4🌙

345 55 7
                                    

Bölümlerin bir kısmı hazır. Sizler oy verdikce daha hızlı yayınlamaya gayret göstereceğim🌸

Evin kapısına ulaşmıştım ve annem valizlerimizi otogara bizi bırakacak olan arabaya yerleştiriyordu. İçeri girerken arkamdan acele etmeme dair bir şeyler söylüyordu ama anlayamamıştım. O kadar yedek parça hissediyordum ki,kahrolmuş bir durumda bile değildim.Kendi halime üzülmekten,Jeon için üzülmeye fırsat bile bulamamıştım henüz.

Daha önce çok kez güveni kırılmış,hayal kırıklığına uğramış hissettiğimi zannediyordum ama meğersem o duyguları hiç yaşamamışım. O duyguları gerçek anlamda yaşamak böyle bir şeydi demek ki. Hepsinden yoğun olanı ise hissettiğim korkuydu.

Odamdaki banyoya girdim hızlıca. Kapıyı kapatıp kilitledikten sonra kapıya yaslandım. Tam karşımdaki aynada kendimi görmüştüm. Görüntüm o kadar acınasıydı ki içeri girip kendi saçlarımı okşamak ve kendi kendimi teselli etmek istemiştim. Jeon'un ördüğümü veya topladığımı farkettiği için sevindiğim saçlarımı okşamak istemiştim.Kendimi ne için teselli edeceğime dair bir fikrim bile yoktu.
Boğazımdan kaçan hıçkırıkları, ağlama sesimi bastırmak için yüzümü havluma kapatmıştım. Bunun bile bana ne kadar acınası hissettirdiğini bir başkasına tarif edemezdim.

Birkaç dakika gözyaşlarım için kendime izin verip o küçük banyoda ayakta dikildim ve yüzüme bastırdığım havluya dayanarak hiçbir şey düşünmeden ağladım.Odamda çalan telefonumu duysamda önemsememiştim. Ağladıkca daha çok ağlayacağımı biliyordum. Kendimi kandırmam ve susturmam gerekiyordu.

Gözümde,aklımda ve kalbimde dolanan tek şey Jeon'a karşı ne hissediyorum ki canım bu kadar yanıyor sorusuydu.
Ona duyduğum öfke karşı konulamaz boyuttaydı. Onu şirketin arabasından inerken görmüştüm.Seçmelere kabul edildiğini benden gizlemişti ve ben bunu farkedemeyecek kadar aptal olabilmiştim.

Lavabonun kenarından peçeteyi alıp burnumu ve gözlerimi sildim.Kendimi avutma işini beceremeyeceğimi farkedince elim ayağım birbirine dolaşmış vaziyette sabunu avcumun arasına sıkıp elimde gezdirdim.

Ellerimi ve yüzümü yıkadıktan sonra havlu yerine kıyafetlerime sürtünerek kurulandım.

Vaktim kısıtlıydı. Ağlamak için doğru zamana veya mekana sahip olamamak en nefret ettiğim şeyler arasındaydı. Çünkü böyle anlarda kendimi zorladıkca daha da çok ağlamak istiyordum. Şimdi ise anneme açıklama yapmak zorunda kalmamak için lavabodan çıkmıştım.

-Yine ne saçmalıyorsun kendi kendine?

Banyodan çıktığımda yatağıma oturmuş Jeon'u görmeyi beklemiyordum. İrkildiğim an da göz göze gelmiştik. Kızarmış gözlerimin yanında onunkiler oldukca parlak ve mutluydu. Elinde tuttuğu dergilerimden birisini kapatıp gülerek yöneltmişti sorusunu.

Buz gibi olmuş ellerimi ceketimin cebine sokup omuz silkerek gülümsemiştim.Botuna kadar simsiyah giyinmişti. Rüzgar saçlarını dağıtmıştı. Saçma bir şekilde gözüme normalden bile daha güzel görünüyordu.

Ona bakmadan acele bir şekilde çantama birkaç şey koyuyordum.

-Neden geldin Jeon? Yapılacak ödevin varsa çok üzgünüm ama birkaç gün evde olmayacağım büyükann-

-Biliyorum,Gail. Bana bunu söylemiştin zaten.Sen gitmeden seni görmek için geldim.

Kaşlarımı hafif çatarak ona döndüm:

-Ahh söylemiş miydim? Özür dilerim unutmuşum.

Numara yapmaya devam ederken çantama yalandan birkaç makyaj malzemesi seçerken Jeon'un yatağımdan kalktığını hissettim. Boğazını hafifce temizleyip mırıldandı:

-Evet,hatta mesaj bile attın. iki saat önce.Bunu da unutmuş olamazsın herhalde?

Umursamaz görünmeye çalışmayı bile beceremediğim için kendi ağzımı bantlamak istesem de kıvrak zekamı kullanmayı başarabilmiştim:

-Eveet o konu. Yanlışlıkla sana atmışım Jeon. Kusura bakmadın değil mi?

Çantamın fermuarını çekip sırtıma geçirirken yanıbaşımda duran Jeon'a dönmüştüm. İfadesiz bir şekilde bana bakıyordu.Hafifce aralanmış dudaklarını kapattığı sırada gülümsediğimde Jeon da dudaklarını yalayıp ufacık gülümsemişti.

Yüzü öylesine aydınlıktı ki, onu ben hiçbir zaman böyle mutlu edememiştim. Böyle aydınlık görünmesi neredeyse sinirlerimi bozarken gülümsemeye devam edip odadan çıktım.

Birlikte merdivenlere yöneldiğimizde onunla tek kelime konuşmamıştım. Ben konuşmadığım sürece o da pek konuşmazdı zaten. Son dakikada gelmiş olması tüm gördüklerimden sonra umrumda bile olmamıştı.

dış kapıya ulaştığımızda sessizliği bozan o olmuştu.

-Kaç gün sonra geleceksin?

Sırf kibarlık olsun diye sorduğundan o kadar emindim ki.Birkaç saniye düşünüyormuş gibi ımm'ladıktan sonra cevap verdim:

-Bana kalsa geri gelmem. Ama biliyorsun,iki hafta sonra buradayım.

Bu kez gerçekten bozulmuştu. Gülümseyerek sorguladı:

-Buradan o kadar sıkıldığını bilmiyordum..

Gururumu el üstünde tutmak konusunda zaafım vardı ki mükemmel bir oyunculuk sergiliyordum.

Arabanın kapısına tek elini koydu:

-Buarada..beni günlerce çalıştırmana rağmen İngilizceden 08 aldım.

Mahcup görünüyordu.

Güldüm:

-Belki de hayal dünyanı bırakıp biraz gerçeklerle yüzleşmelisindir Jungkook.

Dudaklarını yalayıp gözlerimin içine doğrudan baktı ve başını yavaşca onaylar bir şekilde salladı.
Derin bakışları beni yine saçma sapan bir şekilde etkisi altına alacakken ondan kaçabilmek adına çantamı arabanın içine yerleştirdim.

Ben bunu yaparken de gözlerini çekmediğini farkediyordum. Sonunda ona tekrar baktığımda gözlerini etrafta gezdirip tedirgin bir şekilde güldü:

-Bugün,biraz garipsin.

-En az senin kadar.

dedim ve devamında fısıldadım

-Annem kızmaya başlamadan binmem lazım. Kendine iyi bak.

Omzuna elimle hafifce dokunduğumda sarılmak için kollarını açmıştı ki ben doğrudan arabaya binmiştim. Ona sarılacağımı sandığından emindim. Emin olduğum başka bir şey ise dakikalar önce gördüğüm şeyden sonra ona sarılmayacağımdı. Kokusunun burnumdan uzaklaşmasını dilerken arabanın camından boncuk gözlerine bakıp el salladığımda olduğu yerde durarak o da el sallamıştı.

Bugün canımın yanması Jeon'u o anlamda istediğim manasına geliyorsa, eğer onu istiyorsam bunun geri dönüşü olmazdı.Benim canımı yakan bir şey Jeon'un gülümsemeni sağlarken ne yapacağım bilmiyordum.

Benim canımı yakan bir şey Jeon'un gülümsemeni sağlarken ne yapacağım bilmiyordum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Bird-Day || KimTaehyungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin