Asılan hayallerim yarıda kalan cümlelerim nefes almakta güçlük çeken bedenim.. Ben bunları haketmedim
Yaşanması mümkünken yaşanmayan her aşk birgün bizden bunun hesabını sorar.
Gözümü açıyorum odam karanlık kapatıp tekrar açıyorum yine karanlık.. Bugün bir türlü sabahı edemedim. Canımın acısı uykumuda alıp gitmişti benden. Belki uyurum diye elim telefonuma kayıyor ama nafile gram uyku yok. Müzik dinlemek iyi gelir diye açtığım şarkılarda bile sen varsın. Yapma böyle gelme aklıma artık. beni benden söküp aldın barı bu gece rahat bırak beni..
Bi umut yatağımdan doğrulup mutfağa geçtim. Babamın horultusundan başka ses yok ortada. Işığı açıp sandalyeye oturdum. Perdeyi açıp dışarıyı izlemek için camı açtım. Hava hafif esiyordu. Tenime çarpan soğuk rüzgar anca bu kadar dinlendirici olabilirdi. Biraz sonra omzumda bir elle irkildim. Annem yanımda beliriverdi aniden. Uykulu gözlerini zorlayarak açmış bütün masumluğuyla yüzüme bakıyordu . Bana bakıp" artık ağlamıyorsun değilmi sevgi" dedi ümit ederek... Bense gözlerimi kaçırabildim sadece annem anlamıştı zaten beni. Aslında en başından beri bi o anlamıştı beni bi tek annem.
"10 yıl geçsede annenizin karşısına gururla çıkarabileceğiniz adamlara aşık olun, adı geçince gözünüzü kaçırdığınız erkeklere değil. Çünkü adamlık ayrı bir müessesedir."
O sabah uyandığımda hiçbirşeyin eskisi gibi olmayacağını artık anlamıştım. Kendimi ne kadar üzersem üzeyim ona Ne kadar sayfalarca mesaj atarsam atayım onun bana artık sevgisinin kalmadığından emindim. Nerden anlıyorsun ya diyenlere dipnot: ""eğer bir erkek size artık çatır çatır kıyıyorsa ve sizin üzüntüden öldüğünüzü bildiği halde cevap dahi yazmıyorsa mesajlarınıza, inanın bunu anlamak hiçte zor değil. "
Kendimi toplamaya başlamıştım artık toplamak zorundaydım aslında ama ilk önce odamı toplamalıydım çünkü annem beni öldürecek odama şöyle bir göz gezdirince depresyonumun şiddetinden ben bile korktum. Ama ilk önce duş alıp kendime gelmeliydim. Bu arada adım sevgi koyu kahve gözlere ve kumral ve ombreli bir saça sahibim. 1.65 boylarında ve 50 kiloyum. Saçlarım tabiri caizse kıçıma kadar.. Taramaktan bıktığım zamanlar annemin önüne oturup saçımı tarattığım doğrudur. Bu arada en değerli varlığım ailem. Annem 37 yaşında. Ev hanımı çok güzel yemek yapar. Sıcakkanlı hoşsohbet bir insandır. Tersi çok pistir. Kaçacak delik ararsınız. Babam 43 yaşında otelde teknik servis. Genelde neşeli gıcık gıcık şakalar yapmaya bayılan ve hiç yaşlanmayan bır insan. Sigara ve demli çay vazgeçilmezi.. Kızkardeşim Sevim. Sağlık öğrencisi ama iğneden aşırı korkar. Benim canyoldaşım sırdaşım elim ayağımdır. Ne olursa olsun herzaman yanımdadır. Erkek kardeşim uğur aşırı efendi bir çocuk lakin bizimle yalnız kalınca içinde ki canavarı çıkarır. Ders çalışmayı pek sevmez sürekli tamir işleri yapmaya bayılır. Annem her ne kadar çığrınsada uğur pek umursamaz. En küçük kardeşim Ahmet ise ailenin rüşvetçisidir. Bütün haraçları o keser. Daha 7 yaşında olmasına rağmen para konusunda çok cakaldır. Çilekli süte bayılır ve çilekli süt için herşeyi yapar. Ayrıca ispiklemede üzerine yoktur. Avuç içinden aşırı gıdıklanır. İşte böyle bir aile.
İnsanın canı yanınca nereye gideceğini bilemezmiş ya benimkide o hesap.. Etrafımdaki kalabalığın koca bir yalnızlıktan ibaret olduğunu bilmek en yakınının bile seni anlamayacağını düşünmek gerçekten çok zor bir süreç. Hani insanın bi çok sevdiği Olur ya ben onun hiç bir zaman çok sevdiği olamadım. Ne kadar aşığım sana desede insanın inanası gelmiyor işte. Kırılmışsın belli ki zamanında seviyorsun ama kopamıyorsun.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ömrümün Geri Kalanı
RandomAslında birgün nasıl olsa bu acının da geceçeğini düşünürdüm. Ama herşey geçermişte 17 yaşındaki acın hić geçmezmiş. Çünkü kalp hiçbir zaman 17 yaşındaki gibi atmazmış bidaha.