GİRİŞ

81 4 5
                                    

  Gecenin ürpertici rüzgarlarına rağmen içi sıcak olan kumlar üzerinde, ellerim hırkamın cebinde düşüncelerimle yumruk olurken ağır adımlarla ilerliyordum. Bağcıklarından birbirine bağlayıp sol omzuma astığım ayakkabılarım her adımımda vücuduma çarparken düşüncelerime daha sıkı sarıldım. Düşündüklerim yaralarımı sızlatsa da sabah uyanıp işe gittiğimde "mutluyum" maskemin altındaki enkazın görülüp acıyan gözlerle bakılmasını istemiyorum. Beni paramparça eden, içimdeki çocuğu öldürüp erken yaşta büyümeye zorlayan ne kadar anım varsa hepsini geceleri gelip bu hırçın denize fısıldadım. 

  Ruh halimi hep denizlere benzetmişimdir. Gündüzleri mavinin en güzel tonuna bürünüp tatlı tatlı dalgalanırken, insanları görüntüsüyle aşık eder. Deniz ilgi gördüğü zaman sakindir ve huzur vericidir. Ama gecenin kasveti bir çarşaf gibi üstüne örtüldüğünde artık insanlar için mürekkep rengi gökyüzünün altındaki siyah bir kütleden başka hiçbir şey değildir. Deniz yalnız kalınca içinde biriktirdiklerinin dermanını, dalgalarını sertçe kıyıya vurmakta bulur. 

  Ben böyleyim. Gündüzleri mutluyum profili çizip herkesi etrafıma toplayıp kahkahalar atarken aslında içimdeki ölüden farksız çocuğun zayıf ve soluk bedeninin aciz kahkahalarıma kulak verip dirilmesini istiyorum. Geceleri yalnız kalınca da içimdeki bunca zamanın acı dolu zehirli birikimini denize akıtıyorum. Başkasına anlatamıyorum. Çünkü insanlara güvenmiyorum.

  İçimdeki küçük çocuğun ruhunu ise kelebeğe benzetiyorum. Özgür, mavi ve anı yaşayan bir kelebeğe. Yarın öleceğini bilmesine rağmen korkmayan, cesur bir kelebek. 

  Ben böyleydim, özgürdüm. Keşke hep o gamsız ama takıntılı, cesur ama utangaç, zeki ama saf olan dengesiz küçük kız olarak kalabilseydim. 

  Hayat beni büyümeye zorladığında içimde değişmeyen tek şey kaldı: ölümden korkmamam. Ölümden korkmuyorum, çünkü... Eğer ölürsem çok özlediğim annemi göreceğim. Hatta ölümün daha cazip geldiği zamanlarım olmuştu.

  Tam bu düşüncelerin arasına dalmışken, gökyüzünden tüylerimi diken diken eden sert bir rüzgar esti. Ellerimle kollarımı sıvazlayıp, gökyüzüne baktım. Karanlık gökyüzünün gizleyemediği gri kabarmış bulutlar yavaş yavaş her bir tarafı sarıyordu. Gitmemin vakti geldi sanırım.

  Denize son kez bakıp tebessüm ettim.

"Sen de olmasan içimi kimseye dökemeyeceğim." 

  Sonra sırtımı dönüp eski tahta merdivenlerin olduğu yöne doğru ilerledim. Ayaklarımı pamuk kadar yumuşak kumlara sürterek ilerliyorum. Az önce düşünceler beynimi tahta kurusu gibi kemirirken, şimdi ise boşluğa düşmüş gibiydi. 

Merdivenlerin aşınmış basamaklarına her bastığımda gıcırdıyordu. Merdivenin son basamağına basmadan omzundaki ayakkabılarımı aldım. Ayakkabıları birbirinden ayırdığımda sağ ayağımı son basamağa dayadım ve beyaz spor ayakkabımı giymeye başladım. 

  Diğer ayakkabımı da giyerken gözüme merdivene gençlerin yazmış olduğunu düşündüğüm bir yazı ilişti. 

 'Uzaktan ne mutlu gözüküyormuşum. Oysaki, içimde her şey yerle bir.' 

  Gözlerim bu sözlerin üzerinde asılı kalmıştı. Hareket etmeden durdum. Her şey üst üste gelmişti. Annemin vefatı, o adamın geri gelip hayatımı mahvedişi, ağabeyimin onun yanında olması...

  Dolup taşmıştım. Ben, bana yetemedim. Bana 'geçecek' diye yalan söyleyen birisine de yetmezdim, çünkü biliyorum ki geçmeyecek.

  Ben denize yettim ancak. Deniz benim geçmişim oldu. İçimin kirli anılarını döktüm denize, sustu. Her baktığımda hatırlayacağım acı geçmişim... Benden geçmişimi, alırsan geriye ne kalır? Hiç. Belki bir kaç silik küçük anı.

  Annem olsaydı ne yapardı? Mutlu olmam için elinden geleni yapardı.

  Peki ben ne yapıyorum? Maskelere sığınıyorum.

  Neden? Yalanlarla avutulmak istemiyorum.

  Geçmişim; üstü başı çamur olmuş, dizi kanayan gözünde bir damla yaşla bakan küçüklüğüm. Geleceğim ise kocaman bir soru işaretiydi ve köşede sessizce yaşanmayı bekliyordu.

  Gözlerim doldu. Alt dudağımı ısırdım.

  "Kalbim, bir ıslak kelebek. Yaşamak için mucizesini bekliyor."

  Ben, Elis Koçak yaşayan bir ölüyüm. 

***********

  Bu, yazarcığın ilk eseri. Her ne kadar sürç-i lisan ettiysem affola. Cem Adrian'ın şarkısı bu hikayenin şarkısı. İnşAllah beğenirsiniz yorumlarınızı bekliyorum :))) 



Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 12, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Islak KelebekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin