Annen mi? Ben mi?

689 12 12
                                    

14 yaşlarındaki 2 kızın konuşmaları...

   "Of ama Bora çok yakışıklı ya. Sarışın ve mavi gözlü. Çocuk çekinik genden kazanmış abi!"

   "Kanka fen dersi sende kafa yapmış. Bir süre dinleme bence."

   "O değil de şimdi ikimizin seviyesi de Fatma Saygın'ı tutuyor. Düşünsene ben Fatma Saygın'a gitmişim. Bora da gelmiş. Ama hiç benim yanıma gelmiyormuş. Asosyalmişim ben. Böyle lise 3'e kadar takılmışım. Sonra okulun yakışıklı, ailevi problemleri olan, popüler çocuğu bana sataşmaya başlamış ama ben bir şey yapmamışım. Sonra bu çocuk bana aşık olmuş. Tabi ben böyle güzel, zap zayıfım. İşte biz bu çocukla takılmaya başlamışız. Sinemaya filan gidiyormuşuz."

   "Orada seni elliyormuş."

   "Yok öyle bir şey. Arkadaşız lan. Bro bro takılıyoruz. Sonra bir gün gece dışarı çıkmışım. Bu çocukla karşılaşmışım. Bu arada adı ne olsun?"

   "Efe?"

   "Ne Efe'si oğlum! Mmm şey olsun..."

   "Ege!"

   "Tövbe tövbe. 3 harfliler mi çarptı kanka seni. Neyse. Ben şimdi Ege'yle karşılaşıyormuşum. Sonra yağmur yağmaya başlıyormuş. İkimiz de sırılsıklam oluyormuşuz. Sonra Ege, 'Seni seviyorum Ceren!' diyormuş. Ben de arkamı dönüyormuşum ama sonra Ege beni kolumdan yakalayıp..." aynı anda ellerini çırptılar ve, "Öpüyormuş!" diye aynı anda bağırdılar. Sonra Ceren devam etti,

   "İşte biz ondan sonra çıkmaya başlıyormuşuz. Ama sonra Bora yanıma gelmeye başlıyormuş. Benim de aşkım kabarıyormuş çocuğa karşı. Birlikte takılıyormuşuz. Sonra o da bana seni seviyorum diyormuş. Sonra kanka olarak takılıyormuşuz."

   "Bora sana seni seviyorum diyor ve siz kanka olarak takılmaya başlıyorsunuz?"

   "Yok, o seni seviyorum'u söylemiyor. Neyse işte. Biz böyle takılıyormuşuz filan. Sonra bir gün okulda kavga çıkıyormuş..."

   "Acaba kim?" dedi ve kıkırdadı. Sonra Ceren devam etti.

   "Ege'yle Bora kavga ediyormuş. Sonra müdüre filan gidiyormuş bu iş. Müdüre anlatıyorlarmış. Müdür de beni çağırıyormuş. Diyormuş ki, 'İkisinden biri okuldan atacağız Ceren. Ve bu seçimi senin yapman lazım. Yoksa annen ölür.' Ben de Bora'yı seçiyormuşum. Sonra Ege gelip, 'Neden böyle bir şey yaptın? Şimdi yine annen ölecek. Ben öldüreceğim!' deyip kahkaha atıyormuş."

      O sırada Nisa çantasındaki 1,5 litrelik suyu çıkarıp kafasına dikip,

   "Ege annem psikopat mısın? Amacın ne yani!"

   "Dur ya olmadı burası. Kavgaya geri alalım. Şimdi bunlar disipline falan gidiyormuş. Sonra Bora gelip, 'İkimizden birini seç yoksa annen ölür.' diyormuş."

      Burada ikisi de kahkahalarını tutamamışlardı.

   "Ben işte Ege'yi seçiyormuşum. Ondan sonra Bora tamamen çıkıyormuş hayatımdan. Sonra biz Ege'yle--"

      Nisa Ceren'e eliyle sus işareti yaptı.

   "Alo dayı? Ben salona geldim ama burası bomboş."

   "Güzelim ben söylemeyi unuttum ya... Fırat'ın tekvando turnuvası yarına ertelendi. Çok, çok özür dilerim."

      Nisa gülmemek için dudaklarını ısırıyordu. Ceren'se kollarını iki yana açmış, arkadaşına anlamayan gözlerle bakıyordu.

   "Önemli değil dayıcığım. Neyse, görüşürüz sonra." deyip telefonu kapattı ve oturaklardan birine çökerken kahkaha atmaktan nefesi kesilmek üzereydi.

   "Kanka n'oldu?" diye sordu Ceren en kamyoncu sesiyle.

   "Ceren... Ceren biz, onca yolu, boşuna... Boşuna yürümüşüz! Turnuva yarına ertelenmiş!" deyip kahkaha atmaya devam etti. Biraz sonra, sakinleşince,

   "Devam et."

   "Biz Ege'yle evleniyormuşuz. Çoluk çocuğa karışıyormuşuz. Sonra birgün annemler evdeyken Bora geliyormuş. Çocukları, Ege'yi ve babamı taramalıyla öldürüyormuş. Sonra bana, 'Ceren, ya benimle olursun ya da önce anneni sonra seni, en son da kendimi öldürürüm.' diyormuş. Ben de, 'Bu saatten sonra yaşasam ne olur? Öldür beni!' diyormuşum. Annem orada şok girmiş. Ben ve Bora salya sümük ağlıyoruz. Deprem oluyormuş ve enkazın altında kalıp ölüyormuşuz. Mutlu son!"

Arkadaşımla kuzenimin turnuvasına giderken konuştuğumuz saçmalıklar. *Ege karakteri gerçek değildir.

Annen mi? Ben mi?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin