Sevgilim, gelecekteki kocam, Park Chanyeol'e ithafen.
Öncelikle, seni hayal edemeyeceğin kadar çok seviyorum. Çok, çok fazla. Seninle geçirdiğim her salise bile benim için o kadar güzel ki. Bunu okuyorsan ölmüşüm, belki de ölmemişimdir, bilmiyorum. Fakat şunu çok iyi biliyorum; bana güvenmemeliydin sevgilim. Seni bırakacağım- belki de çoktan bırakmışımdır. Canını çok yakacağım. Sakın seven insan sevdiğinin canını yakar mı diye düşünme sevgilim, inanmadığımız tanrı ikimizin de canını yaktı, yakmaya da devam ediyor, edecek de. Çünkü inanmadığımız tanrı bizim mutlu olmamızı istemiyor Chanyeol, çünkü inanmadığımız tanrı bizi sevmiyor. Ama önemli değil, değil mi? Sen beni seversin, ben seni severim..
Sana anlatmadığım, anlatamadığım, bilmediğin şeyler var Chanyeol. Bunun için tüm kalbimle özür diliyorum.
Sen daha yoktun tabii ki, sene bilmem kaç. Baban tabiri caizse azmış ve annen de sarhoşmuş, unutulan küçük bir plastik, gayrimeşru bir çocuk olmanı sağlamış. Kim bilir, belki o plastik aralarında olsaydı sen olmazdın, bu nedenle ben de olmazdım. Olursa bir mucize olur da olurdun ya, bu halk arasında inanmadığımız tanrının bizim için yazdığı kader olurdu.
Aslına bakarsan Chanyeol, annen seni öğrendiğinde çok üzülmüş. Yanlış anlama, seni kesinlikle çok sevmiş.
Baban ise sevgilim, ah. Baban hep dediğin kadar muazzam bir insan değildi, üzgünüm. Aslına bakarsan, üzgün değilim Chanyeol, hatta sana bunu açıklarken mutlu oluyorum. O şerefsizden hep nefret ettim. Çünkü bebeğim, o adam o kadar adi ki, o adam kendi çocuğuna, ki o sen oluyorsun, daha doğmadan işkence ederken sen ona muazzam diyemezsin.
Annenin ailesi öğrenince işler değişmiş. Annen ve baban evlenmek zorunda kalmış. Baban seni hiç sevmemiş. Annen seni her şeyden çok istiyormuş. Baban anneni dövmeye başlamış. Annen babana aşık olmuş. Baban anneni dövmeyi azaltmış, fakat seni hala kabullenmemiş.
Sonra sen doğmuşsun sevgilim, çok güzel bir bebekmişsin. Ancak bir sorun var, sol gözün mavi, sağ gözün ise yeşilmiş. Hiç böylesi görülmemiş, duyulmamış. Hah, baban annenin karnını tekmelerken gözün mutasyona falan uğramıştır muhtemelen, ne ironi ama.
Hem sen çok güzel bir bebektin, hem gözlerin doğuştan farklı renkteydi. Binlerce teklif aldın: filmler, diziler, reklamlar, afişler.. Babana kalsaydı hepsi tamam, seni satmaya hazırdı. Ah, pezevenk. Şu adamdan nefret ediyorum.
Tabii ki annen seni hiç birini kabul etmemiş.
Şu an bu mektubu hangi şartlarda okuyorsun bilmiyorum. Sağlığın yerinde mi bilmiyorum. Kekeliyor musun bilmiyorum. Hala aptal diyorlar mı bilmiyorum. O çok istediğin stan smith'leri aldın mı bilmiyorum. Şu an gülüyor musun, ağlıyor musun bilmiyorum. Ama Chanyeol, sakın üzülme, ağlıyorsan o değerli gözyaşlarını sil güzel gözlüm. Çünkü sen en güzel gülümsemelere layıksın. Ağlarken de çok güzel olduğunu sana söylemiş miydim? Ama ağlarken güzel oluyorsun diye ağlama sakın. Ben seni en çok dişlerini gösterircesiye gülümsediğinde seviyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
güzel gözlü & güzel gülümsemeli
RandomBedeninden geçen her damla beraberinde bir yudum sarhoşluğu alıp götürdü. Boş damlalar doldu. Dolu damlalar çatladı. Çatlayan damlalar patladı. Patlayan damlalar bedenindeki alkol, beraberinde benliğini duş kabinindeki sekiz delikli süzgeçten geçird...