1. Bölüm

5.2K 54 8
                                    

Ameliyat masasında uzun süredir tümörünün alınması  için bekleyen ve en güvendiği deha doktordan yardım isteyen bay Adams, narkozun verdiği huzurla bir bebek gibi uyuyordu. Ameliyatı bir orkestra şefi edasıyla yöneten Prof.Dr. Jacob Samsone hastasının suratına bakarken "Beyin ne karmaşık bir organ. Tamamını henüz keşfedemediğimiz, keşfi içinde kendisine muhtaç olduğumuz ilahi bir sır. Yüzyıllardır keşfine çalışmamıza rağmen sadece %20 sini tanıyoruz." diye içinden geçirdi ve kendi kendine " İşine odaklan saçmalamayı bırak. Basit bir operasyon işte." dedi.

Tam bu sırada nöbet geçirir gibi içinde bir titreme, kaslarında bir gerilme oldu. Yardımcısına "Gözlerini panelden ayırma." diye sertçe çıkıştı. Bunu içinde bulunduğu durumdan kurtulmak için kullanmıştı. Ama bu durum değişikliği stresini artırıyordu. Bay Adams'ın beyni ortada ona gülümsüyordu. Bu tür halusilasyonları uzun süredir arada bir görüyordu ama ameliyat sırasında devamlı konsantre olduğu için böyle birşey yaşamamıştı.

Bileklerine kramp giriyor gibi bir his duydu. Burnunu çekerken kasılma etkisiyle elindeki neşter Bay Adams'ın beyninin orta alanında bir parçanın kopmasına neden oldu. İçinden garip bir hisle Kahkaha atmak geldi. Ama dışarıya tepkisi "kahretsin" şeklinde oldu.

Yardımcısı Joseph'e "Göstergeden gözlerini ayırma!" diye bağırdı.

Joseph "Tamam efendim." dedi ama o da ne olduğuna anlam verememişti.

Jacob parçacığı hızlı bir hamleyle cebine sakladı. Adam ölürse otopside beynin içinde bu parçayı hemen anlayabilirlerdi. Herşeyi hızlı bir şekilde düşünüyordu. Bu sırada imkansız bir şey olmuş, Adams gözlerini kabus görüp yatağından fırlamışcasına açmış doktora bakıyordu. Bu imkansızdı.

Doktor 'Aman Tanrım, bu da ne?' diye içinden bağırdı. Birden herşeyi görmüşçesine suratına bakan adamın kafasına neşteri defalarcasına batırıp bu işten kurtulmayı planlasa da bu işin çok aptalca olacağını aynı anda düşünmüştü bile.

Yardımcısı Joseph'e döneceği sırada Bay Adams'ın aynı hızla gözlerini kapattığını gördü. Kafasından aşağıya sanki kaynar su dökülmüş gibi hissetti birden. Vücüdunun her noktasından sanki ter fışkırıyordu. Garip ama titreme ve nöbet hali geçmişti. İçinden neşter beni rahatlatıyor diye geçirdi. Fakat beynin alacağı tahrip sonucu Bay Adams ne hale gelecekti bunu bilemiyordu.

Kol ve bacaklarında, belinde, kafasındaki herhangi bir organında ağır tahribat olmuş olabilir. Annesine bakıp oğlunun adını mırıldanabilir.

Yardımcısı Profesörü överek "Başarılı ameliyat efendim, herzamanki gibi." dedi.

Beni tanısan ne kadar başarılı işler yaptığımı daha iyi anlayabilirsin.

Sadece tebessüm ederek, ağzındaki çocukların çeyreklikle aldığı iri sakızını ağır ağır çiğneyerek volkmeninin sesini biraz daha açtı. Nasıl olsa operasyon bitmiş, sorunlu olan tümör temizlenmişti.

Başhekim Profesörün bu serseri tavrını hiç bir zaman sevmese de bölgedeki en iyi cerrah olduğu için onun üniversiteli gençlik yıllarından kalan giyimine, ameliyatta kulaklıkla müzik dinlemesine, çocuk gibi sakız çiğnemesine karışmıyordu. Hatta bir gün belediye başkanına yaptığı operasyonda sevinçten ameliyat ortasında maskesini indirip balon patlatması bile konu olmuştu. Sanki bir psikolağa gitse deli raporu alacak tavırlar sergilediği oluyordu ama o bir uzmandı. 40 yaşlarında hiç evlenmemiş, bir kaç kız arkadaşı olmuştu. Ama sürekli düzenli bir hayat yaşayamayan, işiyle evli bir adamdı.

Doktor Samsone, o gün tedirgin bir şekilde hastaneden ayrıldı. Hastanenin 3 blok arkasında rezidans dairesine geldi. Kendini bir anda banyoda küvete uzanmış bir şekilde ameliyatta olanları düşünürken buldu.

Yarın öbürgün bu adamın uyanması yoğun bakımda gözlerini açması lazım. Eğer açmazsa fişi çekerim. Bu iş de burada biter. Kimse benim yanlış bir şey yaptığımı düşünmez. Bugüne kadar yanlış hiçbir şey yapmadım. ha ha ha. Kendime bile yalan söylediğime göre çok zekiyim.

Aklı karışmış bir biçimde garip şeyler düşünürken aklına otopsi ihtimali geldi.

Peki ailenin otopsi isteme hakkı var, bu hakkı kullanırlarsa. Ya tanımadığım biri bu otopsiyi yaparsa?

Kendi kendine bağırdı.

"Profesör, hata yaparsan yanarsın!" 

SAPIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin