İçim içime fazla geliyordu. İçim içimden çıkıp onun ruhuna adımlamak istiyordu. Ayakları kanayana kadar, tırnaklarının içi geceyi ve gündüzü birlikte barındıran gökyüzünün yansıması olan bütün temizi ve kirliyi birarada bulunduran toprakla doluncaya kadar, kalbi kaburgalarının arasında eziliyormuş gibi hissedene kadar ona koşmak istiyordu. Bunu içinin kendi içinde tekrar doğmasını sağlayacak kadar istiyordu. Akreple yelkovanı birbirine karışan saatin doğru göstermeye çalıştığı zamanın içinden çıkıp zamanı durdurmak istiyordu ama unuttuğu bir şey vardı; göğüs kafesinde kurduğu yaşamın zamanı yanlıştı ve zaman affetmezdi. Zaman affetse anılar affetmezdi. Ve anıları onu affetmeyecekti.
&
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAVİRANE
Teen FictionBatmakta olan bir geminin son sirenleri çalıyor ruhumun dehlizlerinde. Ölmüş bir bebeğin sessiz nidaları çığlıyor kalbimin mahzeninde. Bir ağıtın en sarsıcı cümlesi yankılanıyor beynimin tabularında ve ölümün renksiz silueti bin parçaya ayrılıyor uç...