Merhaba.
Ah belki de bir günlük ile konuşuyor gibi başlamamalıydım. Her neyse.
Ben Berrak. Berrak Gürsoy. Öncelikle görüntüm ile başlamalıyım sanırım.
1.75 boyunda 59 kiloyum. Mavi gözlerim kahverengi saçlarım var. Anneme çektiğimi söylerler ama açıkçası çok yakından inceleyecek kadar vakit geçiremedik. Kickbox ve voleybol oynuyorum. Genetik olarak kardeşim olmasa da manevi kardeşlerim var.Bu manevi kardeşlerim dışında çok kişiyle konuşmayı sevmiyorum çünkü genelde adımı duyduklarında her şey değişiyor.
"Ben Berrak Gürsoy."
"İnanamıyorum Gürsoy Holding'in varisi mi?!"
"Gerçekten zengin olmana inanamıyorum. Her neyse arkadaş olalım mı Berrak Gürsoy?" gibi tepkiler beni sıkıyordu.
Aileme gelirsek, çok şükür ki yaşıyorlar ama ölmeleri arasında bir fark göremiyorum. İşlerinden dolayı yüz yüze bile gelemiyoruz. Beni neredeyse umursamamaları, şirketin varisi olmam dışında bir şeyi düşünmemeleri, hakkımda bir şey bilmemeleri bile onlarla fazla muhattap olmamam için yeterli aslında.
Ah her neyse. Benim hakkımda konuşuyorduk sanırım. Aslında beni her hangi bir şiirin dizesinde, Oğuz Atay'ın herhangi bir kitabının herhangi bir sayfasında, boş bir çocuk parkında, bir box ringinde, bir kütüphane koridorunda veya bir mezarın başında bulabilirsiniz. O kadar dolu, anlamlı, kederli, sıkılmış, ve çaresiz hissediyorum. İlkokulda akranlarım ailesinin elinden tutmuş gelirken ben o yaşta şoför ile bırakılıyordum. Aile şefkatinden uzak, abartıya yakın büyüdüm aslında.
Görüştüğüm tek bir kuzenim var.
Sena. Sena Gürsoy. Üniversite 2. sınıfa başlayacak. Hukuk bölümünde okuyor.Manevi kardeşlerime gelirsek, hayatımın başlarından beri tanıyorum onları neredeyse. Birisi Kerem. Tam söylemem gerekirse Kerem Demir. Ve hayır. Kitaplardaki gibi tanışmamız olmadı. Ağlarken gelip gözyaşımı silmedi, veya beni bir çocuktan korumadı. Ben yere düşmüş ağlarken üstüme dondurmasını atmış, üstüne de "Yerleri kirletiyosun uzaklaş burdan." diyerek dalga geçmişti. Ben de manyak bişi olduğumdan iyi anlaşmıştık tabi.
Biz 4 yakın arkadaştık. Bunlardan biri ben, biri Keremdi. Göksu da vardı. Göksu Tuğralı. Harika bir arkadaş olmanın yanı sıra aynı zamanda harika bir insandı da. Pet Shop'lara karşı olmakla birlikte her hafta sokaktaki hayvanları doyurup barınaktaki köpekleri ziyaret ediyordu.Son olarak ise Aleda'mız vardı. Aleda Günay. Adı gibi nazlıydı. En çok atarı ve tribi ondan yerdik. Tam bir kumral güzeliydi.
Kerem'in kardeşi ile de iyi anlaşıyorduk. Biz 19 yaşımıza girecektik, Sıla ise 17 yaşındaydı. Kesinlikle bir çok güzeldi.
Onlarla 4 yıldır görüşmemiştim. Biz İstanbul'a taşındığımızda Kerem Ankara'da kalmış, Aleda ve Göksu ise İzmir'e taşınmışlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kickbox Meleği
ChickLitFazlasıyla agresif, bir o kadar da korkak. Kendini beğenmekten çok uzak, ama insanlar tarafından hayran olunası. Boyu uzun, vücudu gelişmiş; ama gel gör ki insanların yanında kendini küçücük görüyor. Acımasızlığa tahammülsüz, ama sevmediklerine karş...