MELEZ

30 3 2
                                    

"Ben Variscite. 15 yaşındayım. Beyaz bir anne ve Siyah bir babam var. Yani en azından 8 yıl öncesine kadar öyleydi. Evlenmelerine izin verilmeyen ayrı ırklardan olan annem ve babam yıllar önce kaçıp evlenmiş. Bu evlilikten ailelerinin haberi olunca babam Zircon'da öldürülmüş. Annemse saklanarak beni 7 yaşıma kadar büyütüp terk etti. Her ikisinden de nefret ediyorum.

Şu an ise savaştan dolayı terk edilmiş binalarda yaşıyorum. Her hangi bir Spinel tarafından yakalanıp Zircon'a kapatılıncaya kadar da böyle yapmaya devam etmeyi düşünüyorum."

Saklandığı binanın üstüne bomba düşmesi ile birlikte enkazının altında kalan Variscite çıktığında hafızasını yerinde olup olmadığını kontrol etmek için bunları tekrar edip duruyordu.

Bir kaç şarapnel parçasının sağ dizine isabet etmesiyle oluşan acıyla tekrar yere düştü. Bir yandan sürünmeye çalışıyor ve bir yandan da cebinde annesinin onu terk etmeden önce verdiği Ametrin taşını arıyordu. Bu sarı ve mor renklerin karışımıyla oluşan taş 'şifa taşı' olarak da bilinirdi. Koyu yeşil kapri pantolonunun sağ cebini yokladı. Hiç bir şey yoktu. Elini sol cebine attı. Ve evet işte oradaydı. Cebinden taşı çıkardı. Yavaş yavaş batmaya başlayan güneşin altında parıl parıl parlayan taşa eğilip 'Ametrin' diye fısıldadı. Ametrin taşında hiç bir hareketlilik olmayınca bu sefer taşa doğru daha da fazla eğilip, daha yüksek bir sesle 'Ametrin!' dedi. Yine hiç bir hareketlilik olmadı. Birden özünün önüne Zircon'un üç saniyelik görüntüsü geldi.

Sağ tarafına döndü ve gözüne Siyah ırkın bayrağı çarptı. Demek ki siyah ırkın sınırları içerisindeydi. Ölen veya yaralanan birileri var mı diye bakmaya gelen Spinellerin ayak seslerini duymaya başlamıştı. Gittikçe yaklaşıyorlardı ve onu burada gördükleri an Zircon'a kapatacaklarını biliyordu. Ametrin'i elinde çevirdi, her tarafı toz, toprak ve yırtık içinde kalan turuncu tişörtüne silip iyice parlattı. Ve daha yüksek sesle, fakat yinede bi fısıltıyı geçmeyecek sesle tekrar 'Ametrin!' dedi. Sesini her yükseltişinde yaralı bacağı daha çok sızlıyordu. Ametrin şu an açılmazsa ya kan kaybından ölecekti, ya da kaçamadığı için bir Spinel tarafından Zirconda bir hücreye kapatılacaktı.Seçme hakkı olsaydı, kesinlikle ilk olasılığı tercih ederdi.

Enkazları kaldıran ve etrafda dolanan Spinellerin ayak sesleri git gide yaklaşıyordu. Yaklaşık 30 saniyenin ardından Ametrin uyandı ve çatlamaya başladı. Ortadan ikiye kırıldığında Varicite yemyeşil içini kanayan dizine sürdü ve iyileşmesini bekledi. Bacağında ki yara kapanmaya başladı. Ametrin'i cebine attı ve ayağa kalktı.

Spinellerin ayak seslerinin geldiği yönün tersine koşmaya başladı. O koştukça Spinellerin ayak sesleri de yükselmeye başlamıştı. Hızını yükseltti. Bomboş bir alana çıkmıştı. yerler,duvarlar tavan tamamen metalik gri renkte çelikle kaplanmıştı. Anında arkasına döndü fakat orası da artık metalik gri renkteydi. Geniş odanın içinde dolaştı, duvarları yumrukladı, bağırdı. Fakat ne ses vardı ne de bir görüntü. Arkasından bir ses geldi. Hızlıca arkasına döndü.

Bu bir Spinel'di. Onu sürükleyerek odadan çıkardı ve enkazın arasından geçerek bir arabaya bindirdi. Ellerini kelepçeleyip başına dipçikle vurdu.

Uyandığında küçük bir hücrenin içindeydi. Bir klozet bir lavabo ve bir de tahta yatak. kapını üstündeki küçük bölme açıldı, koyu renk gözleri olan bir adam 'Hey bakın asil kan kendine gelebilmiş.' diye böğürdü. Ardından gayet yüksek sesle ve kaba kahkahalar duyuldu. Variscite üstündeki siyah mahkum kıyafetlerine baktı ve kafasını tekrar kaldırdı. Kapının üstünde daha büyük bi bölme açıldı ve içeri bir tepsi bırakılıp bölme sertçe tekrar kapandı.

Variscite her ne kadar yemeğine zehir konulmadığından emin olmasa da açlıktan halka seslenmeye başlayan midesini susturmak için yerinden kalkıp tepsiyi aldı. Yemek yada işte her neyse hiç iştah açıcı görünmüyordu. Küçük bir kase kaç günlük olduğunu bilmediği balıklı çorba gibi bi yemekle doluydu. İki küçük dilim ekmek bir bardak da su vardı.

Bu yemeklere bakılırsa yaptıkları işkencelerden biri de açlıktan öldürmekti. İstemeyerek de olsa yemekden yemeye başlamıştı Variscite. Bitirdikten sonra tepsiyi tekrar aldığı yere bıraktı. Ve tahta yatağa dönüp, gözlerini tavana dikerek beklemeye başladı.

Yaklaşık 4 saat sonra kapı açıldı ve içeri iki tane Spinel girdi. Biri sağ diğeri ise sol kolunda tutup dışarı çıkardı. Sağa doğru dönüp bir koridor boyunca devam ettiler. Sonra bir kaç kere daha bi yerlere sapıp başka koridorlardan geçtiler. Sonunda bir odaya girdiler ve Variscite'yi bir sandalyeye oturtup kelepçeli ellerini ve ayaklarını sandalyeye bağladılar. İçeri daha farklı üniformaları olan bir grup insan girdi ve Variscite'yi incelemeye başladılar. Ağzına, burnuna, kulaklarına baktılar ve içlerinden birisi Spinellere dönüp kafasıyla onay işareti yaptı.

Spineller Variscite'yi çözdü ve yine iki yanından tutup bir araca bindirdiler.

Variscite "Nereye gidiyoruz?" diye sordu yanındaki üniformalı adama. Adam Variscite'ye döndü. Bembeyaz saçları ve koyu renk gözleri vardı. Bir kaç saniye Variscite'ye bakmanın ardından sol göğsünün üstündeki armayı gösterdi.

Koyu mavi renkle armanın üstünde "PERİDOT" yazıyordu.


-Vote ve Yorumlarınızı bekliyorum. Hakaret içerikli olmadığı sürece her türlü eleştiriye açığım :D Okuduğunuz için teşekkürler :D

RHODONITE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin