meşguller. Bu nedenle diğer menajerlerimizden biri daha ilgilenecek seninle. Hangisi uygun olursa o an, onunla çalışacaksın; kendileri zaten birbirleriyle iletişim halinde olacaklar dolayısıyla hiçbir aksaklık olmayacaktır.

"Ah, elbette siz nasıl uygun görürseniz... Ben herkesle kolayca anlaşabileceğim inancındayım. Bana böyle bir fırsat sunduğunuz için minnettarım, çok teşekkür ederim her şey için."

"Sana güveniyorum ve güvenimi boşa çıkarmayacağına eminim."

"Referansın benim ona göre davranmalı ve çok sıkı çalışmalısın, unutma!"

Jin'in bu sözleri odayı ufak kahkahalara boğmuştu. Görüşme sonunda iki taraf da memnun ayrılmıştı.

"Hey Minaring! Sana şirketi gezdirmemi ister misin?"

"Woah, bu harika olur Jinnie," dedi Mina kıkırdayarak.

"Ya! Bana Jinnie diyemezsin abi demelisin. Sana kaç kere senden büyük olduğumu hatırlatacağım.

"Sen bana Minaring demeyi kesene kadar abi demeyeceğim. Hem Türkiye'de yaş farkı o kadar da önemli değil arkadaşlar arasında."

"Cadı! Kore'de olduğumuzu unutma."

Kahkahalar eşliğinde ilerliyorlardı şirket koridorlarında. Kayıt odaları, toplantı salonları derken pratik odalarına gelmişlerdi. Olması gerektiği gibi neredeyse şirketin tüm idolleri pratik yapıyorlardı. Kimseyi rahatsız etmek istemedikleri için camdan bakıp geçmekle yetiniyorlardı.

"Ne olsa artık buradasın, daha uygun bir zamanda gezeriz odaları. Hatta idoller ve diğer şirket çalışanlarıyla da tanışırsın."

İdollerle tanışma fikri kulağa oldukça hoş geliyordu. Herkesi bir kenara bırakıp V ile tanışacağı için heyecanlanıyordu Mina. "Zamanla olacak şeyler onlar, acele etmiyorum," dedi gülerek.

Bir başka pratik odasının yanından geçiyorlardı. O sırada Jin bir şeyler söylemek için hareketlenmişti, birlikte cama doğru yaklaşırken.

"Bu..."

Lafını bölen, çalan telefonu olmuştu. "Üzgünüm," diyerek açtı telefonunu, ardından yavaşça uzaklaştı. "Problem değil," diye mırıldandı Mina cama daha çok yaklaşarak. Bu, bu oda BTS'in pratik yaptığı odaydı. Hayret ve hayranlık içinde onları izlemeye koyulmuştu. Yine unutmuştu zamanı, silinmişti mekan ve insanlar, sesler uçup gitmişti. Yine savrulmaya başlamıştı bir yaprak misali rüzgara kapılmışçasına. Onu görünce her şey yok olmaya mahkûmdu.

Jin yavaşça yanına yaklaştı Mina'nın. Ama bu defa onu gerçeklikle buluşturan Jin olmamıştı. Açılan kapıydı her şeyi normale çeviren. İkisi de gözlerini usulca aralanan kapıya dikmiş merakla içeriden çıkacak kişiyi bekliyorlardı.    

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 05, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Ben Bir Yıldızım GökyüzündeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin