dâhi

43 6 0
                                    

*

Chanyeol üstündeki takıma baktı. Ardından masanın üstündeki buz dolu torbaya, yüzde on yedisi alkol olan içki şişesine, bardağa, tabancaya ve en son elindeki eski zarfa.

Eski zarfı bir iskambil kağıdı gibi masaya attı. Hiçbir şey, kalbini ve ruhunu tıka basa doldurmuş adamdan daha önemli değildi. Aşıktı. Seviyordu. Hiçbir zaman olmadığı ve olamayacağı kadar. Ancak adamla arasında bir kalp atışı vardı. Aralarındaki uzaklık bir hayat kadardı.

Ceketinden sigara paketini çıkarttı, içinden bir tanesini aldı ve yaktı. Sigarayı tüttürürken evinin sigara kokacağını umursamadı. Sigarasını içine çekti, sonra tekrar. İçindeki otun yanıp ölü küllere dönüşmesini izledi uzun uzun. Heyecanlandı. Küllük olmadığını fark ettiğinde yerlerin kül olacağına endişelenmeyi bıraktı.

Her şeyden, herkesten çok sevdiği sevgilisinin cenazesi vardı bugün, şu an. Gitmek istedi, en güzel takım elbisesini giydi– en sevdiğinin önüne çirkin çıkmak istemedi. Fakat gitmedi, gidemedi, çünkü korktu; kendini kaybetmekten. Tekrar o kelimeyi duymaktan; aptal.

Konuşmak istedi, kekelemekten korktu.

‘‘...Seni çok özledim.”

Şaşırdı, kekelememesine.

İçtiği alkol, yedinci kadehten sonra beyninin dörtte üçünü uyuşturdu. Aklını kaybetmek istiyordu, artık acı çekmek istemiyordu. Ama bilmiyordu ki aklını kaybederse daha çok acı çekecekti.

Ve birden oturduğu sandalye bir banka dönüştü, önündeki masa ve üstündekiler yok oldu, kirli beyaz rengindeki duvarlar masmavi gökyüzüne dönüştü.

Korktu Chanyeol, çok korktu, fakat geçti. Bunu hatırlıyorum. O gün, hayatının en endişe dolu fakat en güzel günüydü. Heyecanlandı, mutlu oldu fakat korktu da, yanında sevdiğini görememekten çok korktu. O sırada gözleri elindeki küçük bardaktaki sıcak çaydaydı. Sol yanına temkinli yavaşlıkta kafasını çevirdi ve, sol tarafındaki güzelliğe gözleri doldu.

Bunun bir halüsinasyon olduğunu anlayacak kadar akıllı, lakin yanındaki ölü sevgilisinin güzel gülümsemesine umut bağlayacak kadar aptaldı Chanyeol.

Baekhyun elini sevgilisinin yanağına koydu, başparmağıyla elmacık kemiğini sevdi. Chanyeol'ün gözleri daha çok doldu.

‘‘Sen benim güneşimsin Chanyeol. Sen olmazsan benim hiçbir günüm aydınlanamaz ki.’’ Chanyeol artık ağlıyordu. Hafifçe tebessüm etti Baekhyun.

‘‘Duyguları beraber keşfettik biz Chanyeol, onları senin karanlık okyanusundan beraber çektik çıkardık. Ben olmazsam kaybolur, boğulursun sen. Chanyeol sinirlendiğini hissetti, kanının azar azar ısındığını. ‘Sen gittin‚ yoksun! Boğuldum ben!’ diye bağırmak istedi‚ sesini dahi çıkartamadı.

‘‘Bu yüzden‚ seninle evlenirim Chanyeol. Benim güzel gözlüm.’’

Güzel gözlü'nün gözleri şaşkınlıkla açıldı. Şaşkınlıkla açılan gözlerini kırpıştırdı‘‘N–n-e?’’  İşte. Kekelemişti işte. Aptaldı tekrardan.

güzel gözlü & güzel gülümsemeliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin