Bölüm 2

22 2 3
                                    

"Ne işin var senin burada?" dedim sinirle ve kulaklığımın tekini elinden çektim. "Çok kibar bir kız olduğunu sana daha önce biri söylemiş miydi?" dedi alayla. "Bu parkı nereden biliyorsun?" dedim. "Canım sıkıldı zaten yerleştirecek az şeyim vardı. Seni takip edeyim dedim." dedi sırıtarak. "En sevdiğim yerin bile bokunu çıkarmayı başardığın için seni tebrik ederim." dedim ve sinirle ayağa kalktım. Ne bekliyordu ki ?! Daha yeni tanışmıştık ve baştan gözüm tutmamıştı onu. Komşum olmuştu birde. Ona nasıl dayanacağımı bilmiyordum. Kulaklıklarımı taktım ve müzik dinlemeye devam ettim. Öylece yürüyordum. Ani bir korna sesi ve birinin beni belimden hızlıca kavrayıp geri çekmesini beklemiyordum. Karşımda sarışın,maviş gözlü bir çocuk duruyordu. "Sen iyi misin?" dedi beni kollarının arasında tutmaya devam ederken. "E e evet iyiyim." dedim. "Yüzün bembeyaz oldu. Gel seni bir yere oturtalım, su da alırım sana kendine gelirsin." dedi düşünceli bir sesle. Olayın şokunu hala atlatamamıştım. Yanında minik kalıyordum. Kolumu bırakmadan yavaşça beni banka yürütmeye başladı ki biranda çok daha güçlü bir el kolumu kavradı ve beni kendine çekti. "Neler oluyor burada?" dedi Rüzgar sinirle. Buna ne oluyor be? " Bir şey yok işine bak sen." dedim. "Rüya saçmalama gidiyoruz." dedi sinirle. İlk defa alay yoktu. "Sana mı soracak lan nereye geleceğini? Kıza az kalsın araba çarpıyordu. Bırak da oturtalım olayın şokunu atlatsın,su içsin." dedi ismini bilmediğim sempatique insan. "Nasıl yani araba mı çarpıyordu?" dedi şaşkınlık ve sinirle. "Evet gerizekalı. Şimdi izin verirsen oturup bir şişe su içeceğim." dedim. Hala sinirliydi ama beni o oturttu banka. Sarışın sempatique bozulsa da bir şey demedi ve bana su aldı. "Ben çok teşekkür ederim ,hayatımı kurtardın. Sen olmasaydın belkide şuan o hastanenin beyaz mal tavanı ile bakışıyor olacaktım. Beni kurtarmakla yetinmeyip beni oturtup su aldığın için de ayrıca teşekkür ederim." dedim gülümseyerek. Bana sıcacık bir şekilde gülümsedi. Gamzesi vağğr?!?! "Rica ederim. Senin gibi güzel bir prensesi kurtarmak benim için bir onurdu. Sadece artık daha dikkatli ol yolda yürürken." dedi. "Ayrıca şey ben Rüya." dedim ve elimi uzattım. "Memnun oldum Rüya ben de Emre." dedi gülümseyerek. "Ben de memnun oldum Emre." dedim gülümseyerek. Birkaç dakika sessizlik oldu. Rüzgar sinirle "Tanışma faslınız bittiyse artık biz gidelim." dedi. "Seninle gideceğimi nereden çıkardın?" dedim. "Rüya , evlerimiz aynı apartmanda ya hani. Aynı yere gideceğiz. Bırak da birlikte gidelim." dedi. Onun konuşmasını ya da ısrar etmesini çekemeyecektim. "Sevgili komşum yalnız gelebilirim, teklifin için sağol." dedim. Emre hemen "Yalnız gitme dilersen seni ben de bırakabilirim Rüya." dedi gülümseyerek. Aslında Emre güvenilir miydi bilmiyordum. Ama hayatımı kurtarmıştı ve hayatımı kurtaran kişinin nasıl biri olduğunu bilmek isterdim. Onu tanımak için güzel bir fırsat olabilirdi. Tam cevap verecekken biranda kendimi havada buldum. Rüzgar beni kucağına almıştı. "Ya gerizekalı bıraksana beni?!?!" diye cırladım. Cevap vermedi. "Rüzgar bırak beni!" diye bağırdım yine. Emre de ayağa kalkıp bize yetişmeye çalıştı ama Rüzgar çok hızlı yürüyordu. Evet koşmuyordu yürüyordu. Emre'nin koşuşu Rüzgar'ın yürüyüşünden yavaştı. "Sakın geleyim deme Emre!" diye kükredi Rüzgar. Bir titreme gelmişti. Ben bile tırsmıştım. "Rüzgar indir beni yere!" diye bağırdım. "Çok hızlı gidiyorsun ve midem bulanıyor." dedim bıkkınca. Başım dönmeye başlamıştı. "Kendimi iyi hissetmiyorum. İndir beni yere!" diye bağırdım. Sesim kötü çıkmış olacak ki beni yavaşça indirdi yere. Yüzünden ne olduğunu anlayamıyordum ama boynundaki damarlardan hala sinirli olduğunu anlamıştım. Ne bu sinir arkadaş?! Gören de beni yıllardır tanıyor ,biliyor ve çok değer veriyor sanacak. "Sen manyak mısın kızım?" diye kükredi. "Ne saçmalıyorsun?" dedim bıkkınca. "Az daha ölüyordun ve hala umursamazsın. O kulaklıkları takıyorsun ya kendini dünyadan da soyutluyorsun. Ya seni o an kurtaracak biri olmasa? Hem o Emre denen herifin iyi olduğunu nereden bilebilirsin ki! Belki sana yaranmaya çalışan sapığın teki! Safsın ama dünya senin sandığın kadar saf ve masum değil! Artık gözünü aç ve dikkatli ol! " dedi sinirle. "Pardon da sen kimsin burada beni azarlıyorsun sanki çocukmuşum gibi? Ayrıca hadi Emre'nin iyi biri mi kötü biri mi olduğunu evet bilemem ama senin iyi veya kötü olduğunu nereden bilebilirim? Ayrıca kimsin sen be! Annem , babam bu kadar karışmamışken bana senin ne haddine!" diye bağırdım ona. "Belkide annen ve baban sana karşı bu kadar umursamaz oldu diye dünya umrunda değil senin. O araba sana çarpsaydı da umrunda olmayacaktı değil mi?" dedi daha bugün tanıştığım insan. Sanki beni yıllardır tanıyor gibi konuşuyordu. Gözümden bir damla yaş düştü. Belkide haklıydı. Yaşamak için hiçbir sebebim yoktu ki araba çarpsa takayım. O kulaklıkları takınca her şey  bitiyordu benim için. Onlar bana o ilgiyi ve sevgiyi hiç göstermemişlerdi ki. Hep iş vardı onlar için. "Evet olmayacaktı." dedim. Birkaç damla daha düştü gözümden. Eli ile gözyaşımı silecekti ki elini çekip koşmaya başladım. "Rüya dur!" diye bağırdı. Ondan önce apartmana girip kendimi eve kilitleyecektim. Sonrası ise kafa dinleyecektim. Ama çok hızlıydı. Beni kaybetsin diye kalabalığın içine daldım. İnsanlar şemsiyeleriyle birlikte toplanmışlardı. O kalabalığın içerisinde bekledim bir süre sonra onu gördüm. Kalabalığın içinden çıkmış koşarak bizim apartmana doğru gidiyordu.  Sokakta bir bank vardı. Islanmayı aldırış etmedim ve banka oturdum. Öylece baktım etrafa bugün olanları düşündüm. Çok garipti. İki saat geçmişti. Ben hala banktaydım yavaş yavaş eve yürüdüm. Sırılsıklam olmuştum. Rüzgar şansıma yoktu. Kaç numaraya taşınmıştı bilmiyordum. Kapıyı açıp içeri girdim. Islak kıyafetlerimi çıkarıp sıcacık bir duş aldım. Ne kadar ağladım bilmiyorum. Rahatladığımda duştan çıktım. Üstüme ayıcıklı pijamalarımı giydim ve kendime bir şişe soda aldım dolaptan. Evet yazdı her ne kadar yaz yağmuru yağsa da hava sıcaktı. Kahve içmeyecektim. Sodamı elime aldım ve odamın en sevdiğim köşesi yani küçük balkonuma çıktım. Orada bir salıncağım vardı. Salıncağa oturdum ve yavaş yavaş sallanarak müzik dinlemeye başladım. Telefonuma gelen bildirim sesi ile göz devirmiştim. Bir yeni mesaj diyordu. Hemde wattpad'den. Mesaja girdim.
"Ee naber ufaklık."
"Bana ufaklık deme."
"Pekala demeyeceğim. Nasılsın?"
"İyiyim sen."
"Seninle konuştum ya bende iyiyim."
"Benimle konuşunca iyi mi oluyorsun?"
"Belki."
"Kızma ama yavşak olduğunu düşünüyorum."
"Komik kızsın vallaha. Beni güldürebilen tek insansın yani. "
"Daha bugün tanıştık lan ne bu hız?"
"Kanım sana çabuk ısınamaz mı?"
"Bu işte bir bokluk var ama neyse."
"Ettiğin küfürü severim senin ufaklık."
"Sana bir şey derdim de şimdi neyse."
"Ne diyeceksin?"
"İttiğin kifiri sivirim sinin ifiklik. Bok ye sen. Cıvık şey seni."
"Küfür etmek sana yakışmıyor."
"Demin bok deyince küfürünü seveyim diyordun."
"O sempatikti ama."
"Beyefendi küfür beğenemiyor, bak sen. Neyse ben yatacağım,iyi geceler."
"İyi geceler ufaklık. Rüyanda beni gör :)"
"Öhö çok komiksin sen , çok zekisin."
"Biliyorum ;)" sırıtarak telefonu kapattım. Niye sırıtıyorsam bende. Bu da sinirimi bozuyordu da neyse. Bir gitar sesi geldi biranda kulağıma. Oha karşı balkondan geliyor. Salıncakta biraz doğruldum. Rüzgardı bu. O çalıyordu. Şarkıyı söylemeye başladı. Çok güzeldi sesi. Ona eşlik etmeye başladım. "Aslında yeni geldim ben..." Bana baktı ben de ona şarkıyı bitirdi. O bana bakıyordu ben de ona ve ikimizde gayet ciddiydik. Tam yan dairemde oturması da olayın ilginç yanıydı da neyse. Utanıyordum çünkü hiçbir erkekle bukadar uzun süre bakışmamıştım ve ayrıca ona eşlik etmiştim. O muhteşemdi ona şüphe yok. Ama ben niye eşlik ettiysem. Utançla ayağa kalktım ve içeri girdim. Yatağıma attım kendimi ve gözlerimi kapattım...
Evet çok çok az vote var ve yorum yok ama olsun keyfine yazıyorum. Bir dahaki bölüm de ne zaman ilham gelirse ozaman. O okuyan birkaç kişiyi seviyorum. Öptüm bay😘❤️

Bizim şarkımız neydi?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin